14 Eylül 2019
Cezaevilerinde hasta olup da sesini duyuramayan kim bilir kaç hasta daha var? 37 aydır Konya Ereğli Cezaevinde tutuklu bulunan Merve Gökkaya, 3,5 ay önce bir arkadaşına mektup göndererek çaresizliğini ve hastalığını anlattı.
Merve Gökkaya ve koğuşunda annesiyle birlikte tutuklu bulunan bir kız çocuğu. Konya Ereğli Cezaevi. |
Merve Gökkaya, BOLD Medya’nın ulaştığı o mektuplarda yemek, içmek ve tuvalet gibi ihtiyaçlarını tek başına karşılayamadığını, iki kişinin yardımıyla cezaevinde yaşam mücadelesi verdiğini söylüyor ve teşhis konulamayan hastalığını, yaşadığı acıları dile getiriyor:
“… 33 aydır eşimle birlikte beraber tutuklu bulunmaktayız. Bu süre içerisinde halen teşhis konuşamayan bir hastalığa yakalandım. Sık aralıklarla tüm vücudum tutuluyor, hareket edemiyorum. Kesin bir ilaç tedavisine başlatılmadığım için sürekli atak yaşıyorum ve tutulduğumda hiçbir şahsi işimi tek başıma halledemiyorum. Hep birilerinin yardımına ihtiyaç duyarak günlerimi geçirmekteyim. Ataklar anında hastaneye sevkim gerçekleşmediği için pek çok tahlil-tetkikler yapılmasına rağmen tanı konulamıyor.”
Gökkaya, daracık alanda ve buz gibi bir ortamda zor şartlarda yaşamanın ne olduğunu kelimelere dökmenin imkansızlığını vurgulayarak şöyle devam ediyor: “Her gün 24 basamaklı merdivenden defalarca birilerinin yardımıyla ve acıyan bakışlar eşliğinde inip çıkmak, wc-banyo ihtiyacımda güçlükte ayakta durmak ve yine birinin yardımını beklemek zorunda kalarak hapishanede yaşam mücadelesi vermekteyim. Tutuluyorum ve o vakitlerde oturduğum yerden kalkamıyor, bir bacağımı dahi kaldıramıyorum. Bazı ataklarda parmaklarımı hareket ettiremediğim için çayımı, yemeğimi birilerinin yardımıyla yiyip içebiliyorum.”
KOYDUKLARI TEŞHİSİ GERİ ÇEKTİLER
2017 yılından bu yana tüm vücudunun tutularak ağrılı zor bir süreç geçirdiğini söyleyen Gökkaya, doktorların önce hastalığına Ankilozan Spondilit teşhisi koyduklarını ama sonra vazgeçtiklerini söylüyor. Hastaneye götürülürken gördüğü muameleyi ve çaresizliğini “Bu süre içerisinde çektiğim ağrıları, zorlukları, acıları nasıl anlatabilirim ki size?” cümleleriyle ifade eden Gökkaya,
“Hastaneye sevkim olduğunda ellerim kelepçeli halde kötürüm yürümeye çalışmak, rink aracına inerken, binerken birilerinden yardım dilenmek, gencecik yaşımda tekerlekli sandalyeye mahkum olarak (yine o halde bile ellerim kelepçeli) iki büklüm ağlayarak doktora götürülmek ve hiçbir sonuç alamadan geri getirilmek, tekrar tekrar aynı şeyleri yaşamak… Bu süre içerisinde çektiğim ağrıları, zorlukları, acıları nasıl anlatabilirim ki size?” ifadelerini kullanıyor.
BİR İFTİRA İLE HAPSİ ATILDIM
Örgüt üyesi olduğu iddiasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Merve Gökkayya (29), “Hayatımın baharında, evliliğimin ilk yıllarında, yepyeni hayallerim varken bir iftira ile hapise atıldım, halen sağlık durumum giderek ciddileştiği halde tutuklu bırakılıyorum. Ben neden burada bu kadar süredir tutuluyorum?” diyerek tahliye çağrısında bulunuyor.
