22 Nisan 2015 Çarşamba

Geleneksel sanatların önündeki engel: 'Hocam ne der' kaygısı

22 Nisan 2015
Hat, ebru, minyatür, tezhip, cilt gibi geleneksel sanatların ustalarını ve öğrencilerini bir araya getiren “60 Sihirli Dokunuş” sergisi Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde bugün açılıyor. Serginin fikir babası minyatür sanatçısı Taner Alakuş’un, ‘asla bir araya gelmeyecek’ pek çok sanatçıyı buluşturmasının tek nedeni var: Geçmiş ile bugün arasında sıkışıp kalan geleneksel sanatların önünü açmak, gençleri kaygılarından kurtarmak.
Taner Alakuş
Hasan Çelebi (hat), Hüsrev Subaşı (hat), Ali Toy (hat), Savaş Çevik (hat), Alparslan Babaoğlu (ebru), Sadrettin Özçimi (ebru), Cahide Keskiner (minyatür), Davut Bektaş (hat), Faruk Taşkale (tezhip), Mamure Öz (tezhip), Selim İrteş (tezhip), Orhan Dağlı (hat, tezhip), İslam Seçen (cilt), Taner Alakuş (minyatür) gibi pek çok hoca ve öğrenci bugün Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde açılan ‘60 Sihirli Dokunuş-2015’ sergisinde bir araya geliyor. Bir hafta açık kalacak sergi bundan sonra her yıl aynı adla düzenlenecek. Sergiye katılım için tek bir şart var: Eserlerin o yıl üretilmiş olması. 

“60 Sihirli Dokunuş-Ustalarla 2015 Buluşması”nın fikir babası Taner Alakuş’un yapmak istediği, geleneksel sanatların önünü açmak. Hem ustaları, hem de adayları buluşturarak gelişime, ilerlemeye katkı sağlayacak rekabet ortamı oluşturmak. Çünkü camiada ‘geleneksel’ciler ve ‘modern’ciler tartışması hızla devam ediyor. Kimi sanatçılar, Osmanlı döneminde gelişip serpilen bu sanatların aynen, geçmişe bağlı kalarak, geçmişte yapılanların tekrar edilmesi suretiyle yoluna devam etmesini, kimi sanatçılar da yeni ve farklı denemelerle daha modernleşmesini savunuyor. Kuşkusuz ki bu tartışmanın sanatı besleyen yönü var, fikirler çarpışa çarpışa ‘günümüz sanatı’ üretilecek. Fakat bir yandan da gençleri olumsuz etkiliyor, ‘hocam ne der’ kaygısı taşımalarına sebep oluyor.

‘Edep patlaması yaşanacak’          
‘Asla bir araya gelmeyecek’ bu kadar çok ustayı ve öğrenciyi buluşturmayı başaran Taner Alakuş, kendisinin ifadesiyle sanatında agresif hatta anarşist bir ruha sahip. Suriçinin popüler mahallesi Kariye’de 2010 yılında açtığı atölyesinde öğrenci yetiştiriyor ve enerjisi atölyesinden dışarı taşıyor. Her sabah seher vaktinde, kuşların senfonisi eşliğinde minyatür çalışmaya başlayan sanatçı, sanatın kalıplara konulmasını doğru bulmuyor ve gençlerin yaşadığı sıkıntıları, ‘edep engeli’, ‘hocam ne der’ kaygısı gibi kimsenin söylemeye cesaret edemediği konuları dile getiriyor. Fikirleri bize göre oldukça ufuk açıcı: “Bugün, ‘Hocam ne der’ diye üretmekten kaygı duyan sanatçılar var. Ya da ‘eyvah hocam görürse azarlayacak, niye böyle yaptın’ diyecek kaygısı taşıyanlar… Bunun adı edep değil. Bu şekilde ‘verem’ olan çok sanatçı gördüm. İçsel verem oluyor, üretemiyor. Yakında edep patlaması olacak. ‘Edepsizlik’ değil anlatmak istediğim. Edep tabii ki çok önemli ama şu anda geleneksel sanatların gelişmesinde, ilerlemesinde ‘edep engeli’ var. Bu olayı fazla içselleştirdik. Bazıları edepten ses çıkarmıyor, bazılarının da benim gibi diline vuruyor. Ben hocama asla küfretmem, saygısızlık etmem, ayağına çelme takmam ama benim yolum ayrı.”

Bugüne kadar, cumhuriyetin ilanıyla birlikte geleneksel sanatların sekteye uğradığı savunuldu, konuşuldu. Bu tezin doğru yanları var. Fakat artık yıl 2015. Hâlâ aynı sorundan bahsedilmesini kimse samimi bulmuyor. ‘Osmanlı’nın yaptığının bir adım önüne geçtik mi?’ sorusuna tatmin edici bir cevap verildiği zaman, geçmiş ile bugün arasında sıkışıp kalan geleneksel sanatlardaki düğüm çözülecek. Daha da önemlisi, bu topraklarda ortaya çıkan fakat uzun bir süreden beri ‘üvey evlat muamelesi’ gören hat, ebru, tezhip gibi sanatlar her kesim tarafından sahiplenilecek. Tabii ki, “60 Sihirli Dokunuş” gibi atılımlar hedefine ulaşır ve devamı gelirse…
Ceylan Harmancı’nın sanat danışmanlığında 30 Nisan’a kadar devam edecek olan sergi, İstanbul’dan sonra Sakarya Sanat Galerisi’nde açılacak.




HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