25 Mayıs 2015 Pazartesi

Kaderine terk edilen Hattatlar Medresesi

25 Mayıs 2015
20 Mayıs 1915’te açılan Medresetü’l-Hattâtîn (Hattatlar Medresesi), kuruluşunun 100. yılında M. Uğur Derman’ın hazırladığı bir kitapla anılıyor. Günümüzün hattatlarının hocalarını yetiştiren medrese acaba şimdi ne durumda?
Bina, uzunca bir süre MEB Devlet Kitapları Müdürlüğü Cağaloğlu Yayınevi tarafından kullanıldı.
20 Mayıs 1915’te Cağaloğlu’nda açılan Medresetü’l-Hattâtîn (Hattatlar Medresesi) kuruluşunun 100. yılında anılıyor. Bu vesileyle M. Uğur Derman bir kitap hazırladı. Kubbealtı Neşriyat’ın yayımladığı ‘Medresetü’l-Hattâtîn 100 Yaşında’ adlı eser, medresenin kuruluş tarihiyle aynı günde, geçen hafta perşembe günü Çemberlitaş’taki Kubbealtı Vakfı’nda tanıtıldı. Uğur Derman’ın konuşmasından sonra, fiyatı o güne özel 125 TL yerine, 75 TL’ye indirilen kitabın imza törenine geçildi.

Çiçek Derman, Mehmed Özçay, Irvin Cemil Schick, Ali Toy, Savaş Çevik, Faruk Taşkale, Alparslan Babaoğlu, Fuat Başar, Beşir Ayvazoğlu, Roni Margulies, Gürcan Mavili, Ömer Faruk Şerifoğlu, Ali Rıza Özcan, Yusuf Çağlar gibi camiadan daha pek çok ismin katıldığı toplantı ve imza töreninde hocanın önünde uzun bir kuyruk oluştu, öğrencileri, dostları kendisini yalnız bırakmadı. Biz de payımıza düşenleri alıp aklımızda sorularla vakıftan ayrıldık...

Acaba ‘Hattatlar Medresesi’ şimdi ne halde? 1929 kapandıktan sonra neler yaşadı, neler gördü, geçirdi? Her toplantıda büyük bir gururla ifade edilen “Kur’an-ı Kerim Mekke’de nâzil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı.” sözüne layık bir şekilde korunuyor mu, değerlendiriliyor mu? Daha birçok soruyla birlikte yolumuzu Çemberlitaş’tan Cağaloğlu’na çevirdik ve mektebin önüne geldik. Ankara Caddesi’nden Sirkeci’ye inerken, İran Konsolosluğu’nun bitiminde Babıali Yokuşu’nun hemen başında sol kolda kalan Medresetü’l-Hattâtîn şimdi ne durumda biliyor musunuz? Boş, bomboş, kaderine terk edilmiş...

Kapatıldıktan sonra 1950’li yıllarda Basma Yazı ve Resimleri Derleme Müdürlüğü’ne tahsis edilen bina, uzunca bir süre MEB Devlet Kitapları Müdürlüğü Cağaloğlu Yayınevi tarafından kullanılmıştı, şimdi akıbeti meçhul… Artık dünyanın gözü önünde olan ve sanat merkezi olma yolunda hızla ilerleyen İstanbul’a doğru dürüst bir hat müzesi yapılamamışken, depolarda çürüyen hatlar korunamamışken Medresetü’l-Hattâtîn binasının fark edilmesini beklemek gereksiz bir romantizm oluyor bu durumda. Kuruluşunun 100. yılında böyle bir mektebin restore edilip tekrar açılması ya da müzeye dönüştürülmesi ‘ecdadımız’ diye haykıranlara elbette daha çok yakışırdı.

Üç kez kapatılmak istendi
Kubbealtı Neşriyat’ın yayımladığı kitapta, medresenin 27 Kasım 1923’te yaptığı ikinci mezuniyet töreninde çekilen bu tarihi kare de yer alıyor. Süleymaniye’deki Evkaf Müzesi’nde yapılan törende, hocalarla birlikte mezun olan 22 öğrenci görülüyor.
M. Uğur Derman kitabı, hocası Süheyl Ünver’in arşivi ve hafızasının üzerinden, yılların birikimi ile Ömer Faruk Şerifoğlu, Mehmed Özçay, Muhammed Yaman, Erdoğan Aldoğan, Talip Mert’in yeni bulduğu bilgi ve belgelerle kısa sürede hazırlamış. 223 sayfalık eserde, Medresetü’l-Hattâtîn’in uzun tarihini bulacaksınız. Biz burada, üç kez kapanma tehlikesi geçiren, iki icazet töreni yapabilen ve Ramazan’da açtığı hat sergileriyle çok beğenildiği, dönemin yayınlarından anlaşılan medreseden kısaca bahsedeceğiz.

