13 Eylül 2019 Cuma

Nurhayat Yıldız: Artık şafak sayıyorum; az kaldı…

13 Eylül 2019
3 yıldan bu yana Sinop Cezaevinde tutuklu bulunan Nurhayat Yıldız son mektubunda diyor ki: “Hüküm alacağım çok büyük ihtimal, zaten cezanın çoğunu yattık. 1,5 yıl çok gelmiyor gözüme…”

Ev hanımı Nurhayat Yıldız (29), Tenkil Süreci’nin en sembolik isimlerinden biri oldu. 15 Temmuz’dan sonra tutuklanan ve cezaevinde bebeklerini kaybeden ilk anneydi. Doğum yapar yapmaz tekrar cezaevine gönderildi ve hala Sinop Cezaevinde bulunuyor.

Giresun Üniversitesinde iki yıl muhasebe okuyan Yıldız, mezun olduktan sonra Sinop’ta ailesinin yanına döndü ve burada özel bir kurumda çalışmaya başladı. Eşiyle bu kurumda tanıştı ve 1 Temmuz 2014’te evlendi.

15 Temmuz olduğunda 3 aylık hamile olan Yıldız, kullanmadığı Bylock programı nedeniyle 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Hakim, telefonunun dökümleri bile incelenmeden 10 dakikada tutuklanmasına karar verdi.

Dosyası 1 yıldan bu yana Yargıtay’da bulunan Nurhayat Yıldız’a verilen 7 yıl 6 ay hapis cezası henüz kesinleşmedi. Fakat kendisinin de 31 Temmuz 2019 tarihli son mektubunda dediği gibi artık cezasının büyük bir kısmını hapiste geçirdi. Yıldız, “Hüküm alacağım çok büyük ihtimal, bunu da artık kabullendim, zaten cezanın çoğunu yattık. 1,5 yıl çok gelmiyor gözüme, hatta düşününce mutlu oluyorum az kaldı diye” diyor.

İŞTE NURHAYAT YILDIZ’IN SON MEKTUBUNDAN BİR BÖLÜM…

“Aleykümselam balımmm… Temmuzun son günü. İçimden dedim ki, bugün Pazartesi senden, dün Hüsna’dan mektup geldi. Allahım bugün arkadaşlarıma gelsin dedim. Sadece bana geldi. Hoş ben bu durumdan şikayetçi değilim, yani bana mektup gelmesinden. Onlar da bana takılıyor; ya Nurhayat hep sana mektup geliyor diye. Arkadaş diyor ki; ben çözümü buldum …. bize mektup arkadaşı bulsun diyor (tabi şakasına). Rabbim’e sonsuz şükürler olsun, hamdüsenalar olsun iyiyim. Sizler iyi olunca daha iyi oluyorum. Yazın tadını çıkarıyorum. Sabah kalkıyorum, yürüyüşümü yapıyorum, sonra avluda kitap okuyorum, bazen el işi yapıyorum. Artık şafak sayıyorum tabiri caizse 1,5 yıl kaldı yaa, Rabbimin izniyle yokuşu çıktık, şimdi yokuş aşağı iniyoruz, kolayladık yani.

Dün Güllüzar’ın 3 yılı bitti, bir ay sonra da benim 3 yıl bitecek nasipse inşallah. Zaman gerçekten ne kadar güzel ilaçmış. İlk bir yıl yalan olmasın neredeyse her uyandığımda sabahları cama bakıyordum, parmaklıklı cam, ben hala burada mıyım diyordum. İki yıl oldu daha çok alıştım, bazı şeyleri aşmaya başladım. Üçüncü yılımda artık her şey normalleşti. Eğer ruh halim iyiyse (ki bu aralar iyiyim, çok şükür) burayı seviyorum. Hüküm alacağım çok büyük ihtimal, bunu da artık kabullendim, zaten cezanın çoğunu yattık. 1,5 yıl çok gelmiyor gözüme, hatta düşününce mutlu oluyorum az kaldı diye.

Hayatın akışına bırakmak istiyorum artık kendimi. Akıntıya çok kürek çektim ve bu beni hep yordu. Eskiye nazaran daha çok teslim ediyorum kendimi Rabbim’e. Demek ki yaşanan her şeyin yaşanması gerekiyormuş. Geçmişe hayıflanmak yerine olanlara şükredip ileriyi düşünmek istiyorum artık. Birkaç aydır okuduğum kitaplar da bana çok iyi geldi. Rabbim bizi çok seviyor buna emin ol. Ben emimin çünkü lütufları sağanak sağanak yağıyor. Bir de insanların ne imtihanlar yaşadığını düşününce Rabbin’e hamd ediyorsun. Bitecek bu ayrılık er ya da geç diyorsun…”


NURHAYAT YILDIZ'IN KALEMİNDEN CEZAEVİNDE İKİZ BEBEKLERİNİ KAYBEDİŞ SÜRECİ