3 Haziran 2019 Pazartesi

Orhan Kemal’in 12 yıl yaşadığı evde tabela krizi

3 Haziran 2019 
Orhan Kemal'in 12 yıl yaşadığı ve şu anda metruk halde bulunan Cibali'deki evinin kapısındaki tabela ile ilgili bir kriz çıktı. Fatih Belediyesi'nin konuyla ilgilenmediğini belirten Kemal'in oğlu Işık Öğütçü, aylardır uğraşarak çözdüğü sorunu bugün Facebook hesabından duyurdu.



Türk edebiyatının değerli kalemlerinden Orhan Kemal'in (Mehmet Raşit Öğütçü) 1954'te ailesiyle birlikte yerleştiği ve birçok romanını yazdığı Unkapanı'ndaki konağın kapısında yer alan tabela geçtiğimiz şubat ayında söküldü.


Kimin tarafından söküldüğü bilinmeyen tabela ile ilgili Orhan Kemal'in en küçük oğlu Işık Öğütçü aylardır uğraşıyordu. "Orhan Kemal 1954-1966 yıllarında bu evde yaşamıştır" yazan tabela dün yerine asıldı.

Fatih Belediyesi’ne tabelanın yerine konulması için yapılan müracaatlar sonuç vermeyince, Orhan Kemal’in okurları ve semt sakinleri bir tabela hazırlayarak Kemal'in ölüm yıl dönümü olan 2 Haziran saat 17.00'de evin önünde buluştu ve tabelayı yerine astı.



Fakat orada da bir engelleme ile karşılaştıklarını ifade eden Öğütçü, "Kim veya kimler tarafından organize edildiği bilinmeyen provakasyon amaçlı bir araç, engelleme amacıyla tabela asılacak olan evin önüne park ettirilmiş, tüm ricalara cevap vermeyerek arabayı oradan kaldırmayı reddetti. Daha sonra bu şahıs tabela konulması sırasında sesli bir şekilde söylenmeye başlayarak orada bulunan kitleyi kışkırtmayı denedi. Ama sonunda tabela yerine konuldu" dedi.

"ŞU AN TABELA YERİNDE DURUYOR MU BİLMİYORUM" 

Daha önce iki kez daha tabelanın başına iş geldiğini söyleyen Işık Öğütçü, kimlerin neden rahatsız olduğuna dair bir şey bilmediğini söyleyerek şöyle devam etti:

"Ne söylesem komplo teorisi olur. Bilemiyorum. İlgiden kiracı mı rahatsız yoksa oradaki insanlardan mı kaynaklanıyor bilmiyorum. İlk tabelayı boyamışlardı. Sonra Fatih Belediyesi bir tabela koydu. O da yok edildi. Ben bizzat belediye ile konuştum. Bir sonuç alamadım. Sonunda kitapseverler böyle bir inisiyatif alarak tabelayı koymak istediler.

O minibüs gelirken biz bekleyenlerin üzerine hızlı bir şekilde geldi. Döndü. Ben rica ettim. Yarım saat kapının önünde tabela takılacak dedim. Gözlerinde sevgi yoktu. Nefret dolu bir şekilde ben arabayı oraya bırakacağım dedi ve gitti. Ama sanırım bıraktığı yeri gözlüyordu ki, gençler tabelayı takarken ortaya çıktı. Arabayı çekeyim demedi. Özel bir zevk alıyordu. Gençler arabaya yaslanınca oradan bağırmaya başladı. Yani işi tahrik edip orada başka olaylara neden olacaktı. Biri veya birileri bu işi organize etmişti. Sonra oradan ayrıldık. Şu an tabela duruyor mu bilmiyorum."

Tabela sorunuyla ilgili Cihangir'deki Orhan Kemal Kültür Merkezi'nden yapılan açıklamanın tam metni şöyle:

Orhan Kemal’in Unkapanı’nda 1954-1966 yılları arasında oturduğu evin üzerindeki anı tabelası şubat ayında bilinmeyen bir şekilde ortadan kaybolmuştur. Fatih Belediyesi’ne tabelanın yerine konulması için yapılan pek çok kez hatırlatmalar da sonuç vermeyince, Orhan Kemal’in okurları ve semt sakinleri bir tabela hazırlayarak ölüm yıl dönümü olan 2 Haziran’da oturduğu eve tabelanın konulması için saat 17.00 de evin önünde buluşmuşlardır.


Fakat kim veya kimler tarafından organize edildiği bilinmeyen provakasyon amaçlı bir araç, engelleme amacıyla tabela asılacak olan evin önüne park ettirilmiş, tüm ricalara cevap vermeyerek arabayı oradan kaldırmayı reddetmiştir. Daha sonra bu şahıs tabela konulması sırasında sesli bir şekilde söylenmeye başlayarak orada bulunan kitleyi kışkırtmayı denemiştir. Ama sonunda tabela yerine konulmuştur.

Orhan Kemal, o semtin insanlarını kitaplarında ölümsüzleştirdiği halde yüzünde sevgi pırıltısı olmayan birilerinin bu türlü kışkırtmalarına en iyi cevabı yine kitaplarındaki insan sevgisiyle verecektir. Sanattan ve kültürden anlamayan insanların yetişmesini amaçlayan kendini vazgeçilmez sayan düşüncenin bir gün büyük insanlık sevgisinin çağlayanında yok olup gidecekleri kesindir.



GIRTLAĞIMA KADAR BORÇ İÇİNDEYİM

Orhan Kemal ve eşi Nuriye Öğütçü 1954 yılında bu eve taşındılar. Işık Öğütçü bu evde doğdu. Diğer çocukları Yıldız, Nazım ve Kemali Adana'da dünyaya gelmişti.

Orhan Kemal, Bereketli Topraklar Üzerine, 72. Koğuş, Baba Evi, Murtaza ve daha birçok eserini yatak, kitaplık ve daktilodan ibaret olan bu mütevazı odada yazdı.

Eserlerini Cağaloğlu'na götürerek yayınevlerine satan ve bu şekilde evini geçindiren Kemal, 1963'te şöyle demişti:

"Gırtlağıma kadar borç içindeyim. Oysa İstanbul'un çok alçak gönüllü semtlerinden birinde çok ama çok alçak gönüllü bir hayat yaşıyorum. Buna karşılık gittikçe bindiren bir borç yükünün altından kurtulamıyorum." (Orhan Kemal, Yelken, 1963)

SABAH 4'TE ÇALIŞMAYA BAŞLARDI

19 Mayıs 2006'da hayatını kaybeden Orhan Kemal'in eşi Nuriye Öğütçü evle ilgili anılarını şöyle anlatmıştı: "Sabah 4'te kalkar, yediye sekize kadar çalışırdı. Kendi odası ayrıydı. Daktilo seslerini hep duyuyordum. Durmadan devamlı yazardı."

YAZARINA SAHİP ÇIKAMAYAN İKTİDAR, TABELA İLE GEÇİNEMEYEN TOPLUM

Orhan Kemal'in Unkapanı'nda yaşadığı ev yıllarca bir müzeye dönüştürülemedi. 17 yıldır iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi, 'kültür iktidarı' kuramadığından yakınıp duruyor, sanat dünyası ve sanatçıyla geçinemeyen bir iktidar olarak tarihteki yerini alıyor.

Öte yandan kiracı mı yoksa Unkapanı sakinleri artık bilinmiyor, her kimse evin kapısındaki tabelaya takmışlar. Ya söküyorlar ya da boyuyorlar. Yazarına sahip çıkamayan bir iktidar varken, tabela ile bile geçinemeyen bir toplum olması normal...