5 Ekim 2017 Perşembe

Narmanlı Han ve Hermann Hesse’nin ‘tek göz odası’

5 Ekim 2017 
 Nobel ödüllü yazar Hermann Hesse, doğumunun 140. yılında anılıyor. Bugünlerde Avrupa ülkelerinde onunla ilgili pek çok anma programına, sergiye, konferansa denk geliyorsunuz. Yaşadığı her yer müze yapılmış. Hesse'nin bir yazar olarak kök salmasına vesile olan, üç yıl çalıştığı 60 metrekarelik Heckenhauer adlı sahaf, Ahmed Hamdi Tanpınar'ın Narmanlı Han'daki odasından farklı değil.
Türkiye’de Narmanlı Han tartışmalarının başladığı günlerde yolum Tübingen’e düşmüştü. Ne hanı restore eden mimar Sinan Genim’in “Ev diyorsunuz, diyorsunuz ama tek göz bir oda. Ahmet Hamdi Tanpınar burada yaşadı demek utanç verici.” açıklamasından haberim var, ne de kopan gürültüden. Aslında Tübingen’e geliş nedenim, Tübingen Modern Sanat’taki (Tübingen Kunsthalle) Şirin Neşat sergisini görmekti. Gündüz sergiyi gezip akşam geri dönecektim. Fakat oradan çıktıktan sonra şehir meydanına indim.

Tübingen Almanya’nın küçük ama güzel şehirlerinden biri. Şairler ve düşünürler şehri olarak anılıyor. Son yıllarda ise ‘Buchstadt’ (kitap şehri) olmak için çabalıyor. Almanya’nın en eski üniversitelerinden birine de ev sahipliği yapıyor. Kimilerine göre romantik bir kent Tübingen. Şehrin ortasından geçen Neckar nehrinde, Stocherkahn adı verilen sehrin sembollerinden gondollarla yapılan geziler bu romantizmin nedeni. Markplatz dedikleri meydanda gezerken, tipik Alman mimarisinin örneklerinden olan evlerden birinin kapısında şu yazıyla karşılaştım: “Hermann Hesse, 1895-1899 yılları arasında buradaki kitapçıda çalıştı.”

Bu güzel sürpriz beni epey heyecanlandırmıştı ama artık müze olan sahaf-kitapçı kapalıydı. Ertesi gün pazar olduğu için müzeyi görme şansımı kaybettiğimi düşünürken, kapıda yarın iki ile altı arasında açık olduğu yazıyordu. 1,5 Euro’ya rehberli bir tur bile vardı. Tur düzenlediklerine göre bayağı büyük bir yer diye düşünmüştüm. Fakat ücret tuhaftı. Ertesi gün müzenin kapısındaydım. İçeri girdim, uzun bir koridordan geçtim, iki-üç basamak çıktım ve 60 metrekarelik kitapçıya giriverdim. Bir anda 1800’lere gidip geri döndüm. Mekan yenilenmişti ama o dönemin atmosferi yerinde duruyordu. Her yer buram buram eski kitap ve ahşap kokuyordu. Hesse’nin dokunduğu 150 yıllık kitap rafı ve kalın ciltli kitaplar korunmuştu. Aşağıdan yukarıya dönerek çıkan sarmal merdiven yine o yıllara aitti. Ahşap zemin, kapılar, pencereler aynıydı. Yeni olanlar, yazarın ilk şiirleri, eserleri ve yazılarından alıntıların sergilendiği 5 adet camlı vitrindi. Her yerde tabi ki Hesse’nin fotoğrafları vardı. Soldaki duvara giydirilen yeşilimsi tonların hakim olduğu portresi o yılların ruhuna uygundu.

Hermann Hesse 140 yaşında

Hesse Kabinett Tübingen adıyla 2013’te açılan bu küçük müze, o güne kadar kitabevinin ikinci sahibi Carl August Sonnewald (1852-1932) ailesinin varisleri tarafından işletiliyor (ilk sahibi Johann Immanuel Heckenhauer, 1823). Son sahibi Roger Sonnewald (6. kuşak), 2011’de belediyeye giderek buranın müzeye dönüştürülmesini teklif ediyor. Sloganını ‘Kitap Şehri Tübingen-Tübingen Buchstadt’ yapmak isteyen belediye, fikri hemen kabul ediyor.

