12 Haziran 2019
Elyaf yastıkla kaçma teşebbüsü, 'kahraman' kelimesinden hücre cezası çıkartan cezaevi yönetimleri... Ot biçerek geçinen KHK'lı öğretmen, hapishane günlerinin kitabını yazdı.
Emin Ersöz, ailesini şimdilik ot biçerek geçindiriyor. |
İhraç olduktan sonra işsiz kalan Ersöz kitabına yeni işi pazarcılık anılarıyla başlıyor, cezaevi günlükleri, ailesine yazdığı mektuplar ve bir mahkumun gündelik hayatına ve pişmanlıklarına dair notlarla devam ediyor.
18 Nisan 2017'de gözaltına alınıp bir hafta sonra tutuklanan Ersöz, kitapta hem nezarethanede hem de cezaevinde karşılaştığı insanların hikayelerine de yer veriyor.
Cezaevlerinde keyfi uygulamalar yapıldığı ve tutuklulara akla hayale sığmayacak nedenlerle hücre cezaları verildiği biliniyordu. Ersöz'ün tanık olduğu iki olay da bunu kanıtlıyor.
Yeğenine mektup yazıp, çocuğa moral olsun diye 'senin baban bir kahramandı' ifadesini kullanan bir amca ve elyaf yastık yapabilmek çabalarken 'kaçma teşebbüsünde bulunan mahkuma dönüşen bir öğretmen'in yaşadıkları, cezaevi yönetimlerinin izandan yoksun uygulamalarının somut iki örneği.
Biraz kestane, bir leğen, bir terazi ile ilk pazarı. |
CEZAEVLERİ TESPİH ATÖLYESİ GİBİ
Bu süreçte cezaevleri tespih atölyesi gibi oldu. Tutuklanan birçok öğretmen, mühendis, doktor, hakim, avukat kahvaltıda yedikleri zeytin çekirdeklerini cam kavanozlarda biriktirdiler.
Sonra onları duvara sürtüp şekil vererek tespih dizdiler.
Ersöz de ailesi için yaptığı tespihler nedeniyle, hem de sabrı ve zikri hatırlattığı için kitabına Zeytin Çekirdeği adını veriyor.
Zeytin Çekirdeği, 15 Temmuz'dan sonraki süreci anlamak ve içeri atılan insanları tanımak adına birçok kez okunabilecek kalitede bir kitap. Üç çocuğu bulunan Ersöz'ün özellikle oğlu Abdullah'a yazdığı, aslında herkes için bir ders niteliğinde olan mektuplarda önemli konular işleniyor.
Tevehhüm-ü ebediyet, sırrı teklif, manayı harfi, harama nazar, bağımlılık, seçici okuma, günümüzdeki kast sistemi gibi çok farklı konular Kuran-ı Kerim ve risalelerden küçük ayrıntılarla ele alınıyor.İşte 16 yıllık bir edebiyat öğretmenin kaleminden 'içerisi'.
70 KG KESTANE, BİR LEĞEN, ÖDÜNÇ ALINAN TERAZİ VE PAZARCILIK
Eski bir öğrencim pazarcılık yapıyordu. Birkaç kez ben de pazarcılık yapmaya niyetlendim ama birkaç hafta boyunca, bir türlü ilk adımımı atamadım. “Pazarda yer bulabilir miyim? Aldığım ürünler elimde kalırsa zarar ederim. Tartı, şemsiye, sehpa vb. masraflar ettikten sonra satış yapamazsam…” gibi endişeler beni durduruyordu. 70 kg kestane, bir leğen ve ödünç alınan bir terazi ile beni kimsenin tanıyamayacağı 50 km uzaklıktaki bir ilçede, ilk pazarcılık deneyimimi yaşamak için yola çıktım.
Ürünlerin çeşitlendiği diğer pazarı. |
Kestanenin yanında keçiboynuzu, fındık, incir, hurma, üzüm, iğde, mısır, ceviz, badem, çekirdek gibi şeyler de satıyordum. Arabamla her gün farklı bir pazara gidiyordum. Fiziksel olarak yorulsam da psikolojik olarak daha iyi durumdaydım. Artık yeni bir “iş”im vardı.'
SENİN BABAN BİR KAHRAMAN' YAZDI DİYE...
Cezaevine ilk girdiğimizde birlikte olduğumuz Fatih’in de mahkemesi vardı. Fatih’in abisi de tutukluydu ve o, abisinin 7–8 yaşındaki oğluna, moral olsun diye, bir mektup yazmış. Mektupta, “Senin baban çok iyi bir insan, o bir kahraman” şeklinde bir ifade kullandığı için de hücre cezası almış ve bu konuda dava açılmış hakkında. Bir çocuğa moral olsun diye yazdığı mektubun başını belaya sokacağı kimsenin aklına gelmezdi herhalde.
EŞİNE SÖYLEYECEKLERİNİ AVUCUNA YAZDIĞI İÇİN SÜRGÜN YİYEN 'ANTİFİRİZCİ
'Konuşacaklarımı avucuma yazmayı düşündüm fakat iki arkadaş sadece avuçlarına görüşte konuşacakları konuları yazdıkları için Isparta Cezaevinden buraya gönderilmişler. Hatta bir tanesine “antifrizci” diye takılıyorlardı. “Niye böyle diyorlar?” dedim, anlattı. Eşine, arabanın antifrizine baktırmasını söyleyecekmiş. Unutmamak için avucuna “antifriz” yazdığından sürgün edilmiş.
