3 Eylül 2014 Çarşamba

#şiirsokakta olsun mu, olmasın mı?

3 Eylül 2014
#şiirsokakta HAREKETİ 1 YAŞINDA
Geçen yıl bugün yani 3 Eylül 2013’te sosyal medyada açılan https://twitter.com/siirsokakta ile https://www.facebook.com/ikinciyeni hesaplarıyla #siirsokakta hareketi başlamıştı. Duvarlara, kaldırımlara, otobüslere, köprü altlarına sevdiği dizeleri yazanlar, yaptıkları eylemin fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaşarak harekete destek verdiler. En çok dizeleri paylaşılan şairler Turgut Uyar, Özdemir Asaf, İsmet Özel, Edip Cansever, Can Yücel, Cemal Süreya, Ahmet Arif, Didem Madak… Gençlerin çok sevdiği #şiirsokakta giderek büyüdü. Bir yıl içinde birçok benzer hesap açıldı. Hareketi başlatan kişi ise gerçek kimliğini açıklamak istemiyor. Serdal adıyla kendini tanıtıyor. Kısa bir süre önce ise bu hareket, şairler arasında tartışmaya neden oldu. “Bu ‘şiir sokakta’ saçmalığı nedir ya?!” cümlesi ile başlayan tartışmayı sayfamıza taşıdık ve hareketi destekleyen ve desteklemeyen şairlerle konuştuk.


“Esasen bir fanteziden ibarettir” 
 İhsan Deniz (Şair):
“Hiç kuşkusuz şiir sokakta da olsun. Her yerde olsun. Bunun kime, ne zararı var? Ancak, günümüz ortamında sokağa açılacak şiir nasıl bir şiir olacaktır? Kısaca, sokaktaki şiir herhangi bir estetik ölçütü veya donanımı içerebilecek midir? Sözünü ettiğiniz maceranın çıkış noktası, esasen bir fanteziden ibarettir. Sosyal medya denilen ‘illet’, tüm insani değer, ölçüt ve yapıları iğdiş etmeyi, köreltmeyi sürdürüyor, sürdürecek. Şiir de bundan payını alıyor, alacak. Bunu başlatanlar nezdinde, merdivenleri boyamakla sağa-sola dize çiziktirmek arasında bir fark olduğunu sanmıyorum. Yani, örneğin bir ‘varoluş’ kaygusu, hayatın anlamına dair bir soru işareti taşımıyor. Adı üstünde, ‘fantezi’! Sahici bir çaba ve niyet değil. Bugün var, yarın yok. Bugün gözde, yarın gözden düşmüş... Emin olun, ucu soytarılığa kadar açılabilir. Evet, etik ve estetik değerler skalası dahilinde şiir sokağa çıksın, gezinsin, nefes alsın ve versin, sokaktaki insana bir his ve hassasiyet alanı açsın, sağlasın. Ne güzel! Yeter ki sosyal medya bu işe o koca burnunu sokmasın. Ha, bütün bunların dışında ve ötesinde, bana kalırsa şiir kitapta ve dergide güzel. Taş yerinde ağırdır!”

“Şiirin kaldırımlarda, parklarda boy göstermesi doğrusu pek hoşuma gidiyor”

İbrahim Tenekeci (Şair):
Çok sık duyduğumuz şikâyet yahut sitemlerden biri de, şiirin halktan/halkın şiirden koptuğu yönündeydi. İnsanımız artık şiir okumuyor, şairlerimiz de bunu pek önemsemiyor gibi. Şiirin sokağa inmesi; duvarlarda, kaldırımlarda, parklarda boy göstermesi, doğrusu, pek hoşuma gidiyor. Hele beğendiğim dizeleri görünce, daha bir seviniyorum. Sosyal medya, birçok olumsuzluğun yanı sıra olumlu işlere de vesile oluyor. Bunlardan biri, hiç kuşkusuz, şiirin hızlı bir biçimde dolaşıma girmesi, daha fazla insana ulaşması. Belki, bunun sakıncalarından bahsedilebilir, vasat isimlerin önünün açıldığı vs. söylenebilir. Hayır diyeceğim, çünkü paylaşılan, ilgi uyandıran şiirlerin büyük bir kısmı, ortak kabul görmüş iyi şairlere ait. İsmet Özel’den Cemal Süreya’ya, Edip Cansever’den Turgut Uyar’a kadar. Öte yandan, isterim ki, evlerin, binaların duvarlarına şiirler yazılırken, daha dikkatli olunsun. Malum, kullanılan boya, kolaylıkla çıkmıyor. Bir evin yahut bahçenin duvarına ‘bir şey’ yazılmadan önce, sahibinden izin alınabilir mi? Keşke alınsa ve verilse. Bunu şunun için söylüyorum: Şiiri sevindirmeye çalışırken, birilerini üzmeyelim.

