15 Kasım 2014 Cumartesi

‘Fotojenik eserler’ fuarı

15 Kasım 2014
Fuarın ilgi gören işlerinden biri Marco Verones’in ‘Who will be the next?/Bir Sonraki Kim Olacak’ adlı ölümü simgeleyen ayaklardan oluşan duvar yerleştirmesi.
Çağdaş sanat fuarı 9. Comtemporary İstanbul (CI) yarın sona eriyor. Başta 300 koleksiyoner olmak üzere çarşamba akşamından bu yana pek çok sanatsever koştura koştura CI’yi gezdi, gezmeye devam ediyor. Kapıya dizilenleri görünce bunu daha iyi anlıyorsunuz. Fuar 11.00’de açılmasına rağmen erkenden gelip sıraya girenlere, saat 10.00’da açıldığını zannedip yataktan kalkar kalkmaz yola düşenlere ve uçağa yetişmek için, ‘bi koşu eser satın almaya’ gelen koleksiyonerlere fuarda rastladığımız doğrudur. Dokuz yıldır yapılan fuar, çağdaş sanatı merak edenler için artık vazgeçilmez oldu. Bugün ve yarın ise son pazarlıklar, alışverişler yapılacak.

Fuar izleyicisinin en belirgin özelliği, kimsenin telefonunu elinden bırakmaması. Her an herkes, eserlerin fotoğrafını çekiyor, çünkü CI’daki eserler çok fotojenik. Hem hepsinin fotoğrafı güzel çıkıyor, sosyal medyada işe yarıyor, hem de yayınlanınca ilgi çekiyor! Bu nedenle izleyiciler, fuarın CI Editions gibi sanat dünyasına yeni koleksiyonerler ve sanatseverler kazandırmak amacını da hedefleyen bölümlerden ziyade ilginç eserlerin önünde uzun vakit geçiriyorlar.

İtalyan Aron Demetz’in (Barbara Paci Art gallery) ahşabı yontarak yaptığı heykelleri, Gama Gallery’deki Marco Verones’in ‘Who will be the next?/Bir Sonraki Kim Olacak’ adlı ölümü simgeleyen ayaklardan oluşan duvar yerleştirmesi, New Yorklu Emmanuel Fremin Gallery’nin sanatçıları Drew Tal’in fotoğrafları ve Melis Mızraklı’nın imajları, Yaşam Şaşmazer’in sırt sırta dönerek uyuyan iki insanı anlatan “Either you or I, but both together is out of teh questions (Dostoyevski) adlı işi, Opera Gallery’deki Lita Cabellut’un The Secret Behind (Peçenin Arkasındaki Sır) eseri bunlar arasında.

Almanya Baden’den gelen Galerie Frank Pages sanat galerisinin sanatçısı Hossein Edalatkhan’ın “Freedom Fighters” adlı eseri ise perşembe sabahı galerinin ortasındayken öğleden sonra ön saflara çıkan işiydi. Tesbih, namazlık, takkenin yer aldığı, secdeye oturmuş gaz maskeli adamdan oluşan heykele tabii ki kimse kayıtsız kalamıyor.

 Alinur Velidedeoğlu’nun 2003 tarihli “Everbody Walks” adlı, dünyaca ünlü ayakkabı markalarından oluşan eseri ile eşi İnci Nur Velidedeoğlu’nun başörtüsü standından oluşan eseri, birbiriyle hiç ilgili olmasa da sırt sırta durdukları için, hangi görüşten olursa olsun modern zaman kadınına yapılan eleştirileri hatırlatıyor. Çünkü iki ürünün de alıcısı kadın. Fakat kiminin aksesuarı çok başörtüsü, kiminin çok ayakkabı!

Videoart, ses enstalasyonları, dijital sanat ve tasarım işlerinin yer aldığı ‘yeni medya sanatları’ bölümünde en merak edilen soru ‘Yeni medya koleksiyonerliği nasıl yapılacak, bu eserler geleceğe nasıl kalacak?’ oluyor. Yarın sergi alanında saat 14.00’te bu sorulara cevap veren birkaç oturum peş peşe yapılacak.

