10 Nisan 2015 Cuma

Müze doğuracak sergi

11 Nisan 2015
İki yılda hazırlanan ‘Sinan ve Mimari Dehanın Şaheserleri’ sergisi, MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde dün açıldı. 20 danışmanın yön verdiği sergiden yakında bir müze doğacak. Tabii, yer bulunabilirse… İstanbul’u açık hava müzesi gibi planlayan ve şehre pek çok eser hediye eden Mimar Sinan için hâlâ bir müze yapılmamış olması bir yana, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün beş yıldır yer sorununu çözememesi ironik olduğu kadar acı.

Mimar Sinan hakkında bugüne kadar açılmış ‘en kapsamlı’, ‘en teknolojik’ sergi iddiasıyla yola çıkan ve hazırlık aşaması iki yıl süren “Sinan ve Mimari Dehanın Şaheserleri” sergisi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde dün açıldı. Serginin kapsamı ve teknoloji konusundaki iddiasını bir kenara bırakırsak, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ile All Events Fuarcılık’ın işbirliği ve tarihçi, yazar, mimar ve akademisyenlerden oluşan 20 kişilik danışma kurulunun yön verdiği serginin iki önemli işlevi var.

İlki, Mimar Sinan’ı dünyaya tanıtmak. Elbette Mimar Sinan dünyada tanınıyor ama mimarlık tarihinde hak ettiği kadar değil. Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Demet Binan’ın verdiği bilgiye göre Londra’daki Victoria Albert Museum’un ‘mimarlık sanatı’ bölümünde Mimar Sinan’ın eserlerini göremiyorsunuz. Binan, “Halbuki Mimar Sinan ve Osmanlı klasik mimarisi olmadan dünya mimarlık tarihi doğru anlatılamaz. Bu, bizlerin de eksikliği. Sergimizle onu daha iyi anlatacağız.” diyor. Bu nedenle Tophane’deki sergi 31 Mayıs’ta kapandıktan sonra Kayseri, Ankara, Edirne, Bursa ve İzmir’in yanı sıra Avrupa, Amerika, Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkelerinin önemli kentlerinde izleyicilerle buluşturulacak.

ESERLER MÜZEYE DEVREDİLECEK
İkinci önemli konu, “Sinan ve Mimari Dehanın Şaheserleri” sergisinden bir araştırma merkezi ve müze doğacak. Tabii bir yer bulunabilirse… Sergi yurtiçi ve yurtdışındaki dolaşımını tamamlandıktan sonra tüm envanter ve materyalleri, nerede açılacağı muammaya dönen MSGSÜ Mimar Sinan Araştırma Merkezi ve Müzesi’ne bağışlanacak. 427 yıl önce vefat eden, yere göğe sığdıramadığımız Mimar Sinan için şimdiye kadar bir müze açılmaması bir yana, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin yer talebine beş yıldır doğru dürüst cevap vermedi. En son, eskiden Sanatkarlar Okulu olan Tophane’deki arazide karar kılındı. Fakat orası da altından çıkan arkeolojik kalıntılar nedeniyle beklemede.

Aslında üniversite bünyesinde 1983 yılında kurulan bir Mimar Sinan Araştırma Merkezi var. Fakat bu merkez 1988’de maddi imkânsızlıklar yüzünden kapanıyor,
Demet Binan’ın gayretleriyle 2008’de tekrar açılıyor. Merkezin şu andaki yeri üniversitenin Bomonti kampüsünde 100 metrekarelik bir alan. Binan, 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti projeleri başladığından beri MSGSÜ Mimar Sinan Araştırma Merkezi ve Müzesi’ni kurmak ve merkezi aktif hale getirmek için uğraşıyor fakat gelinen noktada işler kilitlenmiş. Daha müzenin yer sorunu çözülememiş. Müze için önce Mimar Sinan’ın mezarının da bulunduğu Süleymaniye Külliyesi ve Salis Medresesi’nin olduğu bölge isteniyor. Talebi duyan İstanbul Üniversitesi, çabuk davranıp burasını alıyor. Daha sonra Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde yakınlığı sebebiyle Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kılıç Ali Paşa Medresesi’ni gösteriyor. Fakat burası başka bir vakfa tahsis ediliyor. Müdürlük, en son Tophane’deki, sergi mekânıyla aynı sırada yer alan, 19. yüzyılda inşa edilmiş Sanatkarlar Okulu’nu göstermiş.