“Şiir, sonunda işgalci yönünü de gösterdi”
 
Haydar Ergülen (Şair):
“Şiirsokakta, bir vurgu. Belli ki gerek duyulmuş bu vurguya. Hem zaten şiir nerede olacaktı ki? Şiir sokaktan başka nerede olabilirdi? Cemal Süreya “Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka” derken, neyi düşünmüş olabilir ki, akıp giden sokağa sevinip gelen şiirden başka?
Şiirsokakta, evet, Nazım Hikmet’ten, Orhan Veli’lerden, İkinci Yeni’lerden, 60’lardan 70’lerden bu yana, sokak çocuklarıyla arkadaş olan şiir sonunda işgalci yönünü de gösterdi ve yurdu olan sokağa çıktı. İnsan buna, okur olsun, şair olsun ancak sevinir, çünkü bu şiirin yeniden sokağa, yani oyuna ve hayata çağrılması, çıkması demektir.
Sokaklar, parklar, duvarlar, hepsi de şiirin yaprakları, sayfaları sayılırlar. Üstelik şiir her zaman şairden ilerde, ondan cesur ve daima öndedir, böylece şiir, şairini de sokağa davet edecektir.”

“Şiiri, slogana ve aforizmaya dönüştürüyorlar”

Ercan Yılmaz (Şair):
‘Şiir sokakta’ eyleminin (bunun bir eylem olduğundan şüpheliyim), modasının ne zaman ve hangi vesileyle başladığına dair bir bilgim yok. Ama bu ‘eylem’in doğası itibarıyla gelip geçici modaların, kaba ideolojilerin, retorik olanın çok ötesinde olduğunu düşündüğüm ‘şiir’i örseleyici bir yanı olduğunu düşünüyorum. Sosyal medyanın malûliyetlerinden biri de şiiri şiirsizleştirmesi, slogan ya da aforizmaya dönüştürmesinin yanında her bayağılığın ‘şiir’ olarak algılanması tehlikesini barındırmasıdır. Adorno’nun ‘Lirik Şiir ve Toplum’ makalesindeki şiirin o kendine özgü muhalefetinin lirik şiir yoluyla gerçekleşebileceğine ilişkin yorumu şiiri hayatın tam içinde konumlandırıyor zaten. Ama yüksek sesle bağırmak suretiyle değil. ‘Şiir sokakta’ eylemi şiirin bayağılaştırılmasını, ayağa düşürülmesini, itibarsızlaştırılmasını hızlandıran, niteliği değil niceliği öne çıkaran anlayışın ve kitsch’in tezahüründen başka bir şey değil kanaatimce. Tanpınar zevk hezimeti diyordu, çok haklıydı, estetik kaygılardan ziyade modaların egemen olduğu ve yönlendirdiği bir çağın şahidi olmak çok acı. Poetikasını Yahya Kemal’in ‘Mısra benim haysiyetimdir’ ifadesi üzerine kurmuş birinin böyle ‘hareket’lere teveccüh etmesi mümkün değil elbette. Latince deyişle ‘horribile dictu’ (korkunç şaka) olmalı bu!

“Şiir kimindir, şairin mi, okurun mu?” 

