6 Temmuz 2015 Pazartesi

Dayımın kitabına layık bir film çekeceğim

6 Temmuz 2015
Sinema, müzik, edebiyat, resim gibi sanatın pek çok alanında eser üreten Mehmet Güreli, dayısı Salah Birsel'in tek romanı ‘Dört Köşeli Üçgen'i sinemaya aktarıyor. Çekimleri eylülde başlayacak filmle ilgili az konuşan Güreli şöyle diyor: “Dayım o kitabı yazdığı zaman aynı evde oturuyorduk, Cihangir'de. 1957 yılıydı. 8 yaşındaydım. Kitabın çıktığı günü bile hatırlıyorum.”
Mehmet Güreli, 50 yıldır Cihangir'de yaşıyor. Fotoğraf: Turgut Engin, Zaman
Mehmet Güreli'nin filmlerle doğrudan ya da dolaylı bir ilişkisi var. Bugüne kadar bir uzun metraj olmak üzere dört film çekti. Av Mevsimi'ne konuk oyuncu oldu. Gönül Yarası'nda manavdı. Onur Ünlü, Sen Aydınlatırsın Geceyi filminde ona özel bir teşekkür etti. Biraz daha eskiye gidersek İkinci Bahar dizisindeki balıkçı rolünü herkes hatırlayacak. Güreli'yi en son bir bankanın reklam filminde, yeğenine ilham olan ressam dayı rolünde izledik. Çekemediği filmler ise ayrı bir film konusu olabilir. Hiç durmuyor, üretiyor, üretiyor.

Müzikle ilişkisini zaten söylemeye gerek yok. Youtube'da 3,5 milyondan fazla tıklanan, çok sevilen bestesi ‘Kimse Bilmez' aldı başını gitti. Eylül ayında iki yeni film ve bir albümle sezona giriş yapacak olan Güreli, dayısı Salah Birsel'in tek romanı Dört Köşeli Üçgen'i sinemaya aktarıyor. Filmin senaryo aşaması bitmiş. Oyuncuların kimler olduğunu söylemese de, isimleri belirlemiş, mekanları bile düşünmüş, çekimler eylülde başlayacak. İlk sahne Şişhane metrosunun girişinde gerçekleştirilecek. İkinci film projesi ise, yönetmenliğini Görkem Yeltan'ın yaptığı ‘Yemekteydik ve Karar Verdim'. Post prodüksiyon için dün ekiple birlikte Bolonya'ya giden Güreli, filmde Rıza Gürsoy karakterini oynuyor.

Dört Köşeli Üçgen, hiciv sanatının başarılı örneklerinden biri olarak biliniyor. Film nasıl olacak?

Hulki Aktunç, Türkiye'deki ilk düşünce romanı budur demişti. Alegorik anlatımı olan bir romandır. Entelektüel anlamda beynin içindeki kıvrımlarla oynar. Filmin ilk beş dakikasını izleyici yadırgayabilir, sonra ısınabilir. Film, sabaha karşı bir sahneyle başlayacak. Tramvayda bir adam işine gidiyor. Hatta çekeceğim yeri de hesapladım, baktım oraya. Şişhane'de. Hafif bir müzikle başlayacak sahne. Corelli (İtalyan besteci) düşünüyorum. Corelli'ye yakın bir şey ben de besteleyebilirim.

Kitap uyarlamaları bazen çok farklı olabiliyor, siz nasıl bir şey tasarladınız?

Salah Birsel'in romanı ortada, aşağı yukarı ona çok yakın bir şey çekmek istiyorum. Dayım o kitabı yazdığı zaman aynı evde oturuyorduk, Cihangir'de. 1957 yılıydı. 8 yaşındaydım. Kitabın çıktığı günü bile hatırlıyorum, kitabın o baskısı da var bende.

Dayınız sizin hayatınızı nasıl etkiledi?

