7 Ekim 2019 Pazartesi

Müebbet verilen 5 günlük erin babası: Allah onlara da ciğer acısı versin. İnim inim inletsin

7 Ekim 2019
Müebbet verilen erlerin annelerinden sonra babaları da konuşmaya başladı. Söz; 5 günlükken, terhisine 90 gün kalmışken müebbet verilen erlerin babalarında.

Erler Yasin Akgül, Ahmet Özdemir ve Emirhan Doğancılı’nın annelerinden sonra sonra müebbet verilen erlerin babaları da konuşmaya başladı. Boğaz Köprüsü davasında ceza verilen Tunahan Kurt ile İBB davasında müebbete çarptırılan Mustafa Polat’ın babaları 3 yıldır tutuklu evlatları için seslerini duyurmak istiyor. 15 Temmuz olduğunda Mustafa Polat 5 günlük erdi, Tunahan’ın terhisine ise 90 gün vardı.

Aziz Polat, oğlunun o gece İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) binasının arka tarafında, kimsenin olmadığı bir deponun önüne nöbetçi konulduğunu ve darbe olduğunu anladıktan sonra korkudan havalandırma borusunun içine saklandığı ifade etti.

“SURİYELİ BİRİNİ ŞAHİT YAPTILAR”


Mahkemede görgü tanığı olarak “Biz şehadet şerbeti içtik” diye ifade veren, alnına Türk bayrağı bağlamış bir Suriyeli’nin getirildiğini anlatan Polat, duruma itiraz edince mahkeme salonundan atıldığını söyledi. Gitmediği kurum, kapısını çalmadığı milletvekili kalmadığını belirten Polat “Adalet sadece 300 milletvekiline ve Saray’a verilmiş” diyor.

Tunahan Kurt’un babası İsmail Kurt ise, 17,5 yıl ceza verilen oğlunun o gece Boğaz Köprüsü’ne saat 02.19’da vardıklarını, zaten her türlü olayın meydana geldiğini ve oğlunun silahını bir parçasını çıkarıp ZPT (Zırhlı Personel Taşıyıcı) aracından inmediğini ifade ediyor.

Her iki babanın da tek isteği adalet.

“İNŞAATÇIYIM, BOYACILIK YAPARIM”

Aziz Polat (56): Kayseriliyiz. Ben inşaatçıyım, boyacılık yaparım. İki kızım, 3 oğlum var. 1996 doğumlu olan Mustafa erkeklerin birincisi. 15 Temmuz’dan bir hafta önce, bayram vardı, oğlum ‘askere gidecem’ dedi. Pazartesi günü İstanbul Metris Kışlasına teslim oldu. Cuma günü bu olay oldu.

Bizim çocuğun grubunda kimi 4, kimi 5, kimi 6 günlük erler var. Kışladan çıkarken 10-12 kişiler. O gün gündüz saat 16.00’da toplanmışlar, akşam sizi tatbikata götüreceğiz demişler. Saat yedi-yedi buçuk arası kaldırıyorlar. Bir arabanın yanına gidiyorlar. İçinde sırt çantaları varmış. Hepsi birer tane sırt çantası almış, kafalarına miğfer takmalarını istemişler. Arabada bir sürü de silah varmış. Onları önce vermediler dedi oğlum.

Mustafa Polat, babasıyla birlikte bir görüş gününde. Silivri Cezaevi.

DEPONUN AĞZINA VERMİŞLER

İBB’ye götürmüşler. Arabadan indikten sonra Mustafa’yı belediyenin arkasındaki garajın deposunun ağzına vermişler. Oradan kimse girip çıkmasın diye. Zaten orada kimse yok. Hala tatbikatta olduğunu sanıyor. Ön taraftan bağrış çağrış, silah sesleri duymaya başladım dedi. Ne olduğunu yine anlamıyor. Otelden biri bağırdı da öyle öğrendim dedi. Korkudan havalandırma borusunun içine saklanmışlar. Arkadaki yangın merdiveni tarafında havalandırma borusu varmış.

GÖRGÜ TANIĞI DİYE SURİYELİ GETİRDİLER

Televizyonda çocukların olduğu kışla gösteriliyor. İki gün morglarda oğlumu aradık. Silivri’de olduğunu öğrendim. Çocuğun belinde, omuzlarında yara olmuştu, siyahlaşma vardı. Korkusundan söylemedi önce. 5 gün sonra öğrendim, erleri zaten hep dövmüşler. Mahkemede görgü tanığı olarak Suriyeli birini getirmişlerdi. Alnına Türk bayrağı bağlamıştı. “Biz şehadet şerbeti içtik” diyordu. Tepki gösterdim, hakim dışarı atın bunu dedi.

