10 Aralık 2015 Perşembe

‘Habip Kırmızısı'nın 40 yıllık serüveni

10 Aralık 2015
‘Habip Kırmızısı' rengiyle resim tarihine geçen Habip Aydoğdu'nun ilk retrospektif sergisi İş Sanat Kibele Sanat Galerisi'nde açıldı. “Kırmızı” adlı sergi, sanatçının Nusaybin'de askerken kırmızı ıstampa mürekkebiyle çizdiği ilk resimlerden, 2000'lerin başında yapmaya başladığı Kurban serisine kadar 40 yılını anlatıyor.

Fotoğraf: Kürşat Bayhan


Resim tarihine ‘Habip Kırmızısı' adıyla yeni bir renk kazandıran Habip Aydoğdu (1952), ilk sergisini 1976'da Ankara Or-An Sanat Galerisi'nde açtı. O günden bugüne yaklaşık 40 yıllık sanat hayatında 70'in üstünde sergi biriktirmiş. Sanatçının ilk işleri, 1974'te Nusaybin'de askerlik yaparken etkilendiği manzaralardan oluşuyor. Eli, kolu, ayağı mayından kopan insanlar, kaçakçılık, yokluk... Böyle zor bir coğrafyada boya bulmak da imkansız. Askeriyede mühür basmak için kullanılan kırmızı ıstampa mürekkebi sanatçının imdadına yetişiyor ve yıllar sonra adıyla özdeşleşen kırmızının hikayesi başlıyor.

Habip Aydoğdu, 20 sene öncesine kadar, kırmızının resimlerindeki hakimiyetinin farkında olmadığını söylüyor. Ta ki, Adana'da bir üniversite söyleşisinde “Neden bütün resimleriniz kırmızı?” sorusuyla karşılaşana dek. Espriyle karışık verdiği şu cevap ise, kırmızı-turuncu karışımı arasında bir renk olan ‘Habip Kırmızısı'nı yavaş yavaş ortaya çıkarıyor: “Prostata iyi geldiği söyleniyor.” Oysaki bu cümle, Aydoğdu'nun, o günlerde bir gazete haberinde okuduğu “Kırmızı domates, kırmızı biber, kırmızı olan her şey prostata iyi geliyor.” cümlesinin bilinçaltından dışavurumudur. Sonraki yıllarda atölyesinde ilk başta kırmızılı resimlerin satıldığı, “Hocam kırmızı resim var mı?” diye sorulmaya başladığı dönem geliyor.

‘Kırmızı' sergisi, sanatçının dört dönemine odaklanıyor. 1970'ler yaşam kavgası yılları… Yıldız Parkı'nın girişinde, solda yer alan ahırda çizdiği at, Nusaybin resimleri, gecekondulaşma ile boğuşan Türkiye'den manzaralar bu dönemden. 1980'ler uçan düşler. Yani TRT yılları. Sanatçı, 1988'e kadar TRT Haber Merkezi'nde grafiker olarak çalışır. Fakat işini pek sevmez, aklı fikri resimdedir, kuşlar gibi özgürlük peşindedir, düşlerinde her gün istifasını verir ama bunu bir türlü gerçekleştiremez. İki çocuk, geçim, Türkiye koşullarında sadece resimle ayakta kalmak… TRT'de çalışırken ajandasına çizdiği desenlerin bir kısmı 1988'de Galeri Selvin'de sergilenmişti, şimdi bir kısmı Kırmızı'da. Körfez Savaşı'nın izlerini taşıyan, kırmızının iktidarını iyice gösterdiği 1990'lı yıllar ve bu coğrafyanın evlatlarını sürekli kurban etmesi üzerine 2000'lerde yapmaya başladığı ve hâlâ devam eden Kurban serisi, Aydoğdu'nun son dönem eserleri.