Arif Hikmet Bey’in müdür olarak tayin edildiği Medresetü’l-Hattâtîn, 20 Mayıs 1915’te açılıyor. Sami Efendi, Kamil Akdik, İsmail Hakkı Altunbezer, Necmeddin Okyay gibi isimlerin hoca olduğu medreseden, bugünün hattatlarına, üstadlarına hocalık yapan pek çok isim mezun oluyor. Halim Özyazıcı, Şevket Efendi, Süheyl Ünver, Hamid Kamil Bey, Macid Ayral o isimler arasında.
Medreseye 15 yaşından küçük talebe kabul edilmiyor. Devam zorunluluğu ise yok, öğrencinin yeteneğine ve hocanın takdirine bırakılmış bu durum. Medrese Ramazan’da tatil ediliyor, ama boş kalmıyor. 1916’dan itibaren Ramazan ayında, binanın zemin katında hat sergileri açılıyor.

Medresetü’l-Hattâtîn ilk mezunlarını 14 Ekim 1918’de veriyor. O on üç kişi arasında medresenin ebru hocası Necmeddin Okyay ve Mustafa Halim Özyazıcı ön sırada. 22 öğrencinin mezun olduğu ikinci mezuniyet töreni 27 Kasım 1923’te Süleymaniye’deki Evkaf Müzesi’nde yapılıyor. Yukarıda görülen büyük fotoğraf o zaman çekilmiş. Süheyl Ünver’in kızı Gülbün Mesara’nın arşivinde bulunan bu karede kimler yok ki… Oturanlar (soldan sağa): Reisü’l Hattatin Hacı Kamil Efendi, Ferid Bey, Hulusi Efendi, Müze Müdürü Ressam Ali Sami Bey, Tuğrakeş İsmail Hakkı Bey, Tahirzade Hüseyin Bey, Hacı Nuri Bey, Müzehhib Baha Efendi, Mecmeddin Efendi, Kemaleddin Bey. Ayaktakilerin hepsi ise yeni mezunlar. Aralarında Eyüplü Cemal Efendi, Süheyl Ünver, Müzehhib Hamid Bey, Neyzen Sami Bey, Macid Bey, Sadık Bey yer alıyor. Okulu birincilikle bitiren Hamid Bey, Süheyl Bey ve Macid Bey’e altın saat hediye edilmiş. Bu tarihten sonra da okul mezun vermiş, fakat bir daha icazet töreni yapılamamış.

Medresetü’l-Hattâtîn, üç kere kapanma tehlikesi geçiriyor. İlki 1921’de. Sebebi, devletin bütçesini zorladığı iddia ediliyor, bu bilginin doğru olmadığı hocalar tarafından kısa sürede ispatlanıyor. İkinci kapatılma tehlikesi 3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu yürürlüğe girince yaşanıyor. Dönemin müzeler müdürü Halil Edhem ve hocaların gayretiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki müzakereler sonucunda adı Hattat Mektebi yapılarak bu girişim de önleniyor. 1928’deki Harf İnkılabı ile ise bu tarihi mektep tarihe karışıyor.

Uğur Derman kitapta, medreseyle ilgili anılarına da yer vermiş. 48 yıl önce Süheyl Ünver ile birlikte medresenin üst katına çıkmışlar. Ünver, bu anlamlı ziyarette Derman’a medresedeki hocalarının ders verirken oturduğu yerleri tek tek göstermiş, bir başka gün de oturma düzeninin krokisini defterine çizmiş. Kitapta bu krokiye yer veriliyor. Medresenin tarihini ve hocalarını iki ayrı bölümde anlatan eserde dikkat çeken belgelerden biri de maaş bordroları. 1917 tarihli bordroda, Divan-ı Hümayun’dan selis ve nesih muallimi Hacı Kamil Efendi’ye 480 kuruş, odacı Şaban Ağa’ya 250 kuruş takdir edilmiş.

HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