Gezi Parkı olayları, tarihi Haydarpaşa Garı yangını gibi her fuarda/sergide rastladığımız işler burada da eksik değil: Güneş Çınar’ın Panorama’sı, Seyit Mehmet Buçukoğlu’nun Tarihi Baltalamak eseri ve Andipa Gallery’deki Slinkachu Gezi’nin sembolü haline gelen kırmızılı kadını anlatan Fez’i gündemden süzülenlere üç örnek. Adının telaffuzu kadar, 108 galerinin yer aldığı fuarı gezmek çok zor ve yorucu, ama eğlenceli. Fakat Contemporary Istanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli’nin dediği gibi CI’ın, İstanbul’u çağdaş sanat dünyasının ve ekonomisinin merkezlerinden biri haline getirdiği bir gerçek.




Aria Gallery-Fabrizio Corneli-Buyuk Ucan Adam-Boyanmış aluminyum, paslanmaz çelik, metal halit lambalar, gölgeleme-320 x 600-2002

BerlinArtProject_Yaşam Şaşmazer-Either you or I, but both together is out of the question!(Dostoyevski)-Limewood, mixed media 40 x 180 x 902012
Cep Gallery_Seyit Mehmet Buçukoğlu_Undermine The History , 2013_Installation Wooden Suitcase Axe_47x60x43 cm

Hossein Edalatkhan, Freedom Figthers, 2014
 
  
 





Geleneksel sanatlar yarışmalarında jüri rahatsızlığı

19 Kasım 2014
Geleneksel sanatlar camiası bugünlerde harıl harıl yarışmalara hazırlanıyor. Çünkü 2015 yılı içinde başta hat olmak üzere İslam sanatlarıyla ilgili beş yarışma var. Fakat bu kadar çok yarışmanın aynı yıla denk gelmesi aynı yoğunlukta tartışmalara neden oldu.

2015'te gerçekleştirilecek yarışmalardan en eskisi Albaraka tarafından 4 yılda bir düzenlenen Uluslararası 4. Hat Yarışması. Diğerleri ise daha yeni. Geleneksel Sanatlar Derneği'nin düzenlediği ‘Geleceğin Ustaları' yarışması bu yıl ikinci kez yapılacak. İstanbul Antik Sanat'ın düzenlediği Uluslararası Hilye-i Şerif Yarışması da ikinci senesinde. Üsküdar Belediyesi ve Klasik Sanatlar Derneği ile Diyanet İşleri Başkanlığı'nın düzenlediği sırasıyla ‘7tepe7sanat Uluslararası İstanbul Klasik Sanatlar Yarışması' ve ‘Kur'an-ı Kerim Kitabeti Hat Müsabakası' ise ilk kez düzenleniyor. Aslında yarışmaların en eskisini 1986'dan beri, üç yılda bir olmak üzere İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırmaları (IRCICA) düzenliyor. IRCICA Uluslararası Hat Yarışması'nın onuncusu 2015'te ilan edilip 2016'da dereceye girenler açıklanacak. Yani önümüzdeki iki yıl içinde altı yarışma söz konusu. Yarışmaların hepsi tek bir amaç çerçevesinde birleşiyor: İslam sanatlarının korunması, teşviki ve geliştirilmesi. Peki gerçekten öyle mi?

Üstatların öğrencisi olan bazı sanatçılar yarışmaların amacına hizmet etmediğini düşünüyor. Eleştiriler üç soru etrafında şekilleniyor: Neden tüm yarışmalarda neredeyse aynı isimler jüri ve neden ödül alanlar genellikle aynı hocaların/jürilerin öğrencileri? Bu sanatları desteklenmenin başka yolu yok mu? Neden icazet geleneği olan bu sanatlarda ustalar yarışmayla seçiliyor/yarıştırılıyor?