Tübingen, Hesse’nin dışında felsefeci Friedrich Hölderlin’in de yaşadığı şehir. Ayrıca kitapçının bitişiğindeki, adı Cotta Haus adlı merkezde 1810’a kadar klasik Alman edebiyatından Goethe, Schiller ve Uhr’un eserleri yayınlanıyor.



Belediye Roger Sonnewald’dan bu şirin sahaf dükkanını alabilmek için önce bağış kampanyası başlatıyor. İlk etapta 40 bin Euro toplanıyor. Sonra Porsche’e sponsor oluyor ve 100 bin Euro veriyor. Diğer sponsorlardan toplanan paralarla birlikte toplamda 190 bin Euro ödenip dükkan aileden satın alınıyor. Ama tamamı değil. Kitap satışına devam edebilmek için küçük bir bölüm bayan Sonnewald’a kalıyor. 35 metrekare. Müzeye girince göreceksiniz, bu bölüm camlı bir kapı ile ayrılmış. Müzenin adında ‘kabine’ kelimesinin geçmesinin nedeni de bu. Kabinett Almanca’da önemli eserlerin bulunduğu yan oda anlamına geliyor. Yaklaşık 300 bin Euro harcanarak restore edilen müze 2013’te açılıyor.

 “Die Jugend des Dichters der Jugend-Genç Şairlerin Gençliği” müzenin teması, girişe büyük harflerle böyle yazmışlar. Hermann Hesse çıraklık yıllarını burada geçiriyor. Bütün edebi ve felsefi okumalarını burada bitiriyor. Disiplinli bir çalışma hayatı var. Haftada altı gün, günde 11 saat çalışıyor. Görevi kitapların tozunu almak, yerlerine yerleştirmek. Muhasebeyle de ilgileniyor, faturaları tasnif ediyor. Ailesine yazdığı, müzede de sergilenen 1895 tarihli mektupta gününün nasıl geçtiğini şöyle anlatmış yazar:

“Yataktan yediye yirmi kala kalkıyorum. Yediyi geçerken bir kahve içiyorum. Dükkana yedi buçukta gidiyorum. Öğle yemeği 12 ya da 12.15’te. Bir, bir buçuk gibi tekrar işe başlıyorum. Eve dönüş yedi buçuk, sekiz gibi. Yatağa ona çeyrek kala ya da çeyrek geçe giriyorum.”



Hesse, aynı mektupta Tübingen’de kaldığı odanın planını da çizmiş, nerede ne var, neye ihtiyacı bulunuyor hepsini belirtmiş. Ayda 10 Mark kira verdiği oda, şehrin biraz dışında. Yazarın, ilk yazdığı şiirlerden Madonna’nın el yazması, ikinci kitabı ‘Eine Stunde hinter Mitternacht’ (Gece Yarısından Bir Saat Sonra) ilk baskısı ile ailesine yazdığı mektuplar müzenin özel belgeleri arasında. Kitap raflarında ise sarı levhalar üzerinde yazara ait sözler yazılmış.

Yaşadığı şehirler

Hesse, Tübingen’de sadece üç yılını geçiriyor. İz bıraktığı daha çok şehir var. Calw, Maulbronn, Basel, Gaienhofen, Berne ve Montagnola…Doğduğu şehir Cawl (Almanya), öldüğü şehir Montagnola (İsviçre), Bodensee (Almanya) ve bir süre yaşadığı şehir Ticino’daki (İtalya) evleri müze yapılmış, başka müzeler de var, adına vakıflar açılmış.

Mektupları için ise sadece bir araştırma merkezi kurulmuş. Gençlik yıllarında Hermann Hesse ile mektuplaşan Dr. Volker Michels’in öncülüğünde kurulan Offenbach’taki Hesse Editionsarchiv yazara ait büyük bir arşiv. Kronolojik olarak tasnif edilmiş 20 bin mektup, 3 bin kitap incelemesi, el yazması şiirleri, suluboya resimlerinin negatifleri (1000 adet), yüzlerce fotoğraf bulunuyor burada. Michels, Hesse konusunda uzman bir isim. Bütün çalışmalarının odak noktası o olmuş. 10 cilt olarak tasarlanan Hesse mektuplarının bir kısmını yayına hazırlamış. Müzelerin kurulma aşamasında da yer alıyor. Hermann Hesse Vakfı ise, her iki yılda bir yazar için önem arz eden bir şehirde etkinlik düzenliyor.

