30 Aralık 2015 Çarşamba

Minyatür sanatçısı Ülker Erke: ‘10 yıldır sergilerime gitmiyorum’

Ülker Erke, Çiftehavuzlar’daki evinden pek çıkmıyor. ‘10 yıldır hiçbir sergime gidemiyorum.’ diyen sanatçı vaktini çalışarak geçiriyor. Fotoğraf: Kürşat Bayhan, Zaman


30 Aralık 2015
Türkiye’de yaşayan birkaç önemli minyatür sanatçısı var. Cahide Keskiner ve Ülker Erke bu isimlerin başında geliyor. İkisi de artık 80’li yaşlarını sürüyor; evlerinden, atölyelerinden pek çıkmıyorlar. 9 Ekim’de Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi’nde öğrencileri ile ‘Kültürel Semboller’ sergisine katılan Keskiner, uzun bir aradan sonra talebelerini kırmayıp sergi yolunu tutmuştu. Geçtiğimiz cumartesi günü Küçükçekmece Belediyesi Cennet Kültür ve Sanat Merkezi’nde başlayan “Sufi Işığı’ sergisine, 20 özel Mevlana portresiyle katılan Ülker Erke ise açılışa bile gelemedi. Hatta 10 yıldır, hiçbir sergisine gitmediğini, gidemediğini söylüyor. En son 2004’te Yıldız Sarayı içindeki Çit Kasrı’nda gerçekleşen “Minyatürlerle Mevlivîhâneler” sergisine gidebilmiş. Ülker Erke, kış aylarını genellikle evinde, çalışma odasında geçiriyor. 1980 yılından beri ev işlerine yardım eden Kıymet Hanım’la oldukça mutlu mesutlar. Bazen doktor için, bazen de çocuklarıyla akşam yemeği için dışarı çıkıyor. Yazları ise Akçay’da babasından kalan yazlığında geçiriyor.
Tezhip ve minyatürü Ord. Prof. A. Süheyl Ünver’den öğrenen Erke, 60’tan fazla yıldır minyatürle iç içe. Bugüne kadar Karacaoğlan ve Nedim’in şiirlerini, masal ve efsaneleri, gemileri, kuşları, Anadolu folklorunu, Selçuklu ve Osmanlı dönemindeki şifahaneleri, Atatürk evlerini, baba ocağı Edremit’i ve zeytinini seri halinde minyatürleştirdi. Ama kendisinin en önemli serisi Mevlevilik ve Hz. Mevlânâ üzerine yaptığı çalışmalar. Erke, sanat hayatının erken dönemlerinden bu yana Mevlânâ minyatürlerini araştırıyor. Sayılarını hatırlamasa da bugüne kadar pek çok Hz. Mevlânâ portresi çizdi.

MEVLANA'NIN GENÇLİK PORTRELERİ

Minyatürlerine kaynaklık eden en önemli eser ise 1957 yılında Türk Tarih Kurumu (TTK) tarafından yayımlanan Şahabettin Uzluk’un ‘Mevlevilikte Resim-Resimde Mevlanalar’ adlı kitap. Eserin, bugün baskısını bulmak zor. TTK’nın arşivinde bile sadece 2 adet görünüyor. Kitapta, Mevlânâ’nın sağlığında 20 portresini yapan Rumi nakkaş Aynüddevle’nin hikâyesinin yanı sıra Mısır’da, İran’da yapılmış Mevlânâ portreleri yer alıyor. Selçuklu Sultanı 2. Keyhüsrev’in kızı Gürcü Sultan tarafından Mevlânâ portreleri çizmek için görevlendirilen Aynüddevle’nin çizimleri daha sonra kayboluyor ve Erke’nin ifade ettiği gibi, sonraki yüzyıllarda ‘herkes kendi Mevlânâ’sını çiziyor. Kimi çekik gözlü, kimi elinde yelpazesiyle, kimi saçı sakalı karışmış halde…

Ülker Erke, bizim çok aşina olduğumuz ‘kırmızı ve tombul yanaklı’ Mevlânâ portrelerini doğru bulmadığını daha önce ifade etmişti. Sufi Işığı sergisinde, hem bilgi ve belgeler ışığında kendisinin tasavvur ettiği, hem de söz konusu eserden hareketle çizdiği 20 portre yer alıyor. Yirmi, Aynüddevle’ye ithafen belirlediği bir sayı. Aslında bu eserler, yıllar içinde peyderpey sergilendi. Erke, 20’den fazla kişisel sergi açtı. 60’ın üzerinde karma sergiye katıldı. Sufi Işığı için seçtiği portreleri yine görmekte fayda var çünkü kafamızdaki Mevlânâ portresi hâlâ aynı. Oysa sergide farklı çizimlerle karşılaşacaksınız, özellikle genç Mevlânâ’yı ve sanatçının Hollandalı ünlü ressam Rembrandt’ın Mevlana resminden esinlendiği minyatürü görmek şaşırtıcı olabilir.

Sergide, Erke’nin genç Mevlana portreleri (üstteki dört kare) ile Holllandalı ünlü ressam Rembrandt’ın Mevlana resminden esinlendiği minyatürü de yer alıyor (alttaki iki kare).
'SERİYİ BOZMAMAK İÇİN SATMADIM'
Ülker Erke, hiçbir eserini bugüne kadar satmamış, hepsini evinde saklıyor. Zaman zaman sergi için istediklerinde, muntazam bir istifle dizdiği arşiv odasından çıkarıyor. ‘Peki neden satmadınız?’ diye soruyoruz. “Serileri bozmak istemedim, arşiv değeri taşıyor. Bakın, gençler hâlâ onu tanımıyor. Birini satarsam hepsini birden sergilemek mümkün olmayacak. Doğrusu, seri halinde satın almak isteyen de olmadı.” diyor.

Sergideki ilginç Mevlana portrelerinden biri daha.









26 Ocak 2016’da sona erecek Sufi Işığı, Hz. Mevlânâ’nın doğum yeri olan Belh’ten çıkıp Konya’da son bulan yaşamını analtmayı hedefliyor. Sergide Erke’nin eserlerinden başka koleksiyonlardan toplanan tekke objeleri, tekke objeleri, görsel ve yazılı belgeler de yer alıyor. Mevlânâ Türbesi’nin ilk hali olduğu rivayet edilen bir fotoğraf bunlar arasında. 18. yüzyıla tarihlenen fotoğraf, ressam Şahin Paksoy koleksiyonundan alınmış (altta). 

Mevlana Türbesi


Ülker Erke, hiçbir eserini bugüne kadar satmamış, hepsini evinde saklıyor. Zaman zaman sergi için istediklerinde, muntazam bir istifle dizdiği arşiv odasından çıkarıyor.
Ülker hanım ile evinde selfie.