Vural Bahadır Bayrıl (Şair):
Hatırlayalım Il Postino’da şiirsever ve âşık ve en asil duyguların insanı postacı Mario, “Şiir onu yazana değil, ihtiyacı olana aittir” der Neruda’ya. Sıkı bir ders. Okur’un şiiri nasıl “alımlayacağı”, nasıl “tüketeceği”, nasıl “kullanacağı” konusu Şair’in tasarrufunda mıdır? Hiçbir çağda olmadı bu. Bugün de mümkün değil. Üstelik “telif hakları kanununa” rağmen. İyi ki de öyle. Zira, eserine bu tür bir tasarruf tarzı, kapitalizmin sanatı ve sanatçısı olan romancılar ve kültür endüstrisinin mütemmim cüz’ü, bir meta olarak roman için geçerlidir. Şair, yazar ve şiirini yeryüzüne bırakır. Sözünü terk eder. Kimin ona ihtiyacı varsa, kim ona ulaşıyor ve sahip çıkıyorsa, o söz artık onundur. Şiir sokağa da çıkabilir göğe de ağabilir. Ağaç kabuğuna da yazılabilir, duvarlara, banklara, metrolara, aklımıza gelen her yere de ... Elbet her şeyde olduğu gibi şiirsokakta’nın da içerdiği bir sürü olumsuz yön var; iyi şairlerin olduğu kadar kötü dizelerin de yayılmasına neden olabiliyor. Ne yapalım? Vitrinler kırılıyor diye gösteri yürüyüşlerini mi yasaklayalım? Ayrıca bir vitrin camını indirmenin, ruha nasıl iyi geldiğini, böyle bir tecrübeden geçmeyenlere anlatmak ne kadar zordur! En iyisi ustamızın ustasına, gönül adamı, o lirik derviş Necatigil’e kulak verelim: “Ve şairler boyuna kimlere yazarlar? / Yıkılmış köprülerin başında/ Ürkmüş boşluktan biri inliyorsa/ ve şairler onlara geldimlere yazarlar”.

Serdal (#şiirsokakta hareketini başlatan ve müstear isim kullanan kişi):
En çok dizeleri paylaşılan şairler Turgut Uyar, Özdemir Asaf, İsmet Özel, Edip Cansever, Can Yücel, Cemal Süreya, Orhan Veli, Ahmet Arif, Didem Madak...
"Şiir Sokakta, ifade olarak çok eskidir aslında. Geçmişi Fransa 68'e kadar uzanır. O dönemin sloganlarından biridir. Özgürlüğün sokakla ve sokakta gerçekleşeceğini işaret eden bir slogan. Bizler bu slogana, 40 küsur sene sonra tarihin tekerrürü gibi 2013 Gezi direnişinde rastladık, Fransız Kültür'ün ahşap kapısına ve Fransızca olarak. Daha sonra aynı slogana Taksim civarında bir duvarda rastlandı. Bu sefer şöyle yazılmıştı: Defteri kapat... Şiir Sokakta!. Ve altında Ece Ayhan'ın bir şirinden alıntı yapılmıştı. ''Düzayak çivit badanalı bir kent...'' Başka yerlerde de rastladık sonra bu slogana ''Şiir Sokaklardadır'' diye yazılmıştı mesela. Bu söylediklerimin hepsi sadece bir sloganın sokaklarda dolaşımını içeriyor. Etkinlik ismini buradan alır, fakat içeriği bambaşkadır, işi edebiyat ve şiirledir. Gezi sürecince sokaklara slogan ve esprili cümleler dışında şiir dizeleri, hatta çoğunlukla İkinci Yeni şiir dizeleri yazıldı. Sprey boya ile ya da fırça ile yapıldı bu ve ayırt etmeksizin her yere yapılabildi. Gezi ile beraber bizim etkinliği başlattığımız tarih olan eylül başına doğru artık her şey dinmişti, şiir bile. İlk ilhamımız bu duvar yazısından gelmiştir (Defteri kapat... Şiir Sokakta! Düzayak çivit badanalı bir kent).


Gezi öncesi sokaklara, banklara, telefon kulübelerine tek tük işlenen ve ilgi alanımıza girmesi sebebiyle dikkatimizi çeken ve sayfada paylaştığımız fotoğraflar vardı. Yöntem ve teknik olarak ise kendini ifade ediş tarzını çok daha önceye dayanan işlerden alır. Çünkü bizler etkinliği başlatırken sadece kalemler sokağa çıkmak istedik ve insanlara kalemle sokağa çıkmalarının daha doğru olacağını söyledik. Çünkü edebiyat şiir herkesi kucaklamalıydı, kimsenin malına zarar vermemeli ve özel alanlarına girmemeliydi insanların. Ve her yere yapılmamalıydı şiir sokakta. Seçici olunmalıydı zarar vermemek ve herkesi kucaklamak adına. Şiirsel naifliği muhafaza edecek yerlere zarar vermeden ve kirletmeden, küçük harflerle, deftere yazar gibi ve sadece ama sadece kalemle yapılmalıydı. Etkinliğin duyurusunu yaptık sayfamızdan. Küçük bir manifesto yazdık. Ve insanları sokakları şiirlemeye davet ettik. Amacımız insanların mutluluk kaynağı olmak, gülümsetmek ansızın, sokakları şiirle güzelleştirmek ve böylece şiiri de havalandırmak, mutlu etmek belki.