"EN UYGUN YER SÜLEYMANİYE"
Demet Binan, müzede gelinen son durumu şöyle açıklıyor: “Şu anda Sanatkarlar Mektebi’nin arazisi kazı aşamasında, koruma kurulu bakıyor. O alana uygun proje yapılması lazım. Altta arkeolojik kalıntıları muhafaza eden, üst katta tek katlı bir merkez şeklinde bir proje. Bir proje sunuldu, fakat imar planları henüz çıkmadı. Müze için en anlamlı mekân, bence Süleymaniye’dir. Vakıflar Genel Müdürlüğü, o yapı adasını şimdi kamulaştırdı. Biz de talebimizi yineledik, görüşmeler devam ediyor.”
 Müzenin neden Süleymaniye’de olması gerektiğini ve neden yapılmadığını ise serginin danışmanlarından mimar Cengiz Bektaş özetliyor: “Mimar Sinan’ın en önemli kentsel tasarım eseri Süleymaniye, Haliç’e Doğru basamak basamak iner. Mimar, o oylumu yaşatır insanlara. Avlusunda durduğunuzda İstanbul elinizde başka bir şehirdir. Ama bugün bakın, önü en kötü yapılarla dolu. Ben diyorum ki, orayı ne olur temizleyelim ve yavaş yavaş çıkarak görebileceğimiz bir Sinan müzesi yapalım. Ama oraları başka türlü görüyorlar ve müze yapmıyorlar.” Serginin biletleri www.tixbox.com.tr’de. (www.mimarsinansergi.com)
MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde dün düzenlenen basın toplantısına, MSGSÜ Mimarlık Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Demet Binan, All Events Fuarcılık kurucusu Murat Akan, mimar Cengiz Bektaş katıldı.
All Events Fuarcılık kurucusu Murat Akan
Mimar Sinan mercek altında...
‘Sinan ve Mimari Dehanın Şaheserleri’ sergisine, Mimar Sinan’ı yıllardır araştıran danışmanların yanı sıra Harvard Üniversitesi Ağa Han İslam Sanatı Kürsüsü Profesörü ve Ağa Han İslam Mimarisi Programı’nın direktörü Gülru Necipoğlu’nun 20 yılda hazırladığı, geçen yıl yayımlanan Sinan adlı eseri yön veriyor. Sinan’ı Anlamak, Kültürel Etkileşimler, Mimari Adap, Himayeciler ve Mimar Sinan, Hassa Mimarlar Ocağı, Haritalar ve Silüetlerde Sinan, Mimar Sinan Sözlüğü, Mimar Sinan Mercek Altında, Kubbe Mapping adı altında dokuz bölüme ayrılıyor.

Sinan’ı Anlamak...
Mimar Sinan’ı her zaman sunulan, bilindik ya da tek taraflı anlatımın ötesinde; kendi ağzından, farklı bakış açılarından ve coğrafyalardan, zaman içinde ona mal edilmiş efsanevi özelliklerden görmek, dinlemek fırsatı sunan bu bölüm, mimarlık dehasının hayatına ve onu Sinan yapan özelliklere genel bir bakış sunuyor. İzleyiciler bu bölümde Sinan otobiyografisinden seçme bölümleri bir ekrandan sayfa sayfa açarak okuyabilecek, mimarbaşının çok yönlü dehasının farklı başlıklarını kulaklıklardan dinleyebilecek, çeşitli görüş ve bakış açılarını tek bir pano üzerinde görebilecek, hakkında üretilmiş mitleri ele alan animasyonu izleyebiliyor.

Kültürel Etkileşimler...
İzleyiciyerin yaşadığı coğrafya ve kültürün etkileri ile büyük mimara yeni bir gözle bakmasını sağlayacak olan bu bölüm Sinan’ı ve eserlerini, geçmişiyle, yaşadığı 16. yüzyıl içinde parlayan diğer kültürlerle karşılaştırarak görme olanağı sunacak. Sinan’ın çağdaşı Palladio ile karşılaştırıldığı, aynı dönemde İstanbul’un ve Venedik’in benzer yönlerini ortaya konduğu, detaylı bir şema üzerinde aynı çağda Doğu, Batı ve Osmanlı tarih ve sanatının aktarıldığı bu bölüm geçmişin ve çevrenin mimari eserler üzerindeki ilgi çekici etkilerini izleyicilere aktarmayı hedefliyor. Ayasofya’nın aşılamayan mimarisi ile Sinan’ın rekabeti ve bu rekabetin rövanşı da resimler ve ilgi çekici bilgilerle bu başlık altında yer alıyor.
Mimari Adap...
İzleyicilerin, Sinan’ın eserlerine, mimarlığın altında yatan hiyerarşik, kültürel, coğrafi, dini, yapısal adap kodlarını çözerek bakma imkanı bulabileceği bu bölümde, ışıklı piramitler, çizimler, haritalar ve seslendirmeler aracılığıyla, mimaride birinci dereceden etkisi olan kurallar ile dönemin toplumsal dokusunun dini yapıları nasıl şekillendirdiği aktarılıyor.

