1 Ekim 2014 Çarşamba

Siirt’in Paris köyüne bir Eyfel lazımdı

1 Ekim 2014
Siirt'in Eruh ilçesine bağlı Paris köyü bir sergiye konu oldu. Sanatçı Fikret Atay, Taksim Pilot Galeri'de açılan ‘Paris Köyü' adlı video sergisinde, yaklaşık yüz kişinin yaşadığı köydeki gençlerle yaşlılar arasında diyalog kurmayı hedefliyor. Avusturya'da yaşayan Kürt müzisyeni, keman virtuözü Dilşad Said'in 'Sorani Badhinan' bestesinin eşlik ettiği 'Paris Köyü sergisi', 25 Ekim'e kadar görülebilir.

Taksim Sıraselviler'deki Pilot Galeri'ye girdiğinizde, karşınıza çıkan ilk videoda Siirt'in Paris köyü ile tanışıyorsunuz. Şenlikli bir köye giriş sahnesi… Beş metre boyutundaki Eyfel Kulesi'ni traktöre yükleyen gençleri, köyün kadınları neşe, sevinç, heyecan içinde karşılıyorlar. Ama o da ne! Kulenin en tepesinde iki hoparlör, onun üstünde de alem. 6.20 saniye süren video, Charli Chaplin filmleri gibi siyah-beyaz, sessiz ve hareketli.

Videolarında, Doğu-Batı, gelenek ve modernite, sivil ve askerî alanlar arasındaki gerilim noktalarını işaret eden Fikret Atay'ın, beş yıl aradan sonra açtığı 'Paris Köyü sergisi', yaklaşık yüz kişinin yaşadığı köydeki gençlerle yaşlılar arasında diyalog kurmayı hedefliyor.

Geçtiğimiz yıllarda Tate Modern ve New Museum ile Lyon, İskenderiye, İstanbul ve Sidney bienalleri gibi birçok müze, kurum ve etkinlikte sergilere katılan ve Tate Modern, Mudam, Frac, VKV gibi koleksiyonlarda çalışmaları bulunan sanatçının sergide, Paris Köyü dışında iki videosu daha bulunuyor. “Yürüyen Anılar”, “Devlerin Aşkı” ve “Paris Köyü” isimli üç ayrı hikâye, üç ayrı yol, aynı düzlemde kesişiyor. Serinin başlangıç noktası olan “Yürüyen Anılar”, boşaltılmış bir köyün kadınlarının geri dönüş filmi. Serinin ikinci filmi “Devlerin Aşkı”, şehirli kız, köylü oğlan, imkânsız aşk imgeleri çerçevesinde gelenekselci olmayan bir noktadan modernlik eleştirisi sunuyor.

Absürt bir kara-komedi olarak tanımlanabilecek olan Paris köyü ise Siirt/Eruh arasında gerçekten var olan bir köyden yola çıkarak kurgulanıyor. Önce köyün adına uygun bir sembol, Eyfel Kulesi hazırlanıp köye getiriliyor. Ardından çıkan tartışmada, köyün ileri gelenlerinin kuleyi istemedikleri görülüyor. Yaşlılar ile gençler arasında ortak yol bulunmaya çalışılıyor ve sonunda, kuleye takılan hoparlör ve alem ile minareye benzeyen bir yapı üretiliyor. Fikret Atay filmde, Paris'in renkli atmosferinin aksine renksiz bir alan oluşturmak istediğini söylüyor. Her şey yalın ve basit…

Peki tüm bu hikâye tamamen kurgu mu? Değil elbette. Kurgu olan hikâye gerçeğe dönüşüyor. Köyün yaşlıları, gerçekten minareleri olmadığı için çekimler bittikten sonra Fikret Atay'dan minareyi köylerine hediye etmesini istemiş. Henüz teslimat tamamlanmamış ama olacak.

2003'ten beri Paris'teki dünyaca ünlü Galeri Chantal Crousel ile çalışmaya devam eden Fikret Atay (1976), son üç yıldır memleketinde yaşıyor ve işlerini burada da üretmeyi sürdürüyor. Avusturya'da yaşayan ünlü Kürt müzisyeni, keman virtuözü Dilşad Said'in 'Sorani Badhinan' bestesinin eşlik ettiği 'Paris Köyü’ video sergisi, 25 Ekim'e kadar görülebilir.

Fikret Atay: Köyü, Paris yapmak istedim

“Birkaç yıl Paris'te yaşadığım için bu köyün adını ilk duyduğumda dikkatimi çekti. Kürtçede bostanlara 'paréz' deniyor. Zamanla Paris olmuş bu kelime. Köyün girişine Paris yazmışlar, sonra kaldırılmış. Merak edip köye gittiğimde yolun kenarında adı Cafe de Paris olan küçük bir bakkal vardı sadece. Başka bir özelliği yoktu, Siirt ile Eruh arasında ona benzer pek çok köy var ama çoğu boşaltılmış. Tabii, Paris köyü, Paris değildi. Burayı Paris yapmak istedim, bir hikâye yazdım. Mademki Paris burası, Eyfel Kulesi neden yok? Tabii ki bir çatışma alanında yapmam gerekiyordu. Yaşlıları işin içine kattım. Yaşlılar da 'Köyümüzün camisi var ama minaresi yok.' dediler. Köye Eyfel Kulesi kurmak isteyen gençlerle, minare isteyen yaşlılar arasında bir diyalog kurmaya çalıştım. Gençler, Eyfel Kulesi'ni yapıp kuleye hoparlör ve tepesine de alem takıyorlar. Bu şekilde ortak bir yaşam alanı oluşturuyorlar.

İşlerini üç yıldır Batman’da üretiyor
Fikret Atay 1976 yılında Batman’da doğdu. Dicle Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar eğitimi gördü. 2010’da Viktor Pinchuk Vakfı tarafından iki yılda bir verilen Future Generation Art Prize’a aday gösterildi. Viafarini Docva (Milano, 2010), Bonner Kunstverein (Almanya, 2008), Site Gallery (İngiltere, 2007), UCLA Hammer Museum (Los Angeles, 2006), FRAC Ile-de-France-Le Plateau (Paris, 2006), Maison de l’Architecture (Paris, 2005) ve Museo de Arte Contemporáneo di León (İspanya, 2005) gibi mekanlarda kişisel sergileri oldu. Yurtiçi ve yurtdışında, İstanbul Modern, New Museum ve Tate Modern gibi çağdaş sanat müze ve kurumlarında birçok grup sergiye katıldı.Son dönem katıldığı grup sergileri arasında “Çok Sesli”, Istanbul Modern, Türkiye (2014), “Destini/Storie/ Vite”CaMec, İtalya(2014), “Manifesta - Unloop Kino”, St Petersburg, Rusya(2014), “Attention Economy”, Kunsthalle Wien, Avusturya(2014),“Lines Made by Walking”, Haifa Museum of Art, İsrail (2011), “Future Generation Art Prize@Venice”, Palazzo Papadopoli, Venedik (2011) ve “Starter, Vehbi Koç Vakfı Çağdaş Sanat Koleksiyonundan İşler”, ARTER, İstanbul (2010) bulunuyor. Atay’ın eserleri 10.Lyon Bienali (2009), İskenderiye Bienali (2009), 10. ve 8.İstanbul Bienalleri (2007, 2003) ile Sidney Bienali (2006) kapsamında gösterildi. Fikret Atay Batman’da yaşıyor ve çalışıyor.




HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