5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu 16/6 maddesine göre cezaevinde ihtiyaçlarını tek başına karşılayamayan hastaların tahliye edilmesi gerekiyor. Kanunda şöyle deniliyor:
“Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun cezasının infazı üçüncü fıkrada belirlenen usule göre iyileşinceye kadar geri bırakılabilir.”
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonunun raporuna göre cezaevlerinde 457’si ağır olmak üzere bin 333 hasta tutuklu bulunuyor.
Merve Gökkaya koğuş arkadaşlarıyla. Konya Ereğli Cezaevi. |
MERVE GÖKKAYYA’NIN HER SATIRI ACI DOLU O MEKTUPLARI…
1. MEKTUP
“Konya Ereğli TTK CİK’te 7 yıl 6 ay ceza ile hüküm özlü olarak 33 aydır tutuklu bulunmaktayım. Tutuklu kaldığım bu kadar yıldır sağlık problemlerimle başa çıkmaya çalışıyorum. Kurumdaki imkansızlık ve olumsuz şartlar (ortamın soğukluğu, kıyafet kısıtlaması, yemeklerin yetersizliği, koğuşun iki katlı olup her gün merdiven inip çıkmak zorunda olduğum, tedavimin ve kontrolümün yeterli olmadığı, her an ikinci bir kişinin yardımına muhtaç olduğum vs.) hastalığımı şiddetli derecede artırmaktadır. Ne verilen ilaçlar ne de vurulan iğneler tedavime olumlu cevap vermemekte. Bu süre içerisinde birkaç kez farklı doktorlara muayeneye götürüldüğüm halde tüm vücudumun tutulmasına bir çare bulunamadı ve teşhis konulamadı.
Daracık alanda ve buz gibi bir ortamda zor şartlarda yaşamanın ne olduğunu kelimelere dökmek imkansız. Her gün 24 basamaklı merdivenden defalarca birilerinin yardımıyla ve acıyan bakışlar eşliğinde inip çıkmak, wc-banyo ihtiyacımda güçlükte ayakta durmak ve yine birinin yardımını beklemek zorunda kalarak hapishanede yaşam mücadelesi vermekteyim. Tutuluyorum ve o vakitlerde oturduğum yerden kalkamıyor, bir bacağımı dahi kaldıramıyorum. Bazı ataklarda parmaklarımı hareket ettiremediğim için çayımı, yemeğimi birilerinin yardımıyla yiyip içebiliyorum.
TEDAVİMİN YAPILAMAMASINI NASIL TARİF EDEBİLİRİM?
Öyle zamanlarda oturduğum yerden kalkamadığım vakit birinin yardımı ile doğrularak ihtiyaçlarımı gidermeye çalışıyorum. Tüm bunlar olurken tedavim adına bir şeyler yapılamamasını, elimden bir şey gelememesini bilmem ki nasıl tarif edebilirim. Veya elim, kolum, omuzlarım tutulduğu vakit dilekçe dahi yazamadığımda ihtiyacımı, taleplerimi, durumumu nasıl ifade edebilirim ki kurumda dilekçesiz adım bile atılmazken…
İKİ BÜKLÜM AĞLAYARAK DOKTORA GÖTÜRÜLMEK…
Hastaneye sevkim olduğunda ellerim kelepçeli halde kötürüm yürümeye çalışmak, rink aracına inerken, binerken birilerinden yardım dilenmek, gencecik yaşımda tekerlekli sandalyeye mahkum olarak (yine o halde bile ellerim kelepçeli) iki büklüm ağlayarak doktora götürülmek ve hiçbir sonuç alamadan geri getirilmek, tekrar tekrar aynı şeyleri yaşamak… Bu süre içerisinde çektiğim ağrıları, zorlukları, acıları nasıl anlatabilirim ki size?