Mustafa’ya önce ağırlaştırılmış müebbet verdiler, sonra müebbete çevirdiler. Bugün olsa Mustafa’yı yine askere gönderirim. Bir küçüğünü askere gönderdim geçen sene, Muğla’da yaptı geldi, onun küçüğünü de gönderirim. Yani kimseye kalmaz bu dünya.
 
Mustafa Polat, İstanbul Metris Kışlası.

 ADALET ARADIM BULAMADIM

Gitmediğim yer kalmadı. Adalet aradım, adaletin kimde olduğunu göremedim, nerede olduğunu bulamadım. Belli kurumlara gittim, vekillere gittim, baştaki partiye de gittim. Kayseri’de, Ankara’da CHP’den, MHP’den görüşmediğim vekil kalmadı. Dışarıda farklı, içeride farklılar. Bizi dinliyor, yardımcı olacağım diyorlar. Sonra… Ben adalet olmayan bir ülkede yaşıyorum. Adalet sadece 300 milletvekiline ve saraya verilmiş. Canımız yanıyor, gücümüz yetmiyor. 39 ay oldu çocuklar gireli. Adalet var mı yok mu size soruyorum. Bunlar sebep olanlara, 4-5 günlük erleri içeride tutanlara, Allah onlara da ciğer acısı versin. İnim inim inletsin.

TERHİS OLMASINA 90 GÜN KALMIŞTI

Köprü davasında yargılanan Tunahan Kurt’un babası İsmail Kurt:
Adana Seyhanlıyız. Üç oğlum var. Kereste fabrikasında çalışıyorum. 2.200.000 TL maaş alıyorum. Oğlum 15 Temmuz’dan beri Silivri Cezaevinde. Terhis olmasına 90 gün kalmıştı. İstanbul Kartal Maltepe Nurettin Maraşel Kışlasında askerdi. Acemi birliğini Etimesgut’ta yaptı. Yemin törenine gitmiştik. Bize, evlatlarınızı burnu kanamadan sağ salim size teslim edeceğiz diye söz verdiler. Çocuklarımız tatbikat emriyle dışarı çıkarılıyor. Sonunda da başımıza gelen; çocuğumuz vatan haini olarak ilan edildi. Ceza verecek hiçbir şey bulamadılar. Balistik temiz, her şeyi temiz.

Oğlum tehlikeyi gördükten sonra götürüldükleri aracın içine giriyor ve teslim ol çağrısına kadar çıkmıyor. Buna rağmen Silivri 25. Ağır Ceza Mahkemesi Temmuz 2018’de terör örgütüne yardım ve yataklıktan 17,5 sene ceza verdi. Köprü davasında en az cezayı alan biri de oğlumdur. O da daha çok ceza alan arkadaşlarına üzülüyor.

Tunahan Kurt babasıyla bilikte. Silivri Cezaevi.
 KÖPRÜYE VARDIKLARINDA SAAT 02.19

Kışladan saat 10’da çıkmışlar, 2.19’da köprüye geliyorlar. O zamana kadar zaten darbe olduğu ortaya çıkmıştı. Ama çocuklara ta Maltepe’den köprüye gelene kadar hiçbir güvenlik gücü dememiş ki ‘siz nereye gidiyorsunuz, darbe yapılıyor.’ ZPT araçlarıyla gittikleri için ‘nereye gittiğimizi bilmiyorduk. İnince anladık köprüde olduğumuzu’ dedi. Köprüye en son varıyor oğlumun aracı. Önce araçtan inmişler. Her taraf hengame. ‘IŞİD aramıza girmiş, canlı bomba var, halktan uzak durun’ diyorlar. Oğlumun miğferine iki kurşun isabet ediyor. Ama galiba yorgun mermi idi, yoksa çelik miğferi deler geçerdi, sadece yandan biraz içine doğru çökmüştü. Sonra oğlum araçlardan birinin içine giriyor ve bir daha da çıkmıyor. Silahının da bir parçasını söküyor ki kullanılmasın. Yani daha bu çocuklar ne yapsın ki! Aracın içine giriyor, çıkmıyor, silahını bir parçasını söküyor. Bir erden nasıl darbeci olabilir ki…

HER ŞEYİ DEVLET YAPTI

Oğlumu devlete emanet ettim, devlet benden aslan gibi oğlumu aldı, vatan haini yaptı. Oğlumun askerlik yapmasını ben seçmedim, kışlasını, komutanını seçmedim. Hiçbir şey benim elimde değildi. Zaten öyle bir imkanım olsa memleketimde yaptırırdım. Her şeyi devlet yaptı.

12 TAKSİTLE KRAMPON ALDIM

Tunahan okumadı, futbolcu olacağım dedi. Güzel de yeteneği vardı. Sol ayaktı kendisi. Seyhan Belediyespor’da oynadı. Gün geldi, 12 taksitle ayağına krampon aldım. Futbolu çok seviyor, burada da ümit vaad ediyor diye. Başardı da ama askerlik oğlumu benden aldı götürdü gitti.