14 Mart 2015
Bu yıl, Franz Kafka’nın ünlü eseri “Dönüşüm”ün yayımlanışının 100. yıldönümü. Kafka’nın 1912’de yazdığı fakat 1915’te yayımlanan eseri, bugüne kadar pek çok yazarı etkiledi, ilham kaynağı oldu. “Dönüşüm” 20. yüzyılın en çok atıfta bulunulan kurgu yapıtlarından biri olarak değerlendirildi. 50 sayfalık bu kısa hikâyeyi, ilk kez genç bir hukuk öğrencisiyken okuyan Nobel ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez şöyle demişti: “İlk cümlede neredeyse yataktan düşüyordum. Hayret etmiştim… İlk cümleyi okuyana kadar kimsenin böyle yazabileceğini düşünmüyordum, eğer bilseydim yazmaya daha uzun zaman önce başlamış olurdum, böylece derhal kısa hikâyeler yazmaya koyuldum.”Türkçeye “Dönüşüm” veya “Değişim” adıyla pek çok kez çevrilen öykü, ülkemizde en çok okunan kitapların başında geliyor. Gregor Samsa’nın bir sabah kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulmasıyla başlayan ve hayatındaki değişiklikleri anlatan öykü, acaba bizim edebiyatçılarımızı nasıl etkiledi? Dört yazar, bu sorumuza cevap verdi. Ayrıca Kafka’nın tüm eserlerini daha geniş bir okur kitlesine ulaştıran Cem Yayınevi’nin sahibi Ali Uğur, eserin Türkiye’deki yayın sürecini ve ismi hakkındaki tartışmaları değerlendirdi.
ENİS BATUR: “İlk okuduğumda çok gençtim, her şeyi yanlış anlamıştım”
"Şu an 38-39 arası ateşle yatıyorum, Samsa'dan farkım yok! Şunu söyleyebilirim: Kitabın adı Türkçeye yanlış çevrilmiştir, 'Dönüşüm' değil, 'Başkalaşım' olmalıdır. Kapakta sık sık hamamböceği kullanılmıştır, Kafka oysa yayıncısını uyarmıştır, "sakın hamamböceği koymayın kapağa" diye, çünkü-elbette-ortada böcek falan yoktur. İlk okuduğumda çok gençtim, her şeyi yalan yanlış anlamıştım."
AHMET BÜKE: “Kitabı bankın üzerine bırakıp gittim”
"Dönüşüm'ü lise sona giderken Karşıyaka'da bir kitapçıda görüp almıştım. Cebimdeki paraya en uygun kitap olduğunu hatırlıyorum. Bu yüzden hep ince kitapları sevdim. Ucuz ve güzel olurlar. Hemen bir parka oturup okudum. Şuna karar vermiştim: "Yazmak benim işim olamaz." Kitabı bankın üzerinde bırakıp gittim. Acaba benden sonra okuyan oldu mu onu?"
AHMET ÜMİT:
“Kitaptan etkilenip bir öykü yazdım”
"Dönüşüm'ü çok gençken okumuştum. 12 Eylül öncesinde. Beni çok etkileyen bir metindir. Bunun üzerine yazdığım bir hikâye vardır. 1997-98'de çıkardığımız ‘Yine Hişt' dergisinde yayımlanan ‘Praglı Bir Kavka Kuşu' adlı öykü Kafka'yla yüzleşmemdir. Hikayede Kafka ile İstanbul'da karşılaşıyorum ve sonra onun bir elektrik direği üzerine hamamböceğine dönüşmesine tanık oluyorum. Dönüşüm, modern çağda insanın ortak bir travmasını, sorununu dile getiriyor. İnsanın, insan olarak değerinin ortadan kalkmasını, metalaşmasını anlatır. Aslında Karl Marks'ın Kapital kitabında metafetişizm diye sayfalarca anlattığı konuyu Kafka bir imgeyle özetlemiştir."
