1 Eylül 2014
Ray Cullom, Broadway müzikallerini Türkiye’ye getiren Nederlander Worldwide Entertainment (NWE) şirketinde on yıldan beri çalışıyor. Bir yıldır ise Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nin (PSM) genel müdürü. PSM’nin etkinlikleri geçtiğimiz yıl oldukça ilgi gördü, bu nedenle yeni sezonda 365 günün 300’ünde gösteri olacak. İstanbul’un kültür sanat hayatını değerlendiren Ray Cullom, Avrupa, Amerika ve Türk izleyicisini karşılaştırdı.
FOTOĞRAF: TURGUT ENGİN |
İstanbul izleyici açısından potansiyeli yüksek bir şehir. Böyle olmasına rağmen, PSM gibi bir gösteri merkezinin şimdiye kadar açılmamış olması çok ilginç. Gelişmekte olan ülkeler denildiği zaman aklımıza Brezilya, Çin, Ortadoğu ülkeleri geliyor. Ama diğerleriyle karşılaştırıldığında İstanbul kadar sofistike bir şehrin böyle bir yere sahip olmaması şaşırtıcıydı.
Türkiye’yi gelişmekte olan ülke kategorisinde mi değerlendiriyorsunuz?
Evet ama bunu pozitif anlamda söylüyorum. Özellikle sanatta yükselen değerleri olan bir ülke. Türkiye’deki diğer sahneleri düşündüğümüz zaman bakıyorsunuz bir gün bir araba fuarı oluyor, diğer gün kongre, başka bir gün tiyatro vs… PSM’de her zaman sanat var, tiyatro, konser vs.
Salonları doldurup dolduramayacağınız konusunda bir endişe yaşadınız mı?
PSM’yi açarken bir hedefimiz vardı. Buraya getirmek istediğimiz sanatçıları belirlemiştik. İlk 2-3 ay istediğimiz hedeflere ulaşıp ulaşamayacağımız konusunda çok endişeliydik ama senenin sonunda istediğimiz rakamlara ulaştık. Cats ve Notre Dame de Paris çok ilgi gördü. Jersey Boys, ilk gösterimizdi. O yüzden onun izleyici sayısı azdı.
PSM’nin operatörlüğünü Broadway şovlarını hazırlayan ve pazarlayan Amerikalı Nederlander Worldwide Entertainment (NWE) yapıyor. Nederlander’ı kim kurdu?
Nederlander, 102 yıllık bir aile şirketi. Ben bu şirkette 10 yıldır çalışıyorum. Şu anki patronumun dedesi, Robert Nederlander kurucusudur. Merkezi New York’ta. Broadway’de 9 tane büyük tiyatroları var. Tüm büyük şovlar bu tiyatrolarda sahneleniyor. Şikago, Detroit, San Francisco, Houstan’ın yanı sıra Çin ve Londra’da da merkezleri bulunuyor.
Broadway, müzikal konusunda nasıl marka oldu?
Broadway, opera, dans, tiyatro gibi sanat dallarının en iyi şekilde temsil edildiği bir merkez. Burada en güzel şarkıyı duyarsınız, en inanılmaz oyunculuğu izlersiniz ve hiç kimsenin yapamadığı dansla karşılaşırsınız. Aynı zamanda çok büyük gösteriler düzenliyoruz, bu da insanları etkiliyor. Yeni sezonda sahnelenecek olan The Phantom of the Opera’nın ekibi 29 TIR ile İstanbul’a gelecek.
İstanbul’un sanat izleyicisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
İstanbul’un sanat izleyicisine daha farklı yaklaşmamız gerektiğinin farkındayız. Çünkü Londra’daki izleyici kitlemizin ortalama yaşı 58 iken, Türkiye’de bu rakam 28. Daha bilgilendirici bir pazarlama stratejisi izlememiz gerekiyor.
Amerika’daki izleyicinizin yaşı kaç peki?
Batı Avrupa ve Amerika’nın yaş ortalamasının aynı olduğunu söyleyebilirim. Mesela siz röportaja gelmeden önce bir toplantım vardı ve beni gerçekten şok eden bir rakamla daha karşılaştım. İstanbul’daki sanat izleyicisinin ortalama yaşı 28, PSM’den bilet alanların ise daha çok 36 yaşındaki kadınlar olduğu ortaya çıktı. Amerika’daki sahnelerimizde ise 62 yaşındaki erkekler bilet alıyor. Bu yüzden daha önceki stratejilerimizi burada tamamen değiştirmek zorunda kalıyoruz.
Bu kadar gencin olduğu bir şehirde, tiyatro yapmak ya da gösteri hazırlamak isteyenlere salonlarınızı ücretsiz açmak gibi bir planınız var mı?
Aslında böyle bir imkanı çoktan sunduk. Yaz mevsiminde dışarıda, kışın ise içeride bulunan küçük bir sahnemiz var. Öğrenciler 45 dakikalık randevular alarak bu sahneleri ücretsiz kullanabiliyorlar.
PSM sonuçta AVM’nin içine kurulmuş bir gösteri merkezi. Alışverişe gelenlerin yüzde kaçı, gişelerinizden herhangi bir etkinliğe bilet alıyor. Böyle bir araştırmanız oldu mu?
Daha 10 aylık bir kuruluş olduğumuz için bununla ilgili bir araştırmamız yok. Yalnız şunu söylemeliyim ki sanat ve ticaret arasında her zaman yakın bir ilişki oldu, bunu kabul etmek gerekiyor. Shakespeare para kazanmak için tiyatro yazdı, Mozart para kazanmak için beste yaptı.
Kültür-sanat diye tarif ettiğimiz şey aslında eğlence endüstrisi olarak görülüyor. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kesinlikle buna katılmıyorum. Kültür, sanat ve eğlence aslında birbirinden ayrılmaz parçalardır. Shakespeare ve Mozart’ı izlemeye, dinlemeye gelenler, bir peni ödeyerek, çoğu zaman sanatçıların karşısında bir şeyler yiyip içerek eğlenmişlerdir. Hatta oyunu beğenmediklerinde ellerindeki ekmeği sahneye fırlatarak eğlenmişlerdir. Kültür-sanat ve eğlence birbirlerinden ayrı şeyler olarak ortaya çıkmadı. Şu anda insanlar yakalarını ilikleyerek, ciddi bir şekilde opera, tiyatro vs. izliyorlar ama aslında bu böyle değildi. Shakespeare’i bize smokiniyle tanıttılar ama bu bir diktedir. Shakespeare her zaman smokiniyle dolaşmıyordu. O günün dünyasına, insanına hitap eden popüler, eğlenceli şeyler yazıyordu.
O zaman Batı’da neden bu kadar büyütülüyor Shakespeare, dokunulmazlığı var adeta..
Bence insanların Shakespeare’i böyle göstermesi sanata zarar verdi. Çünkü o aslında bizden/halktan uzak değil, halka çok yakın bir insan ve onu böyle büyütmek sanatı öldüren bir tavırdır.
Ray Cullom'un Zorlu Center PSM'deki odası. |