28 Mart 2018 Çarşamba

Sakıncalı kitap imha rehberi!

28.03.2018
90 derecede yıkanan, çamaşır suyuna bastırılan, yakılan, gömülen kitaplar... 12 Eylül 1980'de 39 ton dergi ve gazete imha edilmişti. 15 Temmuz'dan sonra ise 200 bin tondan fazla imha edildi. 1980'lerde komünizm propagandası yapan kitaplar hedefti, şimdi ise ayet, hadis ve İslam tarihinden bahseden kitaplar ve bunları yayınlayan yayınevleri tehlikeli.
Eser, Bad Homburg'daki Museum Sinclair-Haus'ta açılan Buch Welten sergisinden.
Sanatçı: Hubertus Gojowczyk, Brandbuch IV, 1972.
Haberi görmüş olmalısınız; Manisa Şehzadeler ilçesindeki Sultan Camii’nde düzenlenen kandil programına katılan İYİ Parti Şehzadeler Başkanı Güldane Dörtbudak ve arkadaşları, Peygamberimizin hayatını anlatan Sonsuz Nur (Fethullah Gülen) kitabını görünce soluğu önce cami imamının yanında, sonra da poliste almış. Ardından paranoyaya bağlamışlar: Kandil programına katılacağımızı bilen art niyetli insanlar bize provokasyon mu yaptılar? Bu kitabın burada ne işi var? diye soruşturuyorlar. Hakikaten ben de çok merak ettim, o kitap oraya nasıl gitti? Artık kimsenin evinde o kitaplardan kalmadı ki! Hatta Kuran’ı Kerim bulundurmaktan korkanlar var.

90 derecede kaynatılan ‘sakıncalı’ kitaplar
 
Malum bizler, 1980 ve öncesindeki darbe dönemlerinde toplatılan, sobalarda ya da banyo kazanlarında yakılan, olmadı bodrum katlarında saklanan kitapların hikâyeleriyle büyüdük. Ama 15 Temmuz’dan sonra yaşanan kitap yok etme tecrübeleri bunları misliyle geçti. Öyle olaylar anlatılıyor ki, film karesi ya da fantastik bir hikaye gibi.

Bir arkadaşım evindeki sakıncalı kitapları önce yastık kılıflarının içine doldurdu, sonra çamaşır makinesinde 90 derecede yıkadı. Makineden çıkan kitapları elleriyle parçaladı ki, iyice tanınmayacak hale gelsinler… Son olarak da poşetlere doldurup gece yarısı çöpe taşıdı. O çöp kutusu da evin karşısındaki değil, birkaç mahalle ötedeydi.

Başka bir arkadaşım kitaplarını çamaşır suyuna bastırdı. Leğenin içine biraz su, biraz çamaşır suyu koyuyor, sonra da hepsini teker teker işlemden geçiriyorsun. Çamaşır suyu, yaprağı ve yazıları eritiyor. Ne imha ettiğiniz belli olmuyor ama mesele sadece imha değil. Neyi yok ettiğinizi de saklamak zorundasınız.

Bir diğeri aynı mantıkla küvetin içine yatırdı kitaplarını. Sabaha kadar sayfaları parçaladıktan sonra poşetlere doldurup farklı çöplere taşıdı. Başka bir arkadaşım, İstanbul dışında yaşayan annesine götürdü. Kadın gözleme pişirme bahanesiyle ocağı yakıp hepsini yok etti. Suriyeli komşusu olan başka biri, onlara verdi; yakıp ısınsınlar diye.

Eser, Bad Homburg'daki Museum Sinclair-Haus'ta açılan Buch Welten sergisinden.
Sanatçı: Cornelia Konrads, Blindbuch, 2002.
Kadıköy’de yaşayan bir arkadaşım ise biraz aceleci davranarak sakıncalı kitaplarını önce evinin karşısındaki çöp kutusuna atmış. Aklı başına sonra gelmiş. Hiç evin karşısına bomba konur mu! Eşiyle birlikte telaşlanmışlar. Çöp arabası gelse alıp gitse ne olacak? Pencereden çöpü kolaçan ediyorlar. Gele gele biraz sonra bir kağıt toplayıcısı geliyor. Adamcağız, bir süre o kitapları eviriyor, çeviriyor, okuyor…

Afyon’un bir köyünde yaşanan hikaye de ibretlik. Kadın, memur olan oğlunun dini kitaplarını ahıra yığıyor. Tefsirler, risaleler, dua kitapları… Kur’an-ı Kerim de var aralarında. Fakat içi rahat değil. O sırada düğün için İstanbul’dan gelen akraba kızını ve yanındaki arkadaşını evin civarından geçerken görünce, ürkek el işaretiyle çağırıyor ahıra ve soruyor: “Kızım bunları yakayım mı? Bunlar kötü kitaplar mı?” Kadın sonra yakıyor tandırı ve teker teker yakıyor kitapları.

Eser, Bad Homburg'daki Museum Sinclair-Haus'ta açılan Buch Welten sergisinden.
Sanatçı: Max Schmelcher, 10.000 Jahre Geschichte, 2016

İnsanların ve kitapların kaderi ne kadar çok benziyor
 
Sakıncalı kitapların bir tarihi var. Bir de geleceği… 12 Eylül 1980’de 39 ton dergi ve gazete imha edilmişti. 15 Temmuz’dan sonra ise 200 bin tondan fazla imha edildi. 1980’lerde komünizm propagandası yapan kitaplar hedefti, şimdi ise ayet, hadis ve İslam tarihinden bahseden kitaplar ve bunları yayınlayan yayınevleri tehlikeli. 40 yıl önce de bugün de pek çok insanın hatta çocukların hayatı heder oldu. Şimdilik bu kitap imha hikâyelerini dinliyor ve not alıyoruz. Bir gün bu eserler, Arjantinli sanatçı Marta Minujin’in tasarladığı Yasaklı Kitaplar Tapınağı'ndaki yerlerini alacak. Bunu biliyor ve o günü bekliyoruz.
ozarslansevinc@gmail.com