7 Ekim 2014 Salı

Söz yazar, Cem çizer, ‘doku’ tutar

7 Ekim 2014
Zaman’ın usta çizeri Cem Kızıltuğ’un ilk deneme kitabı Doku (Timaş Yayınları) yayımlandı. C’empati ve Alegorik Gri albümlerinde çizimlerini bir araya getiren Kızıltuğ’un denemeleri de çizgileri gibi bambaşka dünyaların kapısını aralıyor ve okurunu şaşırtıyor.


Cem Kızıltuğ’un çizimlerine her baktığımızda aklımıza ilk gelen soru ‘Bu adamın acaba nasıl bir dünyası var?’ oluyor. Her çizimi, gösterime yeni giren bir film kadar merak uyandırıcı, bir roman kadar akıcı, bazen de tiyatro sahnesi kadar cesaret verici. Hepsi uzun uzun seyredilmeyi hak ediyor, çoğu, insanı iç dünyasına sürüklüyor, bazen de o çizgilerle aynı sahneye çıkıp hikâyenin bir parçası olmak istiyorsunuz.

Kızıltuğ’un imgelerle dolu çizgi dünyasına artık metinler eşlik ediyor. Sanatçının ilk deneme kitabı Doku geçtiğimiz hafta yayımlandı. “Her Tebessüm Kısadır”, “Size Hoyrat Diyecekler”, “Küllerinizi Nasıl Taşırsınız?” başlığı altında üç bölümde toplanan 50 deneme, çizgi-yorum tadında. Ama Kızıltuğ, denemeleri çizimler için yazmadığını söylüyor, fakat birbirinden bağımsız olmadığını da ifade ediyor. Bir deneme, bir çizim şeklinde tasarlanan kitaptaki tüm öğeler iç içe geçmiş, ne birbiriyle bağımlı ne de bağımsız…
15 yıldır kalemi elinden düşürmeyen Cem Kızıltuğ, ilk yıllardaki çizimleriyle yüzleşmek için zaman zaman gazetemizin arşivini ziyaret ediyor. FOTOĞRAF: ZAMAN, KÜRŞAT BAYHAN
Zaman’ın usta çizerlerinden biri olan Kızıltuğ’u çizimlerinden tanıyor, kitaplarındaki kısa özgeçmişinden mezun olduğu okul, aldığı ödüller, iş hayatını biliyoruz. Fakat sanki hakkında bilmediğimiz, belki de bilmememiz gereken çok şey varmış gibi hissediyoruz. Mesela mühendis bir babanın, diş doktoru bir annenin oğlu. Sanatçı kişiliğini biraz babasına borçlu, klarnet dışında tüm enstrümanları çalabilen bir babanın dizinin dibinde büyümüş. Çocukluğu İstanbul Kadıköy’de geçmiş, hayretle izlediğimiz çizgilerini o yıllarda inşaatlarda oynarken keşfetmiş. Arkadaşları ile mermerleri toplar, sonra kırmızı kiremitleri o mermerle ezer, kırmızı tozu ıslatıp mermer ve tuğlanın arasında sürtünce oluşan lekeleri uzun uzun incelermiş. Kendisinin ifadesiyle Kürsü sayfasında gördüğümüz, bir kısmı Doku’da yer alan çizgiler, işte o zaman gözünün önünde hep uçuşurmuş. Ortaokulda elinden bırakmadığı Aziz Nesin kitaplarından, kahramanı Marian Gold’a, Avni, Fırfır, Limon mizah dergilerine… Yaşadıklarının devamı var ama gerisi denemelerinde saklı.
Doku’daki hikâyelerin kimi bir hastane bahçesinde geçiyor. Öğrencilik yıllarında bir yakınını ziyaret etmek için gittiği Zeytinburnu’ndaki Surp Pirgiç’in çok sevdiği havuzlu bahçesi Kızıltuğ’un hafızasından hiç çıkmamış. Kimi denemesinde bir şairin nar ile ilişkisini anlatıyor. Hangi şair olduğunu söylemeyelim, siz bulun. Bir yazısı var ki çok özel, kırkıncı yaş denemesi. Çoğu yazarın aksine Kızıltuğ, kalabalık hatta gürültülü ortamlarda yazmaktan çok hoşlandığını söylüyor: “Çizgiler sakin ortamda çıkıyor, yazmayı kalabalıkta sevdim. Hatta çok hoşuma gitti. Tramvayda, kafede, parkta... ”