Tartışmaların boş yere çıkmadığını, jürisini henüz açıklamayan ‘7tepe7sanat Uluslararası İstanbul Klasik Sanatlar Yarışması’nın kararı/tedbiri doğruluyor: “Şu ana kadar yapılan ve yapılmakta olan sanat yarışmalarından çıkarılan sonuçlar, jüri konusunda farklı bir uygulamanın doğru olacağını göstermektedir. 7tepe7sanat Uluslararası İstanbul Klasik Sanatlar Yarışması'na son katılım tarihinden sonra yarışma sekretaryasının hazırlıklarını tamamlamasını takiben 1 hafta içerisinde jüriler belirlenecektir. Jürilerin oluşturulmasındaki temel kural; jüride gerek Üsküdar Belediyesi ve gerekse Klasik Türk Sanatları Vakfı yöneticisi, çalışan, hocası, talebesi yer almayacaktır. Yalnızca gözlemci bulundurulacaktır.”

Geleneksel sanatlar çevrelerinde bu tartışmalar yaşanırken, biz taraflara söz hakkı vererek konuya katkı sağlamak istedik. Sanatçılar görüşlerini paylaşırken, jürilerde yer alan ustaların çoğu konuşmaktan kaçındı. İddialara cevap vermek isteyenlere sayfamız açık.

"Beğenmiyorsanız yarışmaya katılmazsınız"

Savaş Çevik/Hattat (üç yarışmada jüri): “Dünyanın her yerinde yapılan yarışmalara itirazlar olur. Jüri üyelerine, seçilen eserlere vs. Ben ilk defa bu yarışmalarda jüri üyesi olacağım. Kimin jüri olacağına uzmanlar karar verir. Yarışmacı eğer jüri üyesini beğenmiyorsa yarışmaya katılmaz. Yarışmanın teşvik edici özelliğini kabul etmeyen zihniyeti asla kabul edemem. Ayrıca eser satın alınarak da sanatçılara destek veriliyor. Türkiye'de IRCICA bu işi başlatmış, bütün dünyaya yaymıştır. Yarışmaların sanatlarımızın gelişmesindeki rolünü inkâr etmek kadar basiretsizlik olamaz. Normal şartlarda jürinin, yarışmacılardan hiçbirinin eserini önceden görmemesi ve bilgi edinmemesi gerekir. Eğer böyle değilse, görüyor ve yarışmaya katılacağı bilgisi varsa, bu tabii ki gayri ahlaki ve gayri insanidir. Ama bu soyut bir iddia. Kanıt var mı, yok. İcazet geleneği olan bu sanatlarda, yarışma yapılması ise neden yanlış olsun? Her icazet alan sanatçı, ‘usta sanatçı', ‘uzman' anlamına gelmediği gibi, yarışmada birinci seçilen kişi ‘usta' anlamına asla gelmez. Ben hiç kimsenin eserini bilmeden kendi bilgi ve görüşlerime göre eserleri değerlendireceğim. Ama yine sonuçlara itiraz olur. Bunun önüne geçilemez.”

"Jüri aynı, derece alanlar aynı, eserler aynı"

