22 Eylül 2014
Evlere temizliğe giden bir adamın hikâyesini anlatan Toz Ruhu, önceki akşam sonra eren 21. Altın Koza Film Festivali’nde en iyi film, en iyi erkek oyuncu ve en iyi sanat yönetmeni ödülleri aldı. Nesimi Yetik’in yönettiği film, kendi halinde, sıradan bir hayat yaşayan, mutlu mesut geçinip giden Metin karakterini güçlü bir dille anlattığı için ödüle uzandı. Toz Ruhu, Yetik’in ilk uzun metraj filmi fakat, 2006’da çektiği 3 dakikalık kısa filmi Annem Sinema Öğreniyor ile yurtiçi ve dışında aldığı 17 ödül, Altın Koza’nın habercisiydi. Şair, yazar ve yönetmenlerin kurduğu Afilli Filantalar blogunda yazdığı öyküleriyle de tanınan Nesimi Yetik ve filmin senaryosunu birlikte yazdığı eşi Betül Esener’le Altın Koza ödül töreni sonrasında konuştuk.Ödülü almak sürpriz oldu mu?
Çok sürpriz oldu. Beklemiyorduk çünkü yarışma çok zordu. Usta yönetmenler ve iyi filmler vardı. Bir taraftan da, film ilk kez izleyici karşısına çıktı. Hiçbir şey öngöremiyorsunuz. Bir şey beklemeden geliyorsunuz. İlk filminizle ilk katıldığınız yarışmadan en iyi film ödülü almak doğal olarak büyük bir sürprizdi.
Hikâye nasıl ortaya çıktı?
Betül’le (Esener) birlikte yazdık hikâyeyi. Betül filmin yapımcısı, senaristi ve eşim. Aslında gerçek bir erkek gündelikçi hikâyesinden esinlenerek kurmaca bir senaryo yazdık. Dört yıl sürdü yazım aşaması.
Bu erkek gündelikçi kim, nerede yaşıyor?
İstanbul’da, Taksim’de yaşıyor. Hâlâ evlere temizliğe gitmeye devam ediyor. 37 yaşında, işini seven biri. Biz hikâyemizde gündelikçi Metin’i sadece karakter olarak baz aldık. Filmdeki diğer karakterler; mesela yeğeni, Neslihan, Suzan Hanım tamamen kurmaca.
Hikâyenizin çıkış noktası tam olarak neydi?
Böyle bir adam, dünyası dışarıdan gelen müdahalelerle değişirse o adam ne yapar, hayatına devam mı eder, yoksa düzeni bozulur mu? Ve herkesin bu kadar görünmeye ve ünlü olmaya meraklı olduğu bir dünyada bu kadar geri planda kalan, kendi âleminde yaşayan ve nihayetinde de gittiği televizyon yarışmasının çekiciliğini umursamayıp yine kendi hayatına dönen Metin bizim için ilginçti.
Nasıl dikkatinizi çekti Metin, onu nasıl keşfettiniz?
Biz film yapmak için Ankara’dan İstanbul’a taşındık. Bu süreçte uzun metraj bir film senaryosu yazmıştık. Bu senaryoyla uğraşırken komşumuz olan Metin’in her gün evinde söylediği şarkıları biz de dinliyorduk. Mutluluk üzerine düşünürken hikâye yavaş yavaş şekillendi.
Şimdi bütün gazeteciler, televizyoncular onu bulup röportaj yapmak ister…
Valla ne olur kimse bulmasın… Gerçekten çok naif bir adam ve dünyası bozulsun istemeyiz. Filmimizde bile oynamak istemedi. Aslında başrolde onun oynamasını istemiştik ama kabul etmedi. Çekimlerimizle bile hiç ilgilenmedi. Biz sürekli ona bilgi veriyorduk ama o, ilgilenmemeyi tercih etti.
Filmin en güzel ve sevilen ayrıntılarından biri, Metin’in gömlekleriydi. Neredeyse bir mağaza dolusu rengarenk gömleği var, evinin ortasında açık askıda duruyorlar (üstteki büyük kare). Gerçek Metin de böyle mi?
Evet gerçek Metin de böyle bir kişi. Gömlekleri ve belinde asılı radyosuyla... Metin’in evde kasetlere kaydettiği şarkıların sözlerini de Betül yazdı. Mesela “Yarin Olmazsa Olmazı Var’’ sevildi. “Kalbime söyle taş mı basayım/Verdiğin sözü nasıl unutayım/Ellerini böyle boş mu tutayım/Yarin olmazsa olmazı var/Kapılarını yalnızlık çalacak/Gözlerine kanlı yaşlar dolacak/Gönlüm seni elbet unutacak/Yarin olmazsa olmazı var.” beğenildi sanırım.
Filmde, star yarışmalarının sahne arkasını gösteren, hatta yarışmacılara karşı acımasızlığı eleştiren bir sahne vardı. Metin’in yarışmaya katılmaktan vazgeçmesinin nedeni bu muydu?
Evet Metin’i o stüdyodan çıkaran, yarışmaya katılmaktan vazgeçiren temel sebep sahne arkasında insanlara yapılan muamele.
Arabesk tutkunu
Filmde Metin karakterini canlandıran Tansu Biçer, bu rolüyle en iyi erkek oyuncu oldu. |