18 Ekim 2015 Pazar

Katar'dan 108 inci geldi

18 Ekim 2015,
Katar-Türkiye kültür yılı kapsamında Katar’dan İstanbul’a 108 inci geldi. Türkiye’den Katar’a ise av merakımızı anlatan 8 eser gitti. İki ülke arasında diplomatik ilişkilere, ‘inci’nin ve ‘asil uğraş’ların nasıl bir katkı sunacağını bilemiyoruz. Fakat, deposunda ve teşhirde birçok İslam eseri bulunan Katar müzelerinden, sanat eserlerinin de ülkemize gelmesini bekliyoruz.
İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi, "İnci: Denizdeki Mücevher" sergisi.

2015, Katar ve Türkiye arasında kültür yılı ilan edilmişti. Yılın bitmesine iki buçuk ay kala, Katar’dan bir sergi geldi. Geçen salı günü Sultanahmet’teki Türk İslam Eserleri Müzesi’nde açılan “İnci: Denizdeki Mücevher” sergisi, dünden bugüne incinin hikâyesini anlatıyor. Katar Ulusal Müzesi ve Doha İslâm Eserleri Müzesi’nden eserler derlenerek hazırlanan sergide, Asya, Avrupa ve Körfez ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyadan 108 parça yer alıyor. İnciler, inci istiridyeleri, Avrupa kraliyet ailelerinin taçları, ünlü isimlere ait küpeler, yüzükler, broşlar, kolyeler…
Soldan Sağa: Hubert Bari, Sefa Sağlam, Mustafa Yaşar Güneş ve müze müdürü Seracettin Şahin.
Serginin açılışında iki önemli isim konuştu. Katar Müzeleri Direktörü Sefa Sağlam ve serginin küratörü Hubert Bari. (Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan Mustafa Yaşar Güneş ve müze müdürü Seracettin Şahin sergiyle ilgili genel bilgiler verdi.) Bilkent mezunu olan Sefa Sağlam, bir yıldır Katar’da yaşıyor. Müzeciliğe yeni adım atmış, fakat sanat geçmişi 1996’da New York New Museum’da başlıyor ve yönettiği pek çok sergi ile devam ediyor. Bari ise inci uzmanı.

Sefa Sağlam, incinin Katar tarihinde ve Osmanlı mücevherlerinde önemli bir yere sahip olduğunu anlattıktan sonra diyor ki; “Ortak geçmişe sahip iki ülkenin düzenlediği etkinlikler dahilinde inci sergisini İstanbul’da gerçekleştirmek kadar doğal bir sonuç olamazdı.” Bari de onunla aynı görüşte. “Türk ve İslam Eserleri Müzesi yüzyıllardır var olan inci tutkusunu ve bu olağanüstü taşın mükemmelliğini ziyaretçilerle paylaşabileceğimiz eşsiz ve çok özel bir mekân.” diyor. Evet, incinin Katar tarihinde, kültüründe önemli bir yeri olabilir. Fakat Katar’dan Türkiye’ye, Türk İslam Eserleri Müzesi’ne taşınacak ilk kültür öğesi inci miydi?
Doha İslam Eserleri Müzesi, 2008.

Katar’ın başkenti Doha’da iddialı bir İslam Eserleri Müzesi olduğu biliniyor. 2008’de açılan müze, Paris Louvre Müzesi’nin bahçesindeki piramidin mimarı 98 yaşındaki Leoh Ming Pei tarafından tasarlandı. Pei, tasarımını hayata geçirmeden önce İslam mimarisini tanımak için altı ay İslam ülkelerini dolaştı, Kahire’deki Tolunoğulları Camii avlusundaki 13. yüzyıl yapısı sebilden ilham alarak modern bir müze yaptı. İznik çinileri, hatlar, minyatürler gibi içindeki eserler bir yana, müzenin kendisi bile başlı başına bir hikâye.

