15 Eylül 2019
KHK’lı devlet memuru Cemal Yıldırım, yarından itibaren 5 gün boyunca AKP Ankara İl Başkanlığının önünde oturma eylemi yapacak. İki yıldır hakkını aramak için sokağa çıkan Yıldırım, tek bir amacı olduğunu söylüyor.
677 Sayılı KHK ile ihraç edilen devlet memuru Cemal Yıldırım 13 Mart 2017’den bu yana Ankara’da eylem yapıyor. Sadece kendisi için değil, haksızlığa uğrayan herkes için döviz açan Yıldırım, eşleri kaçırılan ailelere, müebbet hapis cezasına çarptırılan Harbiyeli askeri öğrencilere, hasta tutuklulara, işkence görenlere kadar herkesin sesi olmaya çalıştı.
Herkesi de insan hakları ve demokrasi paydasında birleşmeye davet etti. İnsanlık dışı uygulamalara hep birlikte karşı çıkılması gerektiğini anlattı ve KHK mücadelesini ileriye taşımanın yolunun buradan geçtiğini vurguladı.
Eylemlerinde bugüne kadar Yüksel Direnişçileri, Veli Saçılık, HDP Ankara, Miletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, çeşitli dergi çevrelerinin destk verdiği Yıldırım iki yılda içinde birçok kez gözaltına alındı, para cezası kesildi. Yıldırım, yarından itibaren ise 5 gün boyunca Ankara Kızılay Kocatepe’deki AKP İl Başkanlığının önünde elinde dövizle oturma eylemi yapacak.
“Pazartesi gününden itibaren Ankara AKP il binası önünde ‘İhraç edildim, işimi ekmeğimi çocuğumun geleceğini geri istiyorum’ oturma eylemi yapacağım. Saat 12-13 saatleri arasında. Yılmıyor, sinmiyor, teslim olmuyoruz. Haklıyız haklarımızı alıncaya dek mücadeledeyiz…Biz kazanacağız.” açıklaması yapan Cemal Yıldırım amacını şöyle anlatıyor:
“Bir tarafta demokrasi varmış gibi hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önünde atılan işçiler oturma eylemi yapabiliyor, diğer tarafta HDP il binasının önünde devlet oturma eylemi yapıyor, ilginç bir şekilde. Bir komedi resmen. Bizler sokağa çıkıp hak aradığımızda gözaltına alınmamız 1 dakika sürmüyor. Anayasal hakkımız engelleniyor. Amacım burada AKP’nin ikiyüzlülüğünü ortaya çıkarmak. ”
Cemal Yıldırım ile eylemlerine dair bir röportaj yaptık.
Sizi eylem yapan adam olarak tanıdı herkes. Siz kimsiniz?
1970 Ankara doğumluyum. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunuyum. 1998’de Maliye Bakanlığına girdim. Ankara Defterdarlığında Muhasebe Müdürü olarak çalışmaya başladım. iki dönem sendika başkanlığı yaptım, iki dönem yöneticilik yaptım ve o dönemde sürgün yedim sendikal faaliyetlerimden dolayı.
Hangi sendika?
KESK’a bağlı Büro Emekçileri Sendikası. İdari cezalar aldım ama o dönemde açılan davaların hepsinden beraat ettim. Epeyce bir dava açılmıştı. 15 Temmuz’dan sonra, AKP darbesi sonrasında da bize yönelik bir şeylerin de olacağını biliyordum. 22 Kasım 2016’da 677 Sayılı KHK ile işimden atıldım. 18 yıllık memuriyetim vardı atıldığımda.
Eylemlere ne zaman başladınız?
Ben atıldığımda Yüksel Caddesinde eylemler yeni başlamıştı. Bir süre evde oturduktan sonra daha fazla evde kalamayacağımı fark ettim. Birçok insanın hakkını arayan biri olarak kendimde bir haksızlığa uğradığımda sokağa çıkmam gerekiyordu. AKP’nin politikası bizi ‘terörist’ diye yaftalayıp toplumdan yalıtmak. Evimize hapsolmamızı istiyorlardı. Biliyorsunuz 60 intihar vakası var. Toplumdan yalıtılmak ve arkadaşların içlerine kapanmaları bu intiharların nedenlerinden bir tanesi. Bizim kafamızı eğeceğimiz hiçbir durum yok. Bu nedenle sokakta olmalıydım.