Himayeciler ve Mimar Sinan...
Bu bölümde ziyaretçiler mimarlığın destekçilerle var olduğu bir dönemde yapıların ortaya çıkmasında en önemli etken olan himayecilerin sponsorluk süreçlerini, mimarbaşıyla ilişkilerini, bulundukları statüye göre şekillenen eserlerin hikayelerini seslendirme aracılığıyla dinleme, dönemde kadının yeri ile himayeci kadınların hikayelerini illüstrasyonlar aracılığıyla izleme olanağı buluyor.

Hassa Mimarlar Ocağı...
İzleyicilerin Sinan’ı, kendisinden önce gelen ve kendisiyle birlikte gelişip büyüyen Hassa Mimarlar Ocağı’ndan ayrı tutmadan, mimari ve şehir planlamasının, bir ekip işi olduğunu ve bu düzenin nasıl yürüdüğünü fark ederek değerlendirebileceği bu bölüm, Sinan’ın meslektaşlarını, usta ve işçilerini, dönemin inşaat süreçlerini, bu süreçlerin devlet mekanizması ile bağlarını, canlandırılmış minyatürler aracılığıyla izlenebileceği bir projeksiyondan 16. yüzyılın yapı dünyasının kapılarını aralıyor.

Haritalar ve Siluetlerde Sinan...
Sinan’dan önce, Sinan sonrası ve bugün olarak üçe ayırabileceğimiz İstanbul şehir siluetinin gravürler ve fotoğraflar aracılığıyla kavranabileceği görsellerden oluşan bir gösterimin sunulduğu bu bölümde Sinan’ın şehir topoğrafyası ve peyzajına uyumlu, çağının ihtişamını yansıtan yeni şehircilik anlayışını görsel olarak algılamak mümkün. Bu bölüm izleyicileri yüzyıllar arası bir İstanbul yolculuğuna çıkararak, haritalar, gravürler, resimler, müzikler ve şiirlerle bir saltanat şehrinin şekil değiştirişine şahit olmalarını sağlıyor.

Mimar Sinan Sözlüğü...
Bu bölümde dönemin mimari ve kültürel kimi sözcükleri ile oyunlar, sorular ve bulmacalar yer alıyor.

Mimar Sinan Mercek Altında...
Sinan’ı daha profesyonel bir merakla incelemeyi tercih edenler için düşünülmüş olan bu bölümde, mimarın külliyatı, otobiyografisi, dönemin Hassa Mimarlar Ocağı görevlendirme ve ödeme tabloları, yapıların kroki, plan, gravür ve fotoğrafları 28 metre uzunluğundaki dev bir masada, ekranlar, mercekler ve kataloglar aracılığı ile aktarılıyor.

Kubbe Mapping...
Bu bölümde, Sinan’ın yapılarındaki kubbelerin inşa süreçleri MSGSÜ Tophane-i Amire binasının tek kubbesinde video-mapping yöntemi ile aşama aşama ve üç boyutlu olarak izleyiciye aktarılıyor.  

Sinan’ın minarelerinden dört mevsim İstanbul
Cüneyt Karaahmetoğlu
31 Mayıs’a kadar devam edecek olan sergiye Cüneyt Karaahmetoğlu’nun hazırladığı “5 Asır Sonra Sinan’ın Minarelerinden 4 Mevsim İstanbul” belgeseli eşlik ediyor. Belgesel, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki camilerinin minarelerinden 12 ay boyunca yılın 4 farklı mevsiminin çekimlerinden oluşan 16 dakikalık ‘time lapse’ten oluşuyor. Belgesel için proje boyunca 170 bin İstanbul fotoğrafı çekilmiş; filmde 21 bin kare fotoğraf kullanılmış.
‘Sinan ve Mimari Dehanın Şaheserleri’ sergisi danışma kurulu
Mimar Prof. Dr. Bülent Özer, tarihçi Prof. Dr. Cemal Kafadar, mimar Prof. Dr. Demet Binan, mimar Prof. Dr. Doğan Kuban, müzebilim uzmanı Prof. Dr. Fethiye Erbay, sanat tarihçisi Prof. Dr. Gülru Necipoğlu, tarihçi Prof. Dr. Haluk Dursun, sanat tarihçisi Prof. Dr. Jale Nejdet Erzen, Mimar Prof. Dr. Reha Günay, sanat tarihçisi Prof. Dr. Selçuk Mülayim, geleneksel Türk el sanatları Uzmanı Prof. Dr. Sitare Bakır Turan, sanat tarihçisi Prof. Dr. Semra Germaner, mimar Prof. Dr. Suphi Saatçi, mimar Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, sanat tarihçisi Doç. Dr. Nurcan Yazıcı, mimar Cengiz Bektaş, kitap tasarımcısı Ersu Pekin ile arkeolog ve kültür tarihçisi Nezih Başgelen.
 

SERGİDEN FOTOĞRAFLAR



























 
HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