Peki neden Doku? Kitabın adı üzerine aslında çok düşünmüş Kızıltuğ, isimler üzerinde düşünmeyi seviyor. ‘Kabaca Siz’, ‘Resimli Aporya’ gibi soru işaretleriyle dolu isimler aklına gelse de Doku’da karar kılmış. “Ben çalışırken hep dokularla çalışıyorum. Bir klasörüm var, içinde dokularım var, gün boyu onlarla haşır neşirim, sonuçta hepimiz bir dokuyuz, bir resmin bir parçasıyız. Herhalde bunlardan çıktı Doku.” diyor.

Cem Kızıltuğ takipçilerine güzel de bir haber verelim. Doku’nun yakında tiyatroya uyarlanması planlanıyor. İsmi ne mi olacak? Elbette Doku’dan türeyecek. Doku, d’yi eksilt oku, z kat dokuz ya da dokun…

Denemelerden… 

“Toplum içinde uyumamalısınız, size hoyrat diyecekler, sizi garip sanacaklar, gözlem gözlem üstüne bir zayıflık bulup onu büyütecekler, uyumayın, mutsuzun en mutsuz anı uyandığı, mutlunun da en mutlu anı uyuduğu, ikisi de değilsiniz, koparılmayıp günbegün birikmiş saatli maarif takvimi yaprakları gibisiniz, öyle nötr, arada bir yerdesiniz, not, sizi koparmak istiyorlar, uyanık kalmalısınız…” 

ÇEKİMLERDEN...



ÇİZİMLERİNDEN





HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ






Related Posts:

  • Nadide eserlerin tıpkıbasımı yapılıyor 10 Ağustos 2013 Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, arşivlerindeki değerli eserlerin tıpkıbasımı ile bazılarının çevirisini yayımlamayı hedefleyen bir proje başlattı. Tıpkıbasımı yapılan ilk 6 eser ile çevirilen ilk … Read More
  • İbrahim Müteferrika koleksiyonu sahibini arıyor 17 Eylül 2013 Osmanlı’da ilk matbaayı kuran İbrahim Müteferrika, 1745’te vefat edene kadar matbaasında 17 kitap bastı. Uğur Güracar, Türk, İslam ve Osmanlı tarihi açısından önem taşıyan 17 eseri buldu buluşturdu, bir araya … Read More
  • Gregor Samsa, bir sabah böcek olarak uyanalı 100 yıl oldu 14 Mart 2015 Bu yıl, Franz Kafka’nın ünlü eseri “Dönüşüm”ün yayımlanışının 100. yıldönümü. Kafka’nın 1912’de yazdığı fakat 1915’te yayımlanan eseri, bugüne kadar pek çok yazarı etkiledi, ilham kaynağı oldu. “Dönüşüm” 20. yü… Read More
  • Tezhibin büyükannesine vefa 5 Ağustos 2013 Tezhip sanatçısı Prof. Dr. Fatma Çiçek Derman, on yıl öğrencisi olduğu hocası Rikkat Kunt'un hayatını kaleme aldı. 83 yıllık ömründe bir kez bile sergi açmayan, hakkında hiçbir yayın olmayan, eserlerinin sayı… Read More
  • Kafka'nın kayıp metinlerini anlatacak 13 Şubat 2015 İstanbul 8-9 Mart 2015'te, Franz Kafka ile ilgili önemli bir konferansa evsahipliği yapacak. Konferansın konuşmacılarından Prof. Kathi Diamant, Kafka’nın 1933’te kaybolan ve bazıları yeni bulunan metinle… Read More