BİR İFTİRA İLE HAPSE ATILDIM
Hayatımın baharında, evliliğimin ilk yıllarında, yepyeni hayallerim varken bir iftira ile hapise atıldım, halen sağlık durumum giderek ciddileştiği halde tutuklu bırakılıyorum. Burada zorunlu geçirtilen her gün benim sağlığımı, ruh sağlığımı, bedenimi, iftira sonucu dağıtılan yuvamı, eşimi, ailemi, en önemlilerinden biri olan anne olma yetimi yitirmeme neden olmakta ve buna sebep olan merciler durumumu gözardı etmektedir. Ben neden burada bu kadar süredir tutuluyorum?
DÖRT DUVAR ARASINDA ÖLÜME MAHKUM EDİLMEKTEYİM
Adalet Kurulunun tutuklulukta; Adli Kontrol şartı veya elektronik Kelepçe uygulama imkanı olduğu halde bu kadar süredir rahatsızlıklarım, ruh sağlığım gözününde bulundurulmadan, uzun tutukluluk süresi dikkate alınmadan, halen dört duvar arasında ölüme mahkum edilmekteyim. Burada geçen her bir saniye sağlığım aleyhinde işlemekte ve ben ne yapacağımı, ağrılarımla, hareketlerimi kısıtlayan tutulmalarım ile nasıl mücadele edeceğimi bilmeden umutsuzca beklemekteyim.
Sağlık durumum ve rahatsızlıklarımla ilgili raporlar dosyamda mevcut bulunmaktadır. Elbette suçsuzluğum bir gün ortaya çıkacaktır ve adalet gerçekten yerini bulacaktır. Yanlışlıklar sonucunda tarafıma verilen hüküm bir gün düştüğünde bu zararın, kaybetmeye başladığım sağlığımın telafisi nasıl mümkün olacaktır?
ÇARESİZCE HASTALIKLARIMA DERMAN ARIYORUM
2016 yılı nisan ayında bir daha çocuğumun olamayacağı riskiyle tüp bebek yaptırmak zorunda kaldım. Olumsuz sonucun ardından 2. kez zaman kaybetmeden tekrar denememiz gereken tüp bebek tedavim, eşimle beraber tutuklandığımız için gerçekleşemedi. Üzerinden geçen yaklaşık 3 yıl aile olabilmemiz adına son şansımızı yitirmiş olmamız korkusundayım. Bu konudaki akibetim hakkında bilgi sahibi olamıyorum. Yumurtalıklarım her geçen gün azalmakta ve risk altındayım. Ben de anne olmak istiyorum ve bunun için gereken tedavimi yapmak istediğim halde elimden bir şeyin gelmemesi canımı çok yakıyor.
Anne olamama ihtimalim günler geçtikçe artmaktadır ve bu beni, psikolojimi cidden yıpratmaktadır. Telafisi mümkün olmayan bir süreç yaşamaktan çok korkuyorum. Ayrıca tedavimin acilen tekrarlanması için tüp bebek merkezi tarafından verilen talep dilekçesi mahkeme sırasında dosyama eklemek üzere sunulduğu halde heyet tarafından hiçbir şekilde dikkate alınmadı. Çaresizce hastalıklarıma derman arıyorum. Ne yazık ki haksız yere tutsak olduğum için bulamıyorum.
KISA (Editörün notu: Merve Gökkaya, aynı mektupta durumunu kısaca özetleyerek arkadaşından bu mektupları farklı kişilere ulaştırmasını istemiş)
Konya Ereğli TTK CİK’te 7 yıl 6 ay ceza ile hüküm özlü olarak 33 aydır eşimle birlikte beraber tutuklu bulunmaktayız. Bu süre içerisinde halen teşhis konuşamayan bir hastalığa yakalandım. Sık aralıklarla tüm vücudum tutuluyor, hareket edemiyorum. Kesin bir ilaç tedavisine başlatılmadığım için sürekli atak yaşıyorum ve tutulduğumda hiçbir şahsi işimi tek başıma halledemiyorum. Hep birilerinin yardımına ihtiyaç duyarak günlerimi geçirmekteyim. Ataklar anında hastaneye sevkim gerçekleşmediği için pek çok tahlil-tetkikler yapılmasına rağmen tanı konulamıyor.