Muhammed Mağ/Hattat-müzehhib: "Türkiye’de geleneksel ya da İslam sanatlarına destek adı altında yapılan yarışmalar amacına hizmet etmemektedir. Bir işi ya da herhangi bir şeyi tanıtmak ya da toplumun ilgisinin bu iş üzerine çekmek için yarışmalar düzenlenir. Fakat bizde 7 yıldır yapılan yarışmalar, tanıtım ya da destekten ziyade birilerinin maddi kazancı haline gelmiştir. Destek verilmek istenilirse bunun yolları vardır. Mesela kurumlar kendi koleksiyonlarını oluşturabilirler. Sanatkarlara ve de camiaya bir faydası olur. Kişilerden ziyade toplumun geneline faydası olur. Görülüyor ki toplumdan ziyade kişilere tekelleşmeye hizmet ediliyor. Bu da kültürle birikimle alakalıdır. Sanat taklit ya da tekrardan ibaret değildir. Her zaman kendini yenilemeli, fakat yarışmalara baktığınızda jüri aynı, koşullar aynı, derece alanlar aynı, eserler aynı. Demek ki taklit ve tekrarla devam ediyor. Birileri geleceğin ustası adı altında yarışma yapıyor. İcazet geleneği olan bir sanat camiasında usta seçilmez. Ustaya toplum ve tarih karar verir. En üzücüsü de icazet geleneğini savunan ustalarımızın, yarışmaya karşı olan ustalarımızın bu yarışmada jüri olmasıdır. Bu yıl içinde 5 yakın yarışma var. Hepsinin önsözünde İslam sanatlarının tanıtılması ve destekten bahsedilir. Tasvip etmesem de mahallelerde bile kursları açılıp eğitimi verilirken ne tanıtımından bahsedilir anlamış değilim. Bu sanatlarla uğraşanları hipodruma sokup yarıştırmanın bir anlamı yok. Yarış atı değil, nesiller yetiştirilmesine önem verilmelidir. Şu anki toplumumuzda kültür yok ama sanat zirvede! Kültür-sanat birbirini tamamlayan anahtar kilit gibidir. Kültürsüz sanat, sanatsız kültür olmaz. Yarışmalar miadını doldurmuştur. Şahsım da talebelerimin de yarışmalara iştirak etmelerine sıcak bakmıyorum. Boşluğu doldurmak için değil, boşluğu doldurulmayacak işler yapılmalı."

"Yarışmalara güven kalmadı"

Hanifi Dursun (Hattat): "Geleneksel Türk el sanatları yarışması sanatçıyı ve sanatı destekler amacından uzaklaşmaktadır. Çünkü jüri değerlendirmesinde doğal olarak kendi tarzına yakın olan eseri seçmektedir. Bu olay yarışmaların şeffaflığına gölge düşürmekte. Belki puanlama sistemi ve birkaç jüri olsa da yarışmalar belirli gruplar dışına çıkamıyor. Bu durum sanatı geliştirmek yerine tekelleştiriyor. Eğer şeffaf bir yarışma yapılmak isteniyorsa, sanata, sanatçıya, yeteneğe destek verilecekse yarışmalar jüri önünde canlı performans şeklinde yapılmalıdır. IRSICA’nın hat yarışmasına ilk yıllardaki katılımla son yıllardaki katılım sayısına bakın, çok düştüğünü göreceksiniz. Bunun sebebi yarışmaya güvenin kalmaması. ‘Bu yarışmanın sonucu belli’ deyip artık hiç katılmayanlar var. Yarışma olmadan birinci belli oluyor, neden? Hoca öğrencisinin yaptığı esere oy veriyor çünkü."

"Yalnızca tesadüfle açıklanabilir mi?"