Dönem dönem Yüksel Caddesindeki eylemlerde arkadaşlara destek verdim ama 13 Mart 2017’de kendi işyerimin önünde eyleme başladım. İk ay hafta içi her gün oradaydım. Sonrasında benimle birlikte atılan kadın bir arkadaşımız vardı, o da bana katıldı ve 1 yıl boyunca bu eyleme devam ettik.
Çalışma arkadaşlarınız sizi görünce nasıl tepki veriyor, ne diyorlardı?
İlk iki ay çok zor geçti. İki otobüs çevik kuvvet ve sayısını bilemeyeceğim kadar sivil polis vardı. Ciddi bir korku atmosferi yarattılar. Çünkü bizim işyerimiz, Ulus’ta Valiliğin hemen yan tarafındaydı. 20 metre ilerisi valilikti. Bana selam verenler hakkında soruşturma açacaklarını dahi söylediler. İnsanları tehdit ettiler. Göz ile selam veriyorlardı başlangıçta. Sonrasında o atılma korkusu büyüdü. Eylemin son iki ayında ben her gün gözaltına alınıyordum. Arkadaşlar da aşağıya inip gözaltına alınırken beni alkışlıyorlardı. O derece korkuları artmıştı.
İş yerinin önünde artık bizim alacağımız bir şey olmadığına karar verince eylemi orada sonlandırdık. Benimle birlikte eyleme başlayan arkadaş OHAL Komisyonu tarafından işe iade edildi. “Bir şey yapmayın, yaparsanız iade edilmesiniz” gibi cümleleri de boşa çıkarmış olduk. 13 Mart 2018’de iş yeri önündeki eylemi bitirdik, hemen o hafta cumartesi günü Sakarya Caddesinde eylemlere başladım. 6 ay devam ettim. Sonra ara vermek zorunda kaldım.
Neden ara vermek zorunda kaldınız?
Eşimin işyerinde sıkıntı çıkmaya başlamıştı. Tek geçim kaynağımız eşimin işiydi. Onu da açığa aldılar zaten ve halen bir görev vermiyorlar. Oysa kendisi başarılı bir bankacıdır. Fakat haksızlığa tahammülüm olmadığı için bu yılın mart ayında tekrar eylemlere başladım. O günden beri de devam ediyorum. Çıkar çıkmaz bir dakika sürmeden hemen gözaltına alıyorlar. Ben şimdi strateji değiştirdim. Ankara’nın her yeri eylem alanı. Elimde dövizle oturma eylemi yapıyorum. Polis oralara gelmeden eylemi yapıp bitiriyorum. Yetişemiyorlar.
Nerelerde eylem yapıyorsunuz?
Anayasa Mahkemesi önünde yaptım. İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu önünde yaptım. Güvenpark’ta yaptım. Yarın da AKP Genel Merkezi önünde yapacağım. Onu ilan ettim. 5 gün boyunca oturma eylemi yapacağım.
Şu anki Türkiye ortamında AKP’nin önünde eylem yapmak büyük bir cesaret, aynı zamanda risk değil mi?
Dün biliyorsunuz Melek Çetinkaya’yı yanıma gelir gelmez gözaltına aldılar. Ben de öyle bir şey bekliyorum açıkçası. Benim amacım burada AKP’nin ikiyüzlülüğünü ortaya çıkarmak. Bir tarafta demokrasi varmış gibi hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önünde atılan işçiler oturma eylemi yapabiliyor, diğer tarafta HDP il binasının önünde devlet oturma eylemi yapıyor ilginç bir şekilde. Bir komedi resmen. Bizler sokağa çıkıp hak aradığımızda gözaltına alınmamız 1 dakika sürmüyor.
Melek Çetinkaya gözaltına alınırken sizin elinizde döviz yoktu, onun vardı.
