24 Mayıs 2014 Cumartesi

Soma ‘hat’ından, Sekizinci Söz’ün minyatürüne

24 Mayıs 2014
Kumbaracı4 Türk İslam Eserleri Sanat Galerisi’nde açılan “Noktadan Renklere Yolculuk” sergisi, hoca ve öğrencilerinin eserlerini bir araya getirdi. Hoca Muhammed Mağ, sergide, Soma’yı Nahl sûresinin 114. ayetinden iktibas ettiği hat ile anlattı, öğrencisi Kübra Zencer ise Sekizinci Söz’deki temsilî hikâyenin minyatürüyle hocasına eşlik etti.

Noktadan Renklere Yolculuk sergisi 17 Haziran’a kadar görülebilir. Sergideki “Helal ve temiz olanı yeyin.” yazan Soma eserinden elde edilecek gelir, Soma’ya bağışlanacak.
Soma maden ocağında 13 Mayıs’ta meydana gelen patlama ile Tophane’deki Kumbaracı4 Türk İslam Eserleri Sanat Galerisi’nde olaydan iki gün sonra açılan Noktadan Renklere Yolculuk sergisinin aynı dönemlere denk gelmesi elbette tesadüf değil. Hayatımızdaki pek çok şey gibi bir tevafukun parçası. Hoca, hat ve tezhip sanatçısı Muhammed Mağ ve 6 farklı şehirde yetiştirdiği 15 öğrencinin eserlerini bir araya getiren sergiye, Neslihan Duran ve Elif Birkan Bursa’dan, Merve Aydoğan Olgun, Hilal Güçlü, Elif Özkan, Esra Özkan, Yasemin Özçelik Kadıoğlu, Şükran Kaygusuz ve Semra Şahsuvaroğlu Ankara’dan, Yavuz Albayrak Adıyaman’dan, Firdevs Yağcı Eskişehir’den, Elif Güleroğlu Canbay, Kübra Zencer, Hacer Bingöl İstanbul’dan, Mürüvvet Avcı Bilgin Çanakkale’den katılıyor. Kimi minyatür, kimi hat, kimi tezhip, kimi de kalemişi çalışmasıyla…
Muhammed Mağ ve öğrencieri.


Sergide dikkat çeken eserlerin başında Muhammed Mağ’ın Soma’da meydana gelen kazadan duyduğu üzüntüyü dile getirdiği, adı da ‘Soma’ olan hat geliyor. Kömür tozu ile karartılmış kâğıt üzerine yazılan Nahl sûresinin 114. ayetinden iktibas ettiği “Helal ve temiz olanı yeyin”e, Kübra Zencer’in elinden çıkan, Bediüzzaman Said Nursi’nin Sekizinci Söz’de anlattığı temsili hikâyenin minyatürü eşlik ediyor. Ağaç, meyve, ejderha, aslan, kuyu metaforlarının yer aldığı Sekizinci Söz, genel itibarıyla insanın inanç ve iman ihtiyacı üzerinde duruyor ve bu ihtiyacı, uzun bir yola çıkan iki kardeş üzerinden anlatıyor. Hikâye şöyle: “Eski zamanda, iki kardeş uzun bir seyahate beraber gidiyorlar. Gitgide ta yol ikileşti. O iki yol başında ciddî bir adamı gördüler. Ona sordular: ‘Hangi yol iyidir?’ Dedi ki: ‘Sağ yolda kanun ve nizama tebaiyet mecburiyeti vardır. Fakat o külfet içinde bir emniyet ve saadet vardır. Sol yolda ise serbestiyet ve hürriyet vardır. Fakat o serbestiyet içinde bir tehlike ve şekavet vardır. Şimdi intihaptaki ihtiyar sizdedir.’Bunu dinledikten sonra, güzel huylu kardeş sağ yola ‘Tevekkeltü alâllah’ deyip gitti ve nizam ve intizama tebaiyeti kabul etti. Diğer kardeş, sırf serbestlik için sol yolu tercih etti. Zahiren hafif, mânen ağır vaziyette giden bu adamı hayalen takip ediyoruz: İşte bu adam, dereden tepeden aşıp, git gide ta hâli bir sahrâya (çöle) girdi. Birden müthiş bir sada işitti. Baktı ki, dehşetli bir arslan, meşelikten çıkıp ona hücum ediyor. O da kaçtı, ta altmış arşın derinliğinde susuz bir kuyuya rast geldi. Korkusundan kendini içine attı. Yarısına kadar düşüp elleri bir ağaca rast geldi, yapıştı. Kuyunun duvarında göğermiş olan o ağacın iki kökü var. İki fare, biri beyaz, biri siyah, o iki köke musallat olup kesiyorlar. Yukarıya baktı, gördü ki, arslan, nöbetçi gibi kuyunun başında bekliyor. Aşağıya baktı, gördü ki, dehşetli bir ejderha, içindedir. Başını kaldırmış, otuz arşın yukarıdaki ayağına takarrüp etmiş. Ağzı, kuyu ağzı gibi geniştir. Kuyunun duvarına baktı, gördü ki, ısırıcı muzır haşerat, etrafını sarmışlar. Ağacın başına baktı, gördü ki, bir incir ağacıdır. Fakat, harika olarak, muhtelif çok ağaçların meyveleri, cevizden nara kadar, başında yemişleri var. İşte, şu adam, sû-i fehminden, akılsızlığından anlamıyor ki, bu adi bir iş değildir. Bu işler tesadüfî olamaz…”



Kübra Zencer, Üstad’dan mülhem eserinde kullandığı her metaforun başka bir şeyi ifade ettiğini söylüyor. Siyah ve beyaz fare, gece ile gündüzü, kuyu insanın ömrünü, aslanın kudreti ölümü, ağaç ömrümüzün müddetini, ejderha berzahı, ağaç ve sunulan meyveler Allah’ı ve verdiği nimetleri... Kişinin bakışına göre berzah, zindan da olabilir, cennet bahçelerinden bir bahçe de. Güzel düşünen için bunlar bir işarettir ve bunu anlayan kişiye her şey bir anda dost olur. Soma’daki acıyı anlatan hat’ı tamamlayacak en güzel eser, -biraz da cevap aslında- bu minyatür olsa gerek.

Muhammed Mağ