Kültür yılı kapsamında ilk sergi, 15 Eylül’de aslında Doha’daki bumüzede açıldı. 6 Ocak 2016’da sona erecek olan “Av-Müslümanlar Topraklarda Asil Uğraşlar” adlı sergiye Türk İslam Eserleri Müzesi ve Topkapı Sarayı’ndan 8 eser gönderildi. Hangi eserlerin gittiğini tahmin etmek zor değil. Av malzemeleri, bir-iki elyazması, belki ava meraklı bir padişah portresi… Katar’dan buraya ise gele gele inci geldi. İki ülke arasında diplomatik ilişkilere, ‘inci’nin ve ‘asil uğraş’ların nasıl bir katkı sunacağını bilemiyoruz.Fakat, deposunda ve teşhirde birçok İslâm eseri bulunan Katar müzelerinden sanat eserlerinin de ülkemize gelmesini bekleriz…
İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi, "İnci: Denizdeki Mücevher" sergisi. 
Leydi Diana’nın tacı, Elizabeth Taylor’ın küpesi
10 Ocak 2016’da sona erecek “İnci: Denizdeki Mücevher” sergisi elbette o kadar lüzumsuz değil. Başta kadınlar olmak üzere, altın ve kuyumculuk sektöründe çalışanlar sergiye oldukça ilgili. Öncelikle Avrupa Monarşisi’ne ait 6 kraliyet tacı yer alıyor sergide. Basra Körfezi’nden çıkan incilerden yapılan Leydi Diana’nın tacı, Elizabeth Taylor’ın küpesi ve yüzüğü, Marie Antoinette
zamanından inciler, Victoria çağı düğün seti, Arşidüşes Marie Valerie’nin tacı, Lady Rosebry’nin tacı, Almanya Hanover Hanedanı tacı, Fransız Cartier’nin takıları Türkiye’de ilk defa sergileniyor. ‘Kraliyet Koleksiyonu’ olarak ayrı bir alanda yer alan mücevherleri, Paris Louvre Müzesi dahil
dünyadaki başka bir koleksiyonda görmek mümkün değil. Sergideki en eski eser, 3. yüzyıldan kalma bir bilezik. En yeni eser ise Vietnam asıllı Alman sanatçı Sam Tho-Duong’a ait, 10’dan fazla ödül alan “Frozen” isimli modern bir tasarım...
Marie Valerie tacı
Hannover Hanedanı tacı

Chaumet tacı
Elizabeth Taylor'ın küpesi
Sam Tho-Duong’a ait, 10’dan fazla ödül alan Frozen isimli tasarım.

Leydi Diana'nın tacı.


Ayrıca bizim gibi inciyi tanımayan biriyseniz sergiden epey şey öğrenebilirsiniz. Mesela;


İnciyi sadece kadınların değil, erkeklerin de kullandığını...


Doğal inci ve kültür (işlenmiş,insan müdahalesiyle oluşan) incisinin arasındaki farkı.

Çin’de yılda 4 bin ton inci üretildiğini, bunun yaklaşık 1500 tonunun daha ucuz incilere kullanıldığını. (Çin'de bir inci çiftliği)
İstiridye içinde, göbek dansı yapar gibi sürekli hareket ettikleri için yuvarlak olduklarını
İnci çıkarmakta kullanılan 12 teknenin Katar’da milli hazine olarak saklandığını
Doğal inci ticaretinin 1930’larda bittiğini, işlenmiş incilerin II. Dünya Savaşı sonrası tamamen ortaya çıktığını
İnci stoklarının yüzde 70’inin Katar’da olduğunu
Milattan önce 5. yüzyıla ait en eski incinin Louvre Müzesi’nde bulunduğunu...

Beş yıl önce yapılan açık artırmada doğal bir incinin 11,5 milyon dolara satıldığını
İnci oluşumunu, kedibalığının dışkısındaki tenyaların başlattığını
Renkli incilerin de olduğunu...

Salvador Dali de takı tasarladı


Ünlü ressam Salvador Dali, 1941-1970 yılları arasında 39 parça takı tasarlamış. Dali, bu takıların yapımını önce Carlos Atemany’ye verir. Daha sonra bir başka dostu olan, Henrik Kaston’dan bu parça dahil, özel sanatsal takılar yapmayı sürdürmesini ister. Sergideki, kültür incisi ve yakuttan yapılmış dudak biçimli broşun, aktris Mae West’ten esinlendiği söyleniyor. New York 1970.
Trajik bir inci hikâyesi


Kokichi Mikimoto zamanında kurulan bir inci çiftliği. 

Basra Körfezi’nde bir yarımada ülkesi olan Katar, şimdi petrol zengini olsa da 1930’lu yıllara kadar inci ticaretiyle geçinmiş. Hatta inci ticaretini ilk Katarlılar başlatmış. Basra Körfezi’nin derinliklerinde çıkarılan inciler yok pahasına Avrupalara satılmış. Sergide Katar’daki inci dalışından görüntüler ve malzemeler yer alıyor. İlkel şartlarda yapılıyor dalgıçlık. Toka gibi basis bir şeyle burunlarını tutturuyor, ayaklarına taş bağlıyor, bellerine file bir çanta takıyorlar. 5-10 saniyede dalıyor, istiridyeleri topluyorlar. Beş bin yıl boyunca bu yöntem devam etmiş. 

Daha sonra Japon Kokichi Mikimoto’nun (1858-1954) kültür incilerini keşfetmesiyle inci ticareti Uzakdoğu’ya kaymış. Katar o yıllarda incide liderliğini sürdürüyormuş. İnciyi keşfedip dünyaya yaymışlar ama kendileri bu mücevherin nimetlerinden faydalanamamışlar. İnci onlar için şimdi sadece nostaljik bir değer…



HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