SIRMA KÖKSAL: "Hayatımı beni böcekleştirmesinler diye kurguladım"
"Dönüşüm'ü 13 yaşımda okumuştum ilk kez. O yaşta o güne okuduklarıma benzemeyen farklı bir şey olduğunu düşünmüştüm. İlk başta hemen herşeyi anladığımı sanmıyorum ama sürekli aklıma takıldı, birçok zaman kendimi farkında bile olmadan kitabın sahnelerinin içinde hissettiğimi hatırlıyorum. Sonra, sanıyorum bir yıl kadar sonra yeniden okuduğumda daha iyi anladım neyi anlattığını. Gençken, yaşamı tek başınıza belirleyebileceğinizi sanıyorsunuz. Samsa olmamak için herşeyi yapmaya hazırdım. Bütün hayatımı beni böcekleştiremesinler diye kurgulamaya çalıştım. Ama sonra, büyüyünce aslında bireylerin tek başlarına bu durumla başedemeyeceğini, yanlış bir hayatın doğru yaşanamayacağını, bu nedenle de bireyin değil, insanın böcekleşmemesi gerektiğini düşünür oldum. Kafka'nın yayıncısı olmaktan (Can Yayınları Yayın Yönetmeni) gurur duyuyorum tabii. Ama Can Yayınları listesine baktığımda zaten sık sık "sizleri okuyarak ben oldum, aldınız başınıza belayı..." diye geçiriyorum içimden. Umarım beni ben yapmış yazarlarımın yüzünü kara çıkartmıyorumdur.
Türkiye'de ilk kez 1959'da yayımlandı
"Dönüşüm", ülkemizde ilk kez 1959'da Vedat Günyol'un çevirisiyle Ataç
Yayınevi tarafından yayımlandı. Kafka kitaplarının ikinci yayıncısı ise
Cem Yayınları'ydı. 1990'lı yılların sonunda okurla buluşan gri kapaklı
bu kitaplar çok sevildi.
Ali Uğur (Cem Yayınevi'nin sahibi): "Değişim'in ilk çevirmeni, Fransızcadan yaptığı çeviriyle, Vedat Günyol'dur. Bu çeviri 1959'da Ataç Yayınevi tarafından yayımlanmıştır. Değişim kitabını özgün dili olan Almancadan çeviren ilk kişi, Kâmuran Şipal'dir. Kâmuran Bey daha sonra Kafka'dan günümüze kalan tüm metinleri peyderpey dilimize kazandırmıştır. Şu anda Türkçede en çok çevrilen kitapların başında gelen Değişim'in ne yazık ki ikincil dillerden (başta İngilizce) yapılan çevirileri Almancadan yapılan çevirilerin önüne geçmiş durumda. Kitabın adının nasıl çevrileceği Kafka çevirmenleri, hatta okurları arasında bile tartışma konusu olmuştur. Vedat Günyol ve Kâmuran Şipal Değişim'i, Ahmet Cemal ve diğerleri Dönüşüm'ü yeğlemekteler. Çünkü Almanca özgün ad olan Verwandlung, diğer Batı dillerine kolay çevrilen bir kavram: Metamorfoz. Ama ne yazık ki, dilimizde tam bir karşılığı yok. Soranlara şaka yollu, Ovidius'un Metamorfosis adlı yapıtının Başkalaşımlar adıyla çevrildiğini ve neden Kafka'nın ünlü kitabı için bu adın düşünülmediğini karşı soru olarak yönelttiğimiz bile olmuştur.'Değişim' adının yeğlenmesinin nedeni ise şu: Kafka araştırmacılarının çoğu, metinde Gregor Samsa'nın böceğe dönüşmesinden çok, bu olaydan sonra ailesinin yaşadığı değişimin daha önemli olduğunu öne sürüyorlar. Metin, ilk bakışta algılandığı gibi Samsa üzerine olmaktan çok Samsa'nın ailesi üzerinedir. Bu nedenle, metnin adında 'Değişim' yeğlenmiştir. Kâmuran Bey'in yayınevimizde yayımlanan çevirisinin ardından gelen, metin Heinz Politzer'in bir inceleme yazısıdır. Bu konu üzerine en doyurucu açıklamayı orada bulabilirsiniz."