Salah Birsel benim için bir dayı olmaktan çok, bir hoca, evde izlediğim insandı. Üretmenin ne olduğunu ondan öğrendim. Onun bakışlarını, el hareketlerini, ses tonunu yükseltmeyişini, bir şey anlatırken samimiyetini… Tüm bunları ondan öğrendiğimi bugün daha iyi anlıyorum. Evet bunun şans olduğunu söylemek isterim. İnsanın hikayesi evde başlar. Okulda da devam ediyorsa o zaman çok daha şanslısınızdır.

Ölene kadar hep birlikte mi yaşadınız?

Erenköy'de oturuyordu son yıllarında ama her sabah 11.00'de bana telefon ederdi ya da ben arardım, uzun uzun konuşurduk. Bir de Bülent Oran'la aynı konuşmaları yapardık. Her şeyle ilgilendiğim için, etrafta ne oluyor ne bitiyor anlat derlerdi. Şu kitap çıktı, bu kitap çıktı, şu film var. Salah Birsel, Bülent Oran, Emir Salih Sandalcı çok şey öğrendiğim insanlar.

Filmde kimler oynayacak, çekimler, senaryo, çekim mekanı, gösterime giriş tarihi belli mi?

Aslında onlar hakkında da konuşmak istemiyorum. Bazen bitmemiş şeyleri söylüyorum. Para bulamıyorum, üzülüyorum sonra. Resim, müzik ve sinema ile ilgili benim meselelerim bitmez. Herhalde ölümüme kadar böyle gidecek. Bir defterim var, sana birazdan gösteririm, 67 tane film yazmışım, çekeceğim diye. İkisini yapabildim.

Refik Halid Karay'ın bir hikayesini, Ahmet Altan'ın Tehlikeli Masalları'nı filme çekeceğinizi duymuştuk, olmadı sanırım.

Bir film projemi de 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'na teklif ettim. Reşat Ekrem Koçu'nun hayatını çekmeyi planlamıştım. Bayıldılar projeye ama olmadı. Nedenini ben söylersem acıklı ve komik olur. Çekemediğim filmler üzerine konuşmak beni öldürür. Yapılmamış şeyler her zaman insanın peşinden gelir.

O kadar karamsar bir durum yok ortada.

Peyami Safa'nın Selma ve Gölgesi romanından uyarlanan Gölge'yi çektik. Venedik'te çektim filmi, ödüller aldı. Kanada'ya seçildi vs. Ama filmin borçları daha yeni bitti. 2007'de çektim Gölge'yi, 2015'teyiz. Artık önümüze bakacağız, önemli olan çekmeye devam etmek. Sinemada az ürettiğime inanıyorum. Aslında kendime ilk seçtiğim alan sinemaydı. Her sene bir film çekmek isterdim.

Filmler son yıllarda daha çok destekleniyor aslında. Size mi rast gelmedi?


Kültür Bakanlığı'na Dört Köşeli Üçgen için başvurdum, reddedildi. Gölge reddedilmemişti. Jüriler değişiyor. Jürilerin tercihleri ve entelektüel yapıları rol oynuyor burada. Tercihler, ilişkiler, bağlantılar… Seçilmediğim zaman ‘jüri kötüydü' demek yakışmaz bana.

Salah Birsel'in, film eleştirileri yayınlanacak
Salah Birsel, bir roman yazdı ama edebiyatın pek çok alanında üretti. Ağustos sonunda Agora Yayınları film eleştirilerini ilk kez toplu halde yayınlayacak. 1956-1960 arasında Vatan ve Yeni Sabah gazetesinde yazdığı eleştirileri elbette Mehmet Güreli derleyip toparladı.

Mehmet Güreli, eylülde gösterime girecek "Yemekteydik ve Karar Verdim" filminde Rıza Gürsoy karakterini oynuyor. 
‘Kimse Bilmez'i solo albüme ilk kez alıyorum'
"Şu anda yedi kişilik bir müzik grubum var. Yaş ortalaması 25. Eylülde çıkacak altıncı albümü onlarla yapıyorum. Kayıtları Tünel'de Ada Müzik'in stüdyosunda gerçekleştirdik. Kimse Bilmez'i bu albüme alıyorum. Daha önce bu şarkı Kent Ozanları ve Hatırla Sevgili gibi ortak albümlerde vardı. Solo albümde ilk defa olacak. Albümün adı Zamboni Sokağı. Bu sokak, İtalya Bolonya'da. Görkem'in (Yeltan) sözlerini yazdığı, benim bestelediğim Mary şarkısında geçiyor. Mary'yi Cihangir'de tanımıştım, hikayesini anlattım Görkem'e. O da söz yazdı. Zamboni Sokağı'na pazar günü (dün) gideceğim. Ne tevafuk ki, ‘Yemekteydik ve Karar Verdim' filminin post prodüksiyonunun bir bölümünü Bolonya'da yapacağız. O sokakta fotoğraf çekineceğim, albümün kapağı olacak. Dört aydır bunları konuşuyoruz, o zaman o sokağa gitme düşüncemiz yoktu ama Görkem daha önce gitti oraya. Bolonya'da çocuk kitapları festivali yapılıyor her sene. Görkem 3-4 kere katıldı. Davet alıyor, gidiyor, konuşmalar yapıyor. Dolayısıyla o sokağı çok iyi biliyor. Sonra bizim yanımızda çalışan Eda diye bir arkadaşımız var. Ressamdır, kostüm işine bakıyor filmde. Dedi ki, ben bu sokakta okudum. Arzu Okay'ın kızıdır kendisi. Tüm bu bağlantılar hoşumuza gitti, albümün adına böyle karar verdik. Zamboni 23 yaşında bir genç, ölünce adını sokağa koymuşlar. Ama neden öldürüldüğünü bulamadım. Gidince sorup soruşturacağım."

Mehmet Güreli'den Carré d'Artistes için özel tablolar
Sanatı demokratikleştirmek' söylemiyle Fransa'dan yola çıkan ve 20'yi aşkın ülkede şube açan galeri Carré d'artistes, geçtiğimiz ocak ayında İstanbul'da da bir şube açtı. Bugüne kadar 20 kişisel sergi açan Mehmet Güreli, artık Carre d'artistes'in portföyündeki 500 sanatçıdan biri. Güreli'nin galeriye özel yaptığı eserleri 20 Temmuz'a kadar Galatasaray'daki mekânda görülebilir. Daima figüratif resim yapan ve ekspresyonizmden Güreli, resimlerinde canlı renkler kullanmayı tercih ediyor. Yağlı boya ve sulu boyayla yaptığı resimlerde öne çıkan insan figürü, şehirli insanın yabancılığı ve kaybolmuşluğunu anlatıyor. Bu hikâye kent insanının geçmiş yüzyılın içindeki film kareleri biçiminde kendini dışa vuruyor. Carre d'Artistes Sanat Galerisi için 13X13, 19X19, 25X25, 35X35 olmak üzere dört değişik ebattaki resimlerinde trenler, sokaklar, pencereler, odalar buluşma ve ayrılıklar ortak gizli temalar olarak kendini hissettiriyor. Resimlerinde Henri Matisse, Paul Gauguin ve Pierre Bonnard sevgisi hissedilen Güreli'nin daha keskin renk ve bozulmuş biçim ifadesi ile özetlenebilecek ‘Fauvizm' akımından etkilendiği de eserlerinde izleniyor.

Carré d'Artistes İstanbul'da Güreli ile birlikte 14 sanatçının eserleri yer alıyor. Galerinin bir başka özelliği de bünyesindeki sanatçıların eserlerinin başka ülkelerde de sergilenme şansı bulması. Her ay her galeriden bir sanatçı bir diğer şehirdeki Carré d'Artistes'te yer alıyor. Sanatçının sanatından para kazanmasını sağlamaktan yola çıkarak oluşan konsept sanatçılara düzenli gelir kaynağı oluşturarak kendi yaratıcılığına ve sanatına konsantre olmasını sağlıyor. Sanatı herkesle buluşturan galerinin sahibi Nazlı Berberoğlu “Sanat yalnızca ayrıcalıklı bir kesimin egemenliğinde kalmamalı ve isteyen herkes gerçek bir sanat eseri sahibi olabilmeli.” diyor.






 
Mehmet Güreli ile Cihangir'deki evinde iki saat sürdü röportajımız.

HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