4 Şubat 2018 Pazar

Artık tüm seramiklerini yıkabilirsiniz!

3 Şubat 2018
Seramik sanatının öncü ismi Sadi Diren, 91 yaşında İstanbul'da hayatını kaybetti. Diren ile 2015'te D'art Sanat Galerisi'nde açılan sergisi için görüştüğümüzde, “Bütün seramiklerimi yıktılar, bir ben kaldım. Ben de gidince rahatça yıksınlar artık.” demişti. Artık o da gitti.
Sadi Diren, 60 küsur yıllık sanat hayatında Atatürk Kültür Merkezi, Tarabya Oteli, Avrupa Konseyi, Manifaturacılar Çarşısı ve daha pek çok mekan için seramik panolar yaptı. Bütün eserlerini fotoğraflayıp arşivledi. Elbette tüm seramikleri yok olmadı. Ama ‘en büyük işlerim’ diye ifade ettiği bazı seramik panoları ve duvar kaplamaları son yıllarda kendisine haber bile verilmeden yıkıldığı için söylemişti bunu. Artık o gitti, seramiklerini rahatça yıkabilirsiniz(!) diyeceğiz ama ‘şimdi daha çok para eder’ diye sahip çıkanlar olacaktır. Sanat dünyasının acı gerçeği…
 
Diren, o gün yaptığımız görüşmede eserlerinin başına gelenleri şöyle anlatmıştı:

“1973’te Nejat Eczacıbaşı villası için bir seramik istedi. Havuzu çevreleyen duvara bir pano yaptım. Nejat Bey’in vefatından sonra evi genişletmek için o seramiği yıkmışlar. Bir ay çalışmıştım o pano için, 14 bin parçadan oluşuyordu. Oysa yerinden çıkarılabilirdi. Üzüldüm doğrusu.” Nejat Eczacıbaşı’nın daha sonra hem sergisini hem de kendisini ziyaret ederek gönlünü aldığını duymuştum.

Nejat Eczacıbaşı villası
 İkinci yıkılan eseri, 1972’de Tarabya Oteli’nin barına yaptığı rengarenk seramikti. Tarihi otel, yeniden yapılmak üzere birkaç sene önce yıkılınca eser de tarihe karışmış. İstanbul Üniversitesi’nin Baltalimanı’nda yabancılar için lokantası ve lokali vardır. Diren, bu mekâna da bir pano yapmış. Binanın üstünü kaplamak isteyince o panoyu da yıkmışlar.

Tarabya Oteli






Avrupa Konseyi binasındaki seramiği tertemiz!

Ayakta olanlardanManifaturacılar Çarşısı ve Atatürk Kültür Merkezi’ndekiler içinse ‘keşke yıkılsa, rezalet durumdalar’ demişti: “Tarabya gitti, Baltalimanı gitti, Manifaturacılar keşke gitse rezil ettiler. Önüne dükkânlar yapmışlar. Hiç bakılmamış. Şimdi sıra AKM’ye geldi. Depo gibi rezalet halde. O da yıkılmak üzeredir. AKM’nin mimarı Hayati Tabanlıoğlu istemişti o seramiği benden, aylarca sürdü çalışma, montajını da ben yaptım. Şimdi sonu ne olacağı belirsiz. Dört ayda yaptığım Strasbourg’daki 20 metrelik eserime ise tertemiz bakıyorlar.”

AKM'deki...

Sadi Diren’in 1977’de yaptığı “Peace in the World” adlı bu duvar panosu Avrupa Konseyi binasında hâlâ duruyor.
Sanat yaşamına 1949’da başlayan Sadi Diren, Türkiye’deki seramik sanatını ayakta tutan başlıca isimlerdendi. Çok çalıştı, çok üretti. Türkiye’den Almanya’ya, İtalya’dan İngiltere’ye, Fransa’dan Macaristan’a kadar hem yüzlerce esere imza attı hem de seramik endüstrisi alanında yine yüzlerce tasarım gerçekleştirdi. Hem hocaları (Bedri Rahmi Eyüboğlu) hem de yabancı eleştirmenler tarafından övgüler aldı. 1964’te Almanya’dan yurda döndüğünde Eczacıbaşı Seramik Fabrikaları’nda süs ve mutfak eşyaları kısmına müdür ve sanatçı olarak girdi. 1982’de Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne dekan oldu. 1991’e kadar aynı göreve tekrar tekrar seçildi. 1991’de ise devlet sanatçılığı unvanı aldı. 1944’te de emekli oldu. Diren son günlerini ise Caddebostan’daki evinde geçirdi. Kapısında hala ‘devlet sanatçısı ve dekan’ yazıyordu. Birkaç sene öncesine kadar da seramik yapmaya devam ediyordu.

1953’te ilk sergisini açtığı Maya Sanat Galerisi’nin sahibi Adalet Cimcoz, onu sanat çevresine tanıtırken şöyle demişti: “Bu delikanlıya iyi bakın, geleceğin seramik ustası o.” Cimcoz, onun değerini ta o zaman fark etmişti. Son yıllarda ise ne koleksiyonler ne de devlet sahip çıktı kendisine, öğrencileri ilgilendi hep. Özellikle Duygu Bağlan ve Emre Zeytinoğlu yanından ayrılmadı. “Kültür her şeyin üstündedir. Siyasetin de, ekonominin de…” sözü öğrencileri için yol gösterici oldu. Diren, D’art Sanat Galerisi’ndeki sergisi için, “Bu benim son sergim.” demişti. Fakat yine hazırlıklar içindeydi.

Sadi Diren ile D’art Sanat Galerisi’ndeki sergisinin açıldığı gün tanışmıştık. Sonradan öğrendim, meğer o gün hiçbir gazeteciyle görüşmek istememiş, gazetecileri beğenmediğini dile getirmiş. Fakat bizimle görüşmüş ve röportaj yayınlandıktan sonra fikrinin değiştiğini yakınlarına ifade etmişti. Kaç kez beni görmek istediğini iletmişti. Onunla son bir kez daha konuşamadığım için çok üzgünüm. Mekanı Cennet olsun…

Diren'in cenazesi, 5 Şubat 2018 Pazartesi günü saat 11.00'de MSÜ Fındıklı yerleşkesi Osman Hamdi Bey Salonu'nda yapılacak törenin ardından, Tophane'deki Kılıç Ali Paşa Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip Feriköy Mezarlığı'nda defnedilecek.