Mahmud Şahin (Hattat, Bab-ı Nun Gelenekli Sanatlar ve Kültür Dernek Bşk.): "Gelenekli sanatlarımızın yaygınlaşması ve tanıtılması amacıyla düzenlendiği iddia edilen yarışmalara her zaman karşı olmuşumdur. Gelenekli sanatlarımız yarışma mantığı ile bir arada kullanılmamalıdır. Biz gelenekli sanatların maneviyatını da üstatlarımızdan öğreniriz, bunun içinde de hayırda yarışma vardır. Kur’an-ı Kerimde Rabbimiz şöyle buyuruyor “Ey müminler!) Siz hayır işlerinde yarışın.”  Bakara suresi 148. Eğer yine de bir denli yarışma yapılıyorsa bunun eşit şartlarda aynı günde ve belli binalarda daha önceden verilmemiş metinlerle olmalıdır. Siz üniversite sınavına evde çözdüğünüz sorularla katılamıyorsanız ve evde çizdiğiniz bir resimle güzel sanatların sınavlarına katılamıyorsanız ve hatta konservatuara evde kayıt ettiğiniz demoyla giremiyorsanız, evde şu tarihler arasında yazdığınız hüsn-i hat eseri veya tezhiple nasıl katılabiliyorsunuz. Bazı arkadaşlarımız o kısa sınav süresinde eserin çıkamayacağını iddia ediyorlar. Aynı fikirdeyim lakin jüri üyeleri o gün verilen metnin kenarındaki istifinden tashihsiz yazısından ve bir harfin tashihinden o sanatçının neler yapabileceğini anlayabilir. Sair uygulamalarda her zaman bir şaibe olacaktır. Çünkü benim yazdığım bir eserle benim öğrencim adına katılmadığımı kim tespit edecek. Yazılan eserde bilgisayar programlarının kullanılmadığı nasıl tespit edilecek. Geleneksellik yalnız mürekkep ve kâğıdın aharlı olup olmamasıyla tespit edilmemelidir. Ben genel polemiklere girmek istemem. Üstatlarımızın hepsinin önünde saygıyla eğilir ellerini öperim. Yalnız önceki yarışmalarda jüri üyelerinin öğrencilerinin yarışmalarda hep üst sıralarda olması yalnızca tesadüfle açıklanabilir mi? Yarışmaya katılmayan kişilerin yurtiçi ve yurtdışı etkinliklere çağrılmaması ve bir bakıma ‘yarışmıyorsanız sizleri tanımıyoruz’ bakış açısı ne kadar hoş görülebilir. Az öncede belirttiğim gibi yarışmalara iştirak etmeyen ama bu sanatı hiçbir menfaat beklemeden hat imzalarındaki metinlere sadık kalarak yapan fisebilillah cami tekke dergâh yazıları yazan sanatçıların haklarının yenmesi olarak görüyorum. Buyurun hep beraber hayırda yarışalım diyerek sözlerime son veriyorum."

YARIŞMA TAKVİMLERİ VE TÜM YARIŞMALARIN JÜRİLERİ

Albaraka Uluslararası 4. Hat Yarışması: Son katılım 2 Mart 2015, sonuçların açıklanması 20 Nisan 2015. Jüri: Uğur Derman, Hasan Çelebi, Mehmet Özçay, Davut Bektaş, Ali Toy, Prof. Dr. Hüsrev Subaşı, Savaş Çevik.

Geleceğin Ustaları, Geleneksel Sanatlar Yarışması: Son katılım 20 Aralık 2014. Sonuçların açıklanması 26 Aralık 2014. Hüsn-i hat Jürisi: Muhittin Serin, Yrd. Doç. Dr. Savaş Çevik, Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Gündüz, Hasan Çelebi, Ali Toy. Ebru jürisi: Fuat Başar, Hikmet Barutçugil. Yılmaz Eneş. Tezhip: Prof. Dr. Çiçek Derman, Prof. Dr. Faruk Taşkale, Semih İrteş. Kaat'ı jürisi: Dürdane Ünver, Nimet Kalkan, Ersin Yıldızhan. Minyatür jürisi: Özcan Özcan, Orhan Dağlı, Dilek Yerlikaya. Çini jürisi: Prof. Dr. Sitare Turan Bakır, Yrd. Doç. Dr. Vedat Kaçar, Mehmet Koçer.

II. Uluslararası Hilye-i Şerif Yarışması: Son katılım Haziran 2015. Jüri: Osman Özçay, Savaş Çevik, iki de İranlı hattat yer alıyor.

Kur'ân-ı Kerim Kitâbeti Hat Musâbakası: Son katılım 4 Mayıs 2015. Sonuçların açıklanması Haziran 2015. Jüri: Hafız Osman Şahin, Prof. Dr. Uğur Derman, Hasan Çelebi, Hüseyin Kutlu, Mehmet Özçay, Davut Bektaş.

7tepe7sanat Uluslararası İstanbul Klasik Sanatlar Yarışması: Son katılma tarihi: 1 Nisan 2015, sonuçlar 1 Haziran 2015'te açıklanacak. Jüri henüz açıklanmadı.

IRCICA Uluslararası Hat Yarışması: Yarışma ilanı 2015. Jüri: Hasan Çelebi, Fuat Başar, Davut Bektaş.

HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