Aydoğdu, Kırmızı'yı önce eşi Fikriye Hanım'a ithaf ediyor, sonra da kendisiyle bir yüzleşme olduğunu söylüyor: “Nerelerden nerelere gelmişim onu burada göstermek istedik. Toplumsal iklim sergilerimi nasıl etkilemiş, resimlerime nasıl yansımış. Neleri kaçırmışım, neleri yakalamışım, neler nelere dönüşmüş? Bir yüzleşme bu retrospektif. Ama retrospektifin ötesinde Fikriye'ye teşekkürümdür.”

Aydoğdu'nun 'cinayet mahalli'
DYO yarışmasında mansiyon aldığı resmi, bir dönem neredeyse karikatür gibi çalıştığı eserleri, 1999’da PG Art’ta açılan ‘Kapılar’ sergisinden gerçek bir kapı çalışması, şiir ve resmi birleştirdiği ‘Kendime Mektuplar’ sergisinden bir parça, 5 yıl önce resme dönüşen 15 yıllık tulumunu kullanarak yaptığı sarı resim, Oğuz Atay’ın Norgunk’u ile bütünleştirdiği Norgunk sergisinden işler, 2009’da 11 ressam ile hazırladıkları “Vincent van Gogh’un Peşinde / Modernizmin İzinde” sergisi için yaptığı bir-iki resim… Hepsi, Kırmızı sergisinin başatları. Sanatçı eserlerini, bir arkadaşının ‘cinayet mahalli’ adını verdiği atölyesinde yapıyor. Evet, cinayet mahalli. Aydoğdu, bazı resimlerini boyadıktan sonra banyosunda hortum tutup yıkıyor. Sergi için, Serhat Özdemir tarafından hazırlanan videoda bu fantastik anları izleyebilirsiniz. Sergide ayrıca Aydoğdu'nun 1970'lerden itibaren tutmaya başladığı resimli günlükleri ve heykelleri de yer alıyor. Kırmızı, 23 Ocak’a kadar görülebilir.

Suriyeli şair Adonis ile ortak sergi açacaklar

86 yaşındaki Suriyeli şair Adonis ve Habip Aydoğdu, Eylül 2016'da İzmir Folkart Sanat Galerisi'nde birlikte sergi açacaklar. “Dizeler ve Renkler” adını taşıyan serginin hazırlıkları için Adonis, 2,5 ay önce Aydoğdu'nun Ankara Batıkent'teki atölyesine konuk oldu. Adonis, Aydoğdu'nun resimlerini uzun uzun seyretti, resimlerine şiirsel müdahalelerde bulundu. O şiirli tuvallerden biri ‘Kırmızı' sergisinde yer alıyor (yanda). Aydoğdu ise Adonis Günlükleri tuttu. O deftere ressam çizdi, şair yazdı. İki sanatçı daha sonra İzmir'de bir hafta vakit geçirdiler. Aydoğdu, Adonis ile tanışmalarını şöyle anlatıyor: “İki sene önce İzmir'de karma bir sergiye üç resim vermiştim. Adonis de o günlerde İzmir'de şiir günlerine davetliymiş. Plastik sanatlara ilgili biri. Nereye giderse gitsin, kendini müzede, galeride buluyor. Resimlerimi beğenince üç kitabını imzalayıp gönderdi, ben de gönderdim. Aradan bir yıl sonra bu proje için bir araya geldik. Defteri birlikte tuttuk, müthiş şeyler yazdı. Coğrafya birlikteliğimiz de var. Kendisi Cizre'nin 15-20 km aşağısında doğuyor.” Defterin tıpkıbasımı, sergi ve kitap olmak üzere üç ayaklı tasarlanan “Dizeler ve Renkler” sergisi, Folkart'ta üç ay açık kalacak.
Adonis'in, Aydoğdu'nun resmine yaptığı şiirsel müdahaleler biri. Sağ alt köşede şairin el yazısı ile bir şiiri.


KIRMIZI SERGİSİNDEN





 HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