Haricen 2016 nisan ayında yumurtalıklarımın hızla alınması nedeniyle tüp bebek yaptırmak zorunda kaldım ve olumsuz sonuç çıktı. Ara vermeden yakın zamanda (4-5 ay sonra) tekrarlanması gereken tedavim eşimle beraber tutuklandığımız için gerçekleştirilemedi. Anne olma yetimi yitirmekteyim ve burada geçirdiğim her bir gün sağlığım adına aleyhime işlemektedir. Benim durumumda olan birçok kişi şu an tutuksuz yargılanmaktadır. Bu zamana değin birçok üst merciye mektup ve dilekçelerle başvurduğum halde olumlu dönüş alamadım. Çaresiz durumdayım.
2. MEKTUP
RAHATSIZLIĞIMIN BELİRTİLERİ
2017 yılında tüm vücudum tutulmaya başladı. Öncesinde herhangi bir buna benzer rahatsızlık geçirmedim. Bazen sebepsiz tutuldum. Bazen de ya temizlik ya da elde çamaşır, bulaşık yıkadığımda tutuldum.
4 KEZ ATAK YAŞADIM, VÜCUDUM KASKATI KESİLDİ
Tutulan yerler her defasında farklı ama sık sık tekrarlanarak gerçekleşti. Mesela sadece sırtım tamamen tutuldu, bacaklarımın ön kısmı ve ayak bileklerim tutuldu, bacaklarımın tümü veya arka kısmı ve kalçam tutuldu. Kollarım, bilek, ellerim ve parmaklarımın tümü tutuldu. Bir sefer de göğüs, ve çok sık omuz ve boynum tutuldu. Ve tüm bu saydığım tutulmalar bazen ayrı ayrı bazen de birkaçı birleşerek oldu ve sık sık oldu. Bu zamana kadar 4 kez atak yaşadım. Bu ataklar da kastettiğim başımdan ayak bileklerime ve parmaklarıma kadar tüm vücudum kaskatı kesildi. Yataktan kalkamadım hareket dahi edemedim. Yemeğimi ve ihtiyaçlarımı iki kişinin yardımıyla ancak giderebiliyordum. Bu ataklar 2-3 gün kadar sürdü. 2-3 ayda bir kez olurken bir yıldır haftada bir iki kez olmaya başladı.
Tutulmalar da uyuşuklukla beraber vücut ısımın artarak devam ettiğini fark ettim. Ve kaslarımın tamamen gerildiğini ardından hareketsiz kaldığımı fark ettim. Bir defa omurgam, kuyruk sokumuna kadar tutuldu ve hiçbir şekilde hareket edemedim. Kalça kemiğim ve kuyruk sokumumda her gün, her saat bir ağrı hissediyorum. 10 dk oturduğumda ağrıyla beraber o kısmın tutulduğuna birkaç kez şahit oldum, aynı şekilde ayakta beklerken de…
Özellikle bacaklarımın üst kısmı tutulduğunda küçük damarların çıktığını (çatlak toprak gibi görünüyordu) ve elimle tutulan yerlere bastırdığım ve çektiğimde bir müddet parmaklarımın izinin kaldığını, sanki şişlik varmış gibi renk değiştirdiğini gördüm. Hemşire ödem oluştuğunu söyledi. Bu tutulmalarda, iğne vurulduğunda (DOLİNE), 3-4 günde ancak geçip rahatlıyorum. Vurdurmazsam bir hafta geçmiyor.