2 katlı koğuşlar ve 8 metre yüksekliğindeki duvarlarla çevrili bahçeleri. |
BALAYINDA OTELDE TUTUKLANAN GENÇ
Bugünlerde Ali ile İngilizce çalışıyoruz. Hatta bahçede yürürken İngilizce sohbet etmeye çalışıyoruz. Arada Serdar Hoca da katılıyor bize.
Ali çok temiz bir çocuk. Eşi doğum yaptıktan 3–4 gün sonra tutuklanmış.
Her görüşte bebeğin biraz daha büyüdüğünü söylüyor. Ancak eşi doğum yaparken dışarıda, onun yanında olabildiği için şanslı olduğunu söylüyor. Kendisiyle beraber tutuklananlardan birisi evlendiği gün, balayı için gittiği otelden tutuklanmış.
ELYAF YASTIK UĞRUNA HÜCREYE KAPATILAN HALİL
Halil dört gündür hücre cezasında. Biz terörden yattığımız için bize radyo, iplik, boncuk, elyaf gibi bazı malzemeleri vermiyorlar. Ancak yastıklar biraz kullanınca çok inceldiğinden elyaf eklemek gerekiyor. Galiba o da yan taraftaki adli koğuştan birine (sigara karşılığında) kantinden elyaf aldırtmış.
Ancak elyafı yan bahçeden bizim bahçeye atarlarken duvarın üzerindeki tele takılmış. Halil de masaları üst üste koymuş, iki tane fırça sapını da birleştirmiş, telleri sallayarak elyafı düşürmeye çalışıyormuş. Tabi tele takılan elyaf kolay kolay çıkmamış yerinden. Yarım saat falan telleri sallamış.
Bina dışında nöbet tutan asker, tellerin sallandığını görünce içeriye haber vermiş ve gardiyanlar bahçeye girdiğinde Halil de hala masaların üzerindeymiş. Ben üst katta kitap okuyordum. Halil’i alıp hemen hücreye götürdüler.
Arkasından gelip eşyalarını istediler. Hücreye giden herkes hücreden sonra farklı bir koğuşa geçiyor çünkü. Ancak sanırım ceza olsun diye, hücreden çıkanları bahçesi olmayan koğuşlara veriyorlar. Halil, galiba firar girişiminden yargılanacak.
CEZAEVİ YÖNETİMİ HAKARET DAVASI AÇMIŞ
Emin Ersöz'ün cezaevinde yazdığı notlardan. |
Sonra firar girişiminden suçsuz bulundu ancak bu ifadelerinden dolayı hakkında cezaevi yönetimine hakaretten dava açılmış.
SİZİ BUGÜN TAHLİYE ETMEZSEM ŞEREFSİZİM!
Saat 10’da askerler ve gardiyanlar rutin arama için geldiler. Koğuşlar aranırken parmaklıkları kontrol etmek için çekiçle vuruyorlar. Haliyle saklayacak hiçbir şeyimiz ve yerimiz olmasa da, biz zaten diğer koğuşlardan gelen seslerle yarım saat öncesinden anlıyoruz arama olduğunu.
Her ay bir kez arama yapılıyor. Bazen ayın başında, bazen ortasında ya da sonunda. Bu sefer savcı da geldi. Bizimle biraz sohbet edip hepimizle tek tek tanıştıktan sonra,“Arkadaşlar biz şimdi burada ne yaptık…
Bir sohbet yaptık. Bu sohbette kimler vardı? Ben vardım. Ali, Mehmet, Ramazan vardı. Biz sizden başka bir şey istemiyoruz, bunu anlatmanızı istiyoruz. Bildiklerinizi anlatın, etkin pişmanlıktan ben sizi bugün tahliye etmezsem şerefsizim.
Sizden yalan söylemenizi, vatanınıza milletinize ihanet etmenizi ya da başka bir olumsuz davranışta bulunmanızı istemiyoruz. Dinimiz de doğru sözlü olmayı emretmiyor mu? Sonra 9 yıl cezaevinde yatar, ‘Ben niye yattım?’ dersiniz. Anlatın ne olduysa. Vatan için, din için yapmanız gereken bu değil mi? Her zaman doğru olmak gerekmiyor mu?”
2019'DA KİTAP TOPLATAN SAVCI!
Savcının konuşmasına hiç kimse tek kelime etmedi. Daha sonra savcı koğuşu gezerken Bayram’ın kütüphaneden alıp okumakta olduğu 'mücedditler' ile ilgili kitabı görünce “Ne geliyorsa başımıza bu mehdilik, mücedditlik konusundan geliyor zaten.” diyerek, kitabı hışımla alıp gitti.
Sonra tüm kitapları tek tek kontrol etmek için gardiyanlar geldi. Daha sonra da (sanırım savcının isteği) ile kütüphaneye ait tüm kitaplar, tüm koğuşlardan incelenmek üzere toplanıp götürüldü.
Zeytin Çekirdeği'nin satın alınabileceği siteler:
https://www.smashwords.com/books/view/941806
https://play.google.com/store/books/details?id=5-eaDwAAQBAJ