11 Temmuz 2016 Pazartesi

Erol Büyükburç’un 300 fotoğrafı sahafa düştü

11 Temmuz 2016
12 Mart 2015’te hayatını kaybeden Erol Büyükburç’un 300 fotoğrafı sahafta satılıyor. Şişli’de dükkanı bulunan Ali Doğan, fotoğrafları sanatçının Alman eşi Ute User’den satın aldığını söylüyor. Arşiv değeri taşıyan kareleri ‘toplu halde’ satmak istediğini ifade eden Doğan 300 fotoğrafa 3 bin TL istiyor.
Müziği, sahne şovları ve giysileriyle Türk pop müziğinin öncü sanatçılarından Erol Büyükburç vefat edeli bir buçuk yıl oldu (12 Mart 2015). Sanatçının birinci ölüm yıl dönümü sessiz sedasız geçti. Acaba kıyafetleri, fotoğrafları ve arşivi ne oldu diye düşünürken 300 fotoğrafının yaklaşık bir ay önce Şişli’de bir sahafa satıldığını öğrendik. 2014’te boşandığı Alman eşi Ute User’in sattığı fotoğraflar arasında Türkiye’nin müzik ve sinema tarihini ilgilendiren kareler de bulunuyor.

Erol Büyükburç dört kez evlendi. İkinci eşi Emel Ayas’tan dünyaya gelen kızları Evren Büyükburçlu Erol (Erol Büyükburç’un asıl soyadında ‘lu’ eki var) Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı piyano ana sanat dalında araştırma görevlisi olarak çalışıyor. Son eşi Ute User ile 2002’de evlenip 2014’te boşandılar. Erol Büyükburç’un arşivinin önemli bir kısmı kızı Evren’de ve Ute User’de bulunuyor. Bir de “Hayatımı kaleme alacak yazarı sonunda buldum” dediği genç ve gelecek vaad eden araştırmacı-yazar Semih Çelik’te oldukça büyük bir kartpostal, kupür, plak ve kaset arşivi var. Çelik, Erol Büyükburç ile son 3 yıl uzun vakitler geçirmiş, ses kayıtları yapmış, şimdi de onun hayatını kaleme alıyor. Çelik, “Erol Abi, vefatından 2 hafta önce 28 Şubat 2015'te Beylerbeyi'nde çekindiğimiz bu kareyle, bir şarkı yarışması programında jüri üyeliği yaparken kendisine söz gelmeyince sinirlenerek söylediği 'Ben saksı mıyım’ sözüyle dalga geçmişti.” diyor.

300 fotoğrafa gelince… Erol Büyükburç’un hayatına dair kısa bir panorama sunan kareler arasında neler yok ki! Emel Ayas ile düğün davetiyesi, askerliği, rol aldığı Turist Ömer-Boğa Güreşçisi filminin kamera arkası, Metin Özülkü’nün de yer aldığı Grup Evren’in ilginç bir fotoğrafı, Gülhane Parkı’nda sahnelenen Tahir ile Zühre orta oyunu, hem dekorunu yaptığı, hem de oynadığı ilk müzikal Pamuk Prenses, Boğaziçi Müzik Festivali’nde aldığı birincilikler, güreş ve eskrim merakı, kuş sevgisi, kendisinin yaptığı 300 kukla, Cem Karaca, Beyazıt Öztürk ile kareleri…

El yapımı 300 kuklası ve 10 çocuk kitabı var

Erol Büyükburç’un el yapımı 300 kuklası bulunuyor. Evren Büyükburçlu Erol’un muhafaza ettiği bu kuklaları sanatçı, Muppet Show’un popüler olduğu zamanlarda bir ‘karşı duruş’ olarak yapmış. ‘Nasrettin Hoca, Tuzsuz Deli Bekir, İbiş gibi kahramanlarımız varken neden Muppet Show izleyelim’ düşüncesiyle yola çıkan Büyükburç, sahibi arkadaşı olan Suteks Oyuncak Fabrikası’nda hazırlamış kuklaları. Gülhane Parkı’nda da dört yıl boyunca kukla oyunları sahnelemiş. Büyükburç’un 10 çocuk kitabı da var. 1986’yı, UNESCO Dünya Çocuk Yılı ilan edince o da çocukları unutmamış, daha sonra da çocuk şarkıları bestelemiş… Velhasıl deli dolu, çılgın ve renkli bir kişiliğe sahipti Erol Büyükburç. 79 yıllık hayatına kim bilir daha neler sığdırdı… Hayatının bütün detaylarını yakında Semih Çelik’in hazırladığı biyografiden okuyacağız.
Eşi Emel Büyükburç'la birlike hazırladıkları Çocuk Kitapları serisinden.
Ölmeden önce kaydettiği şarkılar