NEDEN TUTULDUĞUM TESPİT EDİLEMEDİ
2017 yılında ramatoloji uzmanı tarafından (Meram Tıp Fak. Konya) Ankilozan Spondilit teşhisi koyulmuştu. Ağrı olduğunda Endal 25 mg haptan kullanmamı söyledi. Gün geçtikçe tutulmalar artınca tekrardan sevk istedim. FTR ve ramatoloji uzmanlarına 1-2 kez götürüldüm. CRP-20 çıktı bir kez kanda ama emarda bir şey çıkmadığı ve yapılan tahlil tetkiklerde ilk sonuç gibi çıkmadığından teşhis muallakta kaldı.
Ve neden tutulduğum halen tesbit edilemedi. Geçici kas gevşeticilerle çözüm bulunmaya çalışılıyor. Gün geçtikçe hastalığım ilerliyor.
Bu zamana kadar FTR – Ramatoloji uzmanlarının verdiği ve kullandığım ilaçlar şunlardır:
– Etotio 400 mg / 8 mg 8 (Etodolak tiyakolşikosid)
– Naprosyn 750 mg (Naproksen) – Aprol Ford 550 mg (Naproksen Seydum)
– Endal 25 mg (Indometazin) * Endal 100 mg Fitil (Indometazin Supozitavar)
– Rantudil 90 mg (Asemetazin) * Rantudil Forte 60 mg (Asemetazin)
– Doline iğne.
Tüm bu ilaçları ara ara kullandım. Mg yüksek olanları müdemde ülser, safrakesem de olmadığı için arada bırakmak zorunda kaldım. Tutulduğumda Endal 25 mg’ı kullanmam söylendi ama hiçbir faydasını görmedim, diğerlerini aldığımda da geçici olarak ağrılarımı dindirdi.
HER SABAH YARIM SAAT TUTULAN YERLERİN AÇILMASINI BEKLİYORUM
Yine doktorun verdiği bel egzersizlerini yapıyorum ama bazılarını yapmakta güçlük çekiyorum. Dizlerimi bükerken ağrı ve uyuşma olduğu için geri kalkamıyorum. Bacaklarımı düz bir şekilde uzatmaya çalışırken diz kapağının arkasında bir çekilme oluyor, uzatamıyorum ve kuyruk sokumu ile kalça kemiklerimdeki ağrı şiddetleniyor. Hiç tutulmasam da bu ağrı hep var. Her sabah uyandığımda ellerim, parmaklarım ve boğumlarında tutulma ve kasılmalar oluyor. Her gün bir yarım saat tutan yerlerin açılmasını bekliyorum. Herhangi bir şişlik, kızarıklık vs yok ama sadece içten ağrı ve tutulma oluyor.
15 DAKİKADAN FAZLA AYAKTA KALAMIYORUM
Sandalyede otururken dizlerimin ve ayak bileklerimin uyuşarak ağrıdığını fark ediyorum. Ayakta 15 dk. Fazla kalamıyorum. Bu süreyi geçince kalçam ve bel kısmım bacaklarıma kadar tutulmaya başlıyor. Gece yattığımda sırt üstü uzun süre duramıyorum. Sağıma doğru yattığımda ağrı oluyor, yine sola doğru yatıp dizlerimi göğsüme doğru çekerek ancak rahat uyuyabiliyorum. Bu uygun pozisyonu almam yarım saat uğraşla oluyor.
Gece ağrılarım artıyor. 10 dk sonra ancak yataktan doğrulabiliyorum. Kalem tutarken (şu an parmakları tutuldu ve kalemi bıraktığımda o şekilde kalıyor) kilitleniyor parmaklarım ve bir 10 dk açılmasını bekliyorum. Bu tutulmalar hareketlerimi ileri derecede kısıtlıyor. Halen bir tanı koyulamadı ve en son Ankilozanspandilit teşhisi iptal edildi. Nasıl bir yol izlemem gerektiğini bilmemekteyim. Bu yüzden tavsiye ve yönlendirmenize ihtiyacım var.