Hesse ile ilgili Avrupa’daki tüm kurumlar, isimler birbirleriyle bağlantılı çalışıyor. Kimse birbirinden bağımsız değil. Herkes el birliğiyle ona sahip çıkıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar, Narmanlı Han’da üç değil, 7 sene yaşadı (1944-1951). Mahur Beste, Huzur, Sahnenin Dışındakiler ve Beş Şehir’i burada yazdı. Bedri Rahmi Eyüboğlu 1933-1975, Aliye Berger 1930’lar-1974 yıllarında Narmanlı Handa’ydı. Velhasıl; yazarlara, şairlere, şiirlere, kitaplara sahip çıkmayı öğrenemedik. Bir yazarın 80 küsur yıllık hayatının küçük bir bölümüne tekabül eden Hesse Kabinett gibi müzeleri görünce bunun acısını daha çok hissediyoruz.

Doğduğu şehir Cawl


1990’da açılan Almanya Cawl’daki Hermann Hesse Müzesi, Nisan 2017’den bu yana şehirde Hesse için etkinlik düzenliyor. Annesi Marie Hesse’nin de doğumunun 175. yıl dönümü olması nedeniyle Cawl bu yıl epeyce hareketli. www.calw.de/Hesse-Jubiläen/2017.

Öldüğü Şehir Montagnola

İsviçre Montagnola’daki Hermann Hesse Müzesi’nde Şubat 2018’e kadar devam eden ‘Hermann Hesse ve Müzisyen Arkadaşları’ sergisi var. Hesse’nin arkadaş çevresinde üç besteci bulunuyor: Volkmar Andreae (1879-1962), Fritz Brun (1878-1959) ve Othmar Schoeck (1886-1957). Sergide, bu dostluğun belgeleri yer alıyor; fotoğraflar, mektuplar, İtalya’ya yaptıkları geziler ve sesli şiirler…

Alman rock’ı ve Hesse


Alman rock müzisyeni, yazar ve ressam Udo Lindenberg adına kurulan Udo Lindenberg Vakfı'nın amacı, Hermann Hesse’nin hayatını ve eserini modern müzikle birleştirip geleceğe taşımak. Herman Hesse’den çok etkilenen Lindenberg, ‘Hesse metinlerim ve müziğim için ilham kaynağı oldu” diyor.

Ressam olarak Hermann Hesse

İsviçreli yazar Hermann Hesse aynı zamanda ressam. 40’lı yaşlarında resim yapmaya başlamasına rağmen ressam olarak öldükten sonra dikkat çekiyor. Yaptığı 3 bin suluboya resim yaşlılık döneminin eserleri. II. Dünya Savaşı’nın buhranlı günlerini ve babasının ölümüyle yaşadığı krizleri resim yaparak atlatıyor. Eserlerini genelde doğada yapıyor. Ticino’daki evinin civarında. 1970’li yıllardan bu yana ABD, Kanada, Avustralya veya Japonya’daki ve Avrupa ülkelerinde 50’nin üzerinde Hermann Hesse resim sergisi açılıyor. 16 Eylül’de bu sergilere bir yenisi daha eklendi.

Hesse’nin ilk evliliğinden (üç kez evleniyor) dünyaya gelen büyük oğlu Bruno Hesse de (1904-1999) ressam. İsviçreli ekspresyonist Cuno Amiet’in öğrencilerinden biri olan Bruno, Cenevre ve Paris’te sanat akademilerinde eğitim görüyor ve 1999’da ölene kadar resim yapıyor. Ormanlar, peyzajlar, evler, akarsular ve bahçeler en sevdiği motifler.




Merzig şehrindeki Museum Schloss Fellenberg, 16 Eylül’de ressam baba ve oğulu yan yana getiren bir sergi açtı. Hayat Renktir- Ressam Hermann Hesse ve oğlu Bruno (Farbe ist Leben-Hermann Hesse und sein Sohn Bruno als Maler) sergisindeki 139 eser, Bruno’nun torunu Simon Hesse koleksiyonuna ait. Hermann Hesse’nin 83, Bruno’nun 56 eseri yer alıyor sergide. Simon Hesse 8 Ekim pazar günü Museum Schloss Fellenberg’de babasını ve dedesini anlatacak. Serginin burada açılmasının nedeni, müzeye ismini veren şehrin ileri gelen sakinlerinden Wilhelm Tell von Fellenberg ile Hermann Hesse’nin yakın dostlukları.







 ozarslansevinc@gmail.com