Etkinliği başlattıktan bir hafta sonra plan dahilinde kendimizi geri çektik fakat o kadar abuk sabuk sayfa ve hesaplar türedi ki etkinliğin üstüne çöreklenmek isteyen, biz buradayız demek zorunda kaldık daha sonra. Ve insanlara anlatmak gerekliliği doğdu böylece. 3 Eylül 2013 tarihinde sayfamızdan başlatmış olduğumuz şiir sokakta etkinliğinin üzerinden epey zaman geçti. Bu süreçte büyüdük, çoğaldık, sokaklara ve insanlara şiirlerle ulaştık. Kitap ve defterlere sıkışmış şiiri insanların arasına kattık. Nefes aldık ve aldırdık şiire. Şiir kurtaracaktı, şiir değiştirecekti, şiir mutlu edecekti, şiir iyi edecekti, şiir bizi insan edecekti. Buna inandık/inandınız ve sokaklara taşıdınız şiiri. Birden bire bütün grileri mavi yaptınız. Bütün denizler gidildi böylece, bütün dağlar eğildi, bütün çocuklar güldü, akıyordu durdu kan. Ülkemizin dört bir köşesinden, onlarca şehirden katılım oldu Şiir Sokakta etkinliğine.

Birçok şairin etkinliğimizden haberdar olduğunu ve desteklediğini biliyoruz. Kısacası; büyümeye ve bu sevdayı büyütmeye devam ediyoruz, elden ele, aşkla. Ve geldiğimiz noktada, her zaman vurguladığımız gibi, gururla şunu diyebiliyoruz; Şiir Sokakta etkinliği, şiiri ve sokağı özgürleştirme hareketidir. Bir zümreye veya gruba ait değildir. Ardında kişiler değil, sokaklar var, sizler varsınız. #siirsokakta hashtag’i, etiketi çok önemli işlev görmüştür, yaygınlaşma ve iletişimi sağlamak anlamında. Bu hashtag’i etkinlik duyurusunu yapmamızla beraber ilk biz kullandık. Ve insanların bu hashtag ile sokağa çıkmalarını, yazdıkları dizeleri fotoğraflayarak sosyal medyada aynı hashtag ile paylaşmalarını söyledik. Tek çatı altında toplandı böylece. O kadar fazla şiir sokakta temalı hesap ve sayfa açıldı ki, takip edemiyorum artık. Çoğu da şiir algısı çok zayıf ya da olmayan kişilerin idare ettiği sayfalar, çoğu tek derdi takipçi sayısı olan hesaplar, verdiği reklamlarla işi maddi kazanca dönüştüren hesaplar bile mevcut. Şiirin yaygınlaşması için iyi niyetlerle paylaşımlarda bulunanlar da var tabii. Şiir Sokakta'ya dahil olmak için insanların bizi takip etmesine gerek yok. Onun için bize gönderilenlerden çok #siirsokakta etiketi ile kaç paylaşım yapıldığı önemli günde. Ama her yerden, ufacık bir Anadolu kasabasından, köyünden bile şiir fotoğrafları geliyor. Etkinliği anlatırken kullandığımız cümlelerden biridir: "Şiire çay içiriyoruz." Nasıl ki Orhan Veli ve arkadaşları şiiri sokağa çıkarmış, kasket giydirmişti şiire, bizler de şiire çay içiriyoruz. Haydar Ergülen, Bejan Matur, Sunay Akın, Yılmaz Odabaşı ve birçok genç şairin etkinliği desteklediğini biliyorum. Olumsuz tepkiler de gelmiyor değil."

HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