Sakarya Caddesinde cumartesi günleri yaptığım eyleme ben elimde dövizle çıkmıyorum. Sadece sohbet ve arkadaşlarla tanışmak için gidiyorum artık. Özellikle mütedeyyin arkadaşların sokağa çıkma alışkanlığı yok. Sakarya Caddesine de bir tek o arkadaşlar geliyor. Oraya benim yanıma gelebilmeleri bile önemli bir şeylerin kırılmasına neden olduğunu düşünüyorum. Cumartesi günleri ben elimle dövizle çıkmıyorum. Buna rağmen dün 4 araba polis vardı. Normalden fazlaydı. Buna bile tahammülleri yok.
Döviz tutmak mı yasak?
Döviz açtığımızda alıyorlar, yoksa yasak değil aslında. Döviz açmadan açıklama yaptığımda yine gözaltına alıyorlar. Birkaç defa Anayasa ile çıktık küçük bir kitapçık, yine aldılar. Kendimizi ifade edemiyoruz, anayasal hakkımızı kullanamıyoruz. Anayasa Mahkemesinin “OHAL’de dahi barışçıl gösteri ve toplantı hakkı engellenemez” diye 4 kararı var, Mayıs 2019’dan beri çıkan.
Yasaya rağmen mi gözaltına alınıyorsunuz?
Evet buna rağmen. Ankara’da Emniyet Müdürlüğü ve Valilik Anayasa’yı ihlal ediyor. Anayasal suç işliyor. Asıl haklarında işlem yapılması gereken insanlar bunlar. Başka illerde yapıyorlar. Bugün Karacaahmet’te KHK’lılar Platformu bir basın açıklaması yapacak. Başka yerlerde izin veriyorlar. Ancak Ankara’da kimsenin muhalif bir ses çıkarmasına sistem müsaade etmiyor.
Kaç kere gözaltına alındınız, kaç para cezası kesildi size?
Sayısını bilemiyorum. Her gözaltımız 320 TL. Onları ödeyemiyoruz. Bana bugüne kadar 60 para cezası tebliğ edildi ama e-devlete baktığımda daha tebliğ edilmeyenler olduğunu gördüm. İşyeri önünde eylem yaparken son iki ay her gün alındım, onlar para cezası. Yüksel Caddesinde açlık grevi devam ederken 2 ay yine alındım, onlar da para cezası. Mahmut Konut diye bir arkadaşımız var. O da kendi işyeri önünde eylem yapıyor. Ona desteğe gidiyorum. Oradan da para cezaları var. Şu anda sayısını bilmiyorum cezaların. Banka hesaplarımıza da el koydular. Hesaplarımızın hepsi hacizli şu an.
Gözaltına alıp alıp bırakıyorlar sizi, ne yapıyorlar bu sürede?
Aslında resmi gözaltı işlemi yapılmıyor. Resmi gözaltı yapılsa olay savcılığa gidecek ve biz beraat edeceğiz, çünkü ortada suç yok. Gözaltı işleminden sonra bize tazminat davası açma hakkı doğuyor. Bunun adına ‘yakalama işlemi’ diyor polis. Alıp hastaneye götürüyorlar. Muayeneden geçiriliyoruz, darp raporu alınıyor ve ceza kesip bırakıyorlar. Polis de yaptığının yasadışı olduğunu biliyor. Kanun önünde bir aldatmacaya giriyorlar.
Yarın gözaltına alınıp bırakılmazsanız sizi takip edenlere ne söylemek istersiniz?
Yarın karşılaşacağım şey, daha öncekilerden farklı olacağını sanmıyorum. Belki daha fazla polis ve daha fazla şiddet olacak, bilmiyorum tam olarak. Göz korkutmak için ama ben ertesi gün yine gideceğim. AKP’nin tüm haksızlıklarına ve hukuksuzlukların karşı mücadele etmeye devam edeceğim. Arkadaşlarımız da küçük küçük de olsa bulundukları yerlerden haksızlıklara karşı çıksınlar ve hakları için mücadele etsinler. Ancak bu şekilde kazanabiliriz. Ve kesinlikle kazanacağımızı düşünüyorum. Umutsuzluğu akıllarından ve düşüncelerinden çıkarsınlar. AKP yenilmiş ve bitmiş bir siyasi organizasyondur. Sadece bu baskıyla sonunu uzatıyor.