8 Şubat 2015
Müzelerin kaderini değiştiren adam ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin talihsizliği... İstanbul Arkeoloji Müzeleleri'ne her zaman çok üzülürüm. Çünkü çok
talihsiz bir müze. (Nedenini aşağıda okuyabilirsiniz) Boris Micka'nın müzenin
içini yeniden tasarladığını öğrenince ne yapmış diye merak ettim. Epeyce
bir malzeme çıktı bana. Yıllardır tartışılan Topkapı Sarayı
bahçesindeki Darphane binalarının artık müzeye dahil edildiğini ve daha
neler neler öğrendim. Micka ile bu yıl ilk kez 5-7 Şubat 2015 tarihleri arasında düzenlenen ve çok güzel sunumların yapıldığı Heritage Restorasyon, Arkeoloji, Müzecilik Teknolojileri Fuarı'ndaki Arnas&Micka standında görüştük.
Boris Micka (Fotoğraf: Kürşat Bayhan, Zaman Gazetesi) |
İstanbul Arkeoloji Müzeleri (İAM),
ülkemizdeki en talihsiz müzelerden biri. Türkiye'de en çok gezilen iki
müze; Topkapı Sarayı ve Ayasofya Müzesi ile dip dibe olmasına rağmen
ziyaretçi sayısı onların üçte biri kadar. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın
geçtiğimiz aralık ayında açıkladığı rakamlara göre Topkapı ve
Ayasofya'yı 2014'te 3'er milyondan fazla kişi ziyaret etti. İstanbul
Arkeoloji Müzesi'nin ziyaretçi sayısı ise yaklaşık 300 bin. İAM'ın
çevresiyle ilişki kuramama gibi bir sorunu da var. Müze, Gülhane
Parkı'nın içinden Topkapı Sarayı'na çıkan Osman Hamdi Bey Yokuşu'nda
fakat bilhassa yaz aylarında sayıları artan parkın sakinleri,
burunlarının dibindeki müzeyi fark etmiyor bile.
Bu olumsuzluklar bir yana, İstanbul
Arkeoloji Müzesi, dünyanın en iyi 5 arkeoloji müzesinden biri oluyor.
2016'da müzecilik teknolojileri kullanılarak yapılan yeni sergileme
tasarımı bitince hem en iyi hem de en büyük müzelerinden biri haline
gelecek. Çünkü ne yapılacağına yıllardır karar verilemeyen tartışmalı
tarihi binalardan biri olan ve Topkapı Sarayıbirinci avlusundan ta
Gülhane Parkı'nın girişine kadar uzanan eğimli ve geniş alandaki
Darphane-i Amire binaları artık İstanbul Arkeoloji Müzeleri kullanacak.
Böylece müzenin hem metrekaresi büyüyecek hem de depolarda bugüne kadar
hiç sergilenmeyen eserler gün yüzüne çıkacak. Tüm bunları, müzenin sergileme alanlarını yeniden tasarlayan Boris Micka'dan öğreniyoruz.
Dünyaca ünlü müze mimarı ve sergileme
tasarımcısı Boris Micka, ‘müzelerin kaderini değiştiren adam' olarak
tanınıyor. Müzecilerin yapmak istediklerini o ziyaretçilerin
anlayacakları dile çeviriyor. Yaptığı iş, müzeografi olarak
tanımlanıyor. Kendisi Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda dün sona
eren Heritage Restorasyon, Arkeoloji, Müzecilik Teknolojileri Fuarı'nda,
İAM için nasıl bir tasarım yaptığını anlattı. Micka ile sunumu
sonrasında ayrıntıları konuştuk.
İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin bir kısmı şu anda kapalı. Depreme karşı sağlamlaştırılıyor ve restore ediliyor. Micka'ya 100 yıl önce kurulan müzede neyi değiştirdiğini soruyoruz. Öncelikle 'derleyip toplayıp temizlik yaptığını' söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Çok fazla katman, çok fazla yorum vardı. Osman Hamdi Bey, müzeyi kurarken aklında ne varsa, ona geri dönüyoruz. Ama tabii ki 21. yüzyılın teknolojisini kullanarak. Bence Osman Hamdi Bey, yaptığımızı görseydi mutlu olurdu. Hâlâ onun ruhunu koruduğumuzu düşünüyorum.”
‘Bilmem kaçıncı yüzyıldan kalan çanak, çömlek' gibi bir sergileme anlayışı yeni planda yok. 7 bin metrekarelik bir alanı tasarlayan Micka, müzeyi salonlara bölmüş ve her salonda farklı hikâyeler anlatmış. Onun ifadesiyle konuşmayan bütün eserler dile geliyor. Mesela Troya salonuna kentin interaktif bir modeli kurulmuş ve Osman Hamdi Bey'in satın aldığı orijinal vitrinleri kullanarak Troya kazılarının tarihi anlatılmış.
Darphane-i Amire binalarında ise iki ana sergi alanı hazırlanıyor. Birinde, depodan çıkarılan, bugüne kadar hiç sergilememiş sikke koleksiyonu olacak ve mekânın tarihi anlatılacak. Diğerinde İstanbul'un arkeolojik geçmişine uzanılacak. Micka, “Arkeoloji Müzesi'nin inanılmaz bir sikke koleksiyonu var. Tabii ki böyle bir koleksiyonu Darphane'de sergilemek en doğrusu.” diyor. Peki, yeni tasarım İAM'ın kaderini değiştirecek mi? Micka, “Evet… Eğer buna inanmasaydım bu işi yapmazdım. Dünyadaki diğer arkeoloji müzeleri eğitim sistemiyle bağlantılı çalışıyor. Yeni tasarımda buna çok önem verdik. Yerli ziyaretçiler, özellikle küçük ziyaretçilerimiz artacak.” diyor.
İstanbul Kent Müzesi'ni de tasarladı
1962 doğumlu Çek mimar Boris Micka, 1992 yılından beri yönettiği İspanya'nın Seville kentindeki GPD-Museums and Exhibitions firmasından 2013'te ayrılarak İstanbul merkezli Arnas & Micka Mimarlık şirketini ortağı Naim Arnas ile birlikte kurdu. Tasarımlarıyla İspanya’daki tüm müzelerin konseptlerinin değişmesine öncülük eden Micka, Türkiye'de 2010'da Sakıp Sabancı Müzesi'nde sergilenen "Efsane İstanbul: Bizantion'dan İstanbul'a-Bir Başkentin 8000 Yılı" sergisi ve yine Sakıp Sabancı Müzesi koleksiyonlarından derlenerek oluşturulan ve 2014'te Bahreyn'de sergilenen "İslam Hat Sanatının Beş Yüz Yılı" sergisini tasarladı.Micka, İstanbul Arkeoloji Müzeleri dışında, bir türlü kurulamayan ve sürekli tartışılan İstanbul Kent Müzesi'nin de tasarımcısı. “İstanbul Kent Müzesi'nin tasarımı bitti. Şu anda bu uygulamayı kimin yapacağı ihale aşamasında. Bu kadar büyük bir müzenin yönetimsel prosedürleri uzun sürüyor.” diyor. Micka'nın, 19-21 Şubat 2015'te Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda yapılacak All Design 2015'in konuşmacıları arasında olduğunu belirtelim.
HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