25 Nisan 2013 Perşembe

‘Batı müziğinin ustaları Doğu’dan beslendi’

25 Nisan 2013
İkinci sayısı önümüzdeki günlerde yayımlanacak olan ‘Müzik-Bilim Dergisi', Batılı müzisyenlerin Doğudan nasıl beslendiklerini ortaya çıkaran bir yayın. Derginin bilim kurulu başkanı Prof. Dr. Gülper Refiğ, “Wagner operalarının büyük bölümünde Batı'nın tek kurtuluş umudunun Doğu maneviyatında olduğu vurgulanır.” diyor. Refiğ'in, Mozart'ın meşhur Saraydan Kız Kaçırma operasına dair anlattıkları ise ezber bozuyor.

Batı’da birtakım aklı evvel insanlar var. Onlarda fikir var, izan var, akıl var, edep var. Her şey onlarda. Biz de ne öğrenirsek onlardan öğreniriz...” Ne yazık ki pek çoğumuz böyle bir kodla yetiştirildik. Batı’nın asıl kaynaklarını Doğu’dan aldığını ispatlayan hatırı sayılır çalışmalar olsa da kodlarımızın fabrika ayarlarını değiştirmek için almamız gereken yol uzun. Mimar Sinan Üniversitesi Müzikoloji Bölümü tarafından yayımlanan Müzik-Bilim Dergisi düşünce tarzımızı ters yüz eden bilimsel dergilerden biri. MSGSÜ Devlet Konservatuarı Müzikoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gülper Refiğ’in başkanlığında, 10-15 kişilik doktora ve yüksek lisans öğrencisinin araştırmaları sonucunda hazırlanan dergi, Batılı müzisyenlerin Doğu’dan nasıl beslendiklerini ortaya koyan ezber bozucu bir içeriğe sahip. Derginin ilk sayısı geçen yıl sonbaharda yayımlandı, ikinci sayısı ise önümüzdeki günlerde çıkacak.

Gülper Refiğ’in ifadesiyle bugün kendine müzikolog diyen yüzlerce, binlerce profesör bulunuyor. Onların hepsi