17 Şubat 2020
17 aydır hapiste olan Elif Güven, darmadağın edilen yuvasını ve
cezaevinde yaşadıklarını anlattı. Güven, “Bu satırlar ifade etmek
istediklerimin binde biri bile olamaz.” dedi.
Bandırma M Tipi Cezaevinde bulunan iki
çocuk annesi Elif Güven, HDP Milletvekili ve insan hakları savunucusu
Ömer Faruk Gergerlioğlu’na bir mektup göndererek hem yaşadıklarını hem
de cezaevinde tanık olduğu anne ve bebek manzaralarını yazdı.
25 Ocak 2020 tarihli mektubuna “40 ay önce eşimin tutuklanmasıyla
birlikte dağılan yuvamın hüznümü yaşıyorum. 10 ay boyunca çocuklarımı
göremeden geçirdiğim zamanlar ve sonrasının bütün kadınların ortak
çığlığı olduğunu düşünerek bu mektubu yazıyorum” diyerek başlayan Güven,
“Kadınların ve çocukların mağduriyetlere dur deyin” çağrısında bulundu.
10 AY ÇOCUKLARIMI GÖREMEDİM
Cemaat soruşturmaları kapsamında 24 Eylül 2018’de tutuklanan Elif
Güven (35), Adana’da özel bir yurtta idarecilik yaptığı için örgüt üyesi
olduğu iddiasıyla 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Dosyası İstinaf
Mahkemesinde bulunuyor. Aynı nedenlerle 10 yıl hapis cezasına
çarptırılan eşi Selim Güven ise 3 yıldır tutuklu.
Halim (8), Nedim (6) adında iki erkek çocuğu bulunan Elif Güven’in
çocuklarına Çanakkale’de yaşayan dede ve anneanne bakıyor. Adana’da
oturdukları için tutuklandığında Tarsus Cezaevine gönderilen Güven, 10
ay çocuklarını göremediğini söylüyor. Daha sonra eşiyle birlikte
Bandırma Cezaevine sevk edilen Güven çifti, şimdi sadece açık görüşlerde
onlarla buluşabiliyor. Üzüntüden yüz felci geçiren anneanne ise hasta
haliyle iki erkek çocuğunu büyütmeye çalışıyor. Annelerinden 1,5 yıldır
uzak çocuklar ise psikolojik travma içinde.
|
Kastamonu Üniversitesi Bilgisayar Teknikerliği bölümünden mezun olan Elif Güven ve çocukları Halim (8) ile Nedim (6). |
Mektubuna “Burada öyle hayatlara şahit oldum ve öyle hayatlar
dinledim ki bu satırlarım ifade etmek istediklerimin binde biri bile
olamaz. Yaşadıklarımıza gözler kör olmuş, kulaklar sağır olmuş gibi.
Yine de bir umut sesimi duyurma çabasıyla tarihe not düşmek istiyorum”
diye devam eden Güven’in bir annenin ve çocuklarının cezaevinde neler
yaşadığına dair gözlemleri şöyle:
ÇOCUKLAR İLK ÖNCE MEMUR VE SAYIM KELİMESİNİ ÖĞRENİYOR
“Önceden çocuklarımızın ilk öğrendiği kelimeler anne ve baba iken,
şimdi bu ortamdaki çocukların öncelikli kelimeleri memur ve sayım oldu.
Cezaevindeki hayatı yurt dışı olarak algılayan çocuklarla birlikte
tüketiliyoruz biz.
GECE UYANIP DUA EDEN ÇOCUKLARIN GÖZYAŞLARIYLA SABAHLADIK
Gecenin bir vakti uyandığında yine cezaevinde olduğunu anlayıp
yatağında ellerini açarak dua eden çocukların gözyaşlarıyla sabahladık.
Bir çocuğun annesi ve babasıyla birlikte evlerinde olmasını istemek en
büyük lüksümüz oldu. Kantin alışveriş günümüzde mazgaldan verilen birkaç
abur cubura kocaman gözlerle sevinen çocukların mutluluğuna gizledik
hüznümüzü. İlk adımını gördüğümüz çocuklara sevinirken hiç hijyenik
olmayan o soğuk zemin üzerine her düştüğünde bizim içimiz kanadı.
BURADAKİ TEYZELERİM EVLERİNİ ÇOK ÖZLEDİ ALLAHIM
Oyun oynayacak alanı olmadığı için evinin bahçesini ve arkadaşlarını
özleyen çocuğun ‘Buradaki teyzelerim evlerini çok özledi ama en çok ben
özledim Allahım’ diyen çocukların yakarışları bizi bu dört duvardan daha
fazla sıktı. Çocuğu yanında olan anne ayrı hüzün yaşadı, uzak olan anne
ayrı hüzün yaşadı. Hangisi daha acımasızdı bilemedik!
NENE DİYE SESLENDİKLERİNDE İÇİMİZ BURKULDU
Yıllardır çocuklarımıza bakan büyüklerimizi kendi anne babaları gibi
gördü çocuklarımız. Görüşlerimize geldiklerinde annesinin yüzüne bakıp
“Nene” diye seslendiklerinde içimiz burkuldu. “Ne zaman işin bitecek,
eve geleceksin?” sorularına kaçamak cevaplar bulmaya çalışmak kelimeleri
boğazımızda düğümledi. Okula giden çocuğumuzun her veli toplantısında
annesinin babasının yanında olmamasından dolayı duyduğu yalnızlığın
çığlığı km’ler ötede bizim kulaklarımızda yankılandı. Bunlar gibi bir
sürü iç yakan hayat gördük buralarda.”
ELİF GÜVEN’İN GERGERLİOĞLU’NA GÖNDERDİĞİ MEKTUBUN ORİJİNALİ