Semih Çelik, Erol Büyükburç’un vefatından önce ara ara stüdyoya girip sevdiği şarkıları kaydettiğini söylüyor. Sanatçının ‘hiç yaşlanmama’ konusunda kendisine benzettiği ve çok sevdiği Hakan Peker’in Karam, Gülüm Benim (İbrahim Tatlıses), Tûtî-i Mûcize-Gûyem (Mustafa Itrî Efendi), Sarı Laleler (Mazhar Alanson), Hoş Gör Sen (Ajda Pekkan), Ceylan (Ayna) ve Yine Bir Gülnihal (Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi) şarkılarının yorumları nefis. Toplamda 20 civarı şarkının yer aldığı bu kayıtlar, bir albümde toplanırsa ilgi göreceği ve sevileceği aşikâr.

ALBÜMÜNDEN...
Sanatçı, ‘Turist Ömer-Boğa Güreşçisi’ filminde Rodrigez adlı İspanyol bir şarkıcıyı oynamıştı. Hulki Saner’in yönettiği filmin kamera arkası.
Erol Büyükburç, kızının adını verdiği Grup Evren’i 1978’de kurdu. Grupta, Metin Özülkü (sol başta), Cem Bezeyiş, S. Taşdöğen, Aziz Göksel ve N. Yavaşoğulları vardı.
Gülhane Parkı'nda sahnelenen, kendisinin de rol aldığı Tahir ile Zühre orta oyunundan sonra çekilen bir kare. Fotoğrafta Bedrettin Dalan da var.
Şanlıurfa'da askerken...
Erol Büyükburç çocukken güreş ve eskrim sporlarıyla ilgilenmiş.
Hem dekorunu yaptığı, hem de rol aldığı ilk müzikal Pamuk Prenses’ten bir kare. Şarkı söyleyen Füsun Önal.
Dönemin önemli festivali Boğaziçi Müzik Festivali’nde üst üste birinci olduğu yıllardan.
Kökeni Arap olan Büyükburç, Urfa'dayken şehrin ünlü fotoğrafçısı Foto Saba için poz vermiş.
Beyazıt Öztürk ile.
 
Akşehir'de.

Akşehir'de.

HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ

7 Temmuz 2016 Perşembe

10 ciltlik savaş anıları belgesel oluyor

7 Temmuz 2016
Yönetmen Nefin Dinç, yaklaşık 2 bin sayfadan oluşan 10 ciltlik I. Dünya Savaşı anılarıyla Teksas’ta karşılaştı. Avusturya-Macaristan ordusunda askerlik yapan, Filisten Cephesi’nde savaşan Antoine Köpe’nin günlükleri, fotoğrafları, ses kayıtları ve yüzlerce karikatür belgesele dönüştürülüyor.
Kapitülasyonlar kaldırıldığında Sultanahmet’te yapılan kutlamadan bir kare... Antoine Köpe’nin kardeşinin çektiği bu fotoğrafla birlikte 1. Dünya Savaşı'na dair yayınlanmayan daha pek çok belge var.
1. Dünya Savaşı’na dair bilmediğimiz bir şey kaldı mı? Yayınlanmamış fotoğraf, bilgi, belge, anılar… Evet, hâlâ sürpriz belgeler ortaya çıkabiliyor. ‘Öteki Kasaba’ ve ‘Artık Hayallerim Var’ adlı belgeselleriyle dikkat çeken yönetmen Nefin Dinç, böyle bir sürprizle 2005’te Teksas’ta belgesel yapımı okurken karşılaşmış.

Teksaslı işadamı Tony Childress, dedesinin Fransızca yazdığı 10 ciltlik anıları, 2005'te İngilizceye çevirtmeye karar verir. 100 yıl önce yaşanan, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren bu anıların, aile için manevi değeri vardır. Dedenin arşivine hürmet de önemlidir. Fransızca çeviriyi yapan isim ise Nefin Dinç’in üniversitedeki hocasıdır.

Childress'in dedesi Antoine Köpe, 1897 yılında İstanbul’da, Fransız ve Macar asıllı bir anne babadan dünyaya gelir. Babası Karaköy’deki Osmanlı Bankası’nda çalışan bir memurdur. Antoine Köpe, Saint Michel Fransız Lisesi’nde okurken, yani 17 yaşında I. Dünya Savaşı patlak verir ve tarihin en önemli olaylarından bazılarına tanıklık eder.

Gazze bozgununu yaşıyor
 
Macar kimliği olduğu için Avusturya-Macaristan ordusuna yazılması, Antoine Köpe’nin anılarını daha da değerli kılıyor. Köpe, asker olduktan sonra İstanbul’da orduda çevirmenlik yapıyor. Sonra Filistin Cephesi’ne gönderiliyor. Üçüncü Gazze bozgununu yaşıyor. Oradan Şam’a, daha sonra işgal altındaki İstanbul’a dönüyor. İşsiz kalınca karikatürlerini satarak geçinmeye çalışıyor. Daha sonra babası gibi Osmanlı Bankası’nın Anadolu’daki şubelerinde görev yapıyor. 1945’te yazmaya başladığı anılarını ise 1959’da bitiriyor. Bu tarihten sonra Türkiye’de çok fazla kalmıyor. 1962’de Amerika’ya ailesinin yanına göç ediyor, 1974’te de kanserden hayatını kaybediyor.

Yaklaşık 2 bin sayfadan oluşan 10 ciltlik anıların içinde sadece yazılar bulunmuyor. Yayınlanmamış fotoğraflar, savaş öncesinde ve sonrasında çizilmiş yüzlerce karikatür ve ses kayıtları ile Antoine Köpe’nin Pathé marka kamerayla çektiği filmler de yer alıyor. Şu an senaryosu yazılan ‘Antoine Köpe’nin Anıları’ adlı belgeselde bunların hepsine yer verilecek.

Karikatürlü savaş tarihi
Filistin Cephesi’nde bir yemek sırası.
Antoine Köpe'nin özellikle karikatürler ilginç. Yazmayı, not almayı ve çizmeyi seven Köpe, arşivci kişiliğe sahip bir asker. Anılarında savaşın insanî ve sosyolojik boyutunu anlatıyor. Gazze’de yaşadıklarını gün gün not etmiş, Filistin Cephesi’nde bir yemek sırasını karikatürleştirmiş. İstanbul’un kışlalarındaki deneyimleri; un ve şeker çalan askerleri, onların maaşları, karakter analizleri, nişanlısı ile tekneyle Boğaz’dan geçerken birdenbire yanmaya başlayan Haydarpaşa Garı’na dair hissettikleri, azınlıklardan oluşan amele taburlarında gördüğü sefalet… Köpe savaşta, halkın nabzını tutan bir gazeteci gibi gözlem yapıyor. Savaşın bitişinin 100. yılında (2018) gösterime girecek belgeselde Antoine Köpe’nin kızı Elizabeth ve torunu Tony ile yapılan röportajlar da izlenebilecek.
Nefin Dinç, belgesele eşzamanlı olarak bir de sergi hazırlıyor. Mekân henüz belli değil ama böyle bir arşivin sergisi en çok Osmanlı Bankası’nın tarihi binasından dönüştürülen Salt Galata’ya yakışır. Hem zaten Köpe, Osmanlı Bankası'nın memurlarından. Nefin Dinç’te kitabın dijital bir kopyası var. Bugüne kadar başka bir dilde yayınlanmayan 10 ciltlik bu devasa eser yayınlanmayı da bekliyor.

Ödüllü belgeseli bu ay gösterilecek

Bugüne kadar 6 belgesel hazırlayan Nefin Dinç, Reha Erdem’in çektiği reklamlarda ve Kaç Para Kaç filminde (Atlantik Film) asistanlık yaptı. Dinç, öğrencilere demokrasi ve insan hakları üzerine film yapımı imkânı sağlayan Film Turkey (www.filmturkey.net) projesinin de fikir sahibi. ‘Artık Hayallerim Var’ adıyla belgesele dönüştürülen bu proje, geçen yıl mayıs ayında ‘TRT Belgesel Günleri’nde en iyi belgesel ödülü aldı. Belgesel, tv’de ilk kez bu ay gösterilecek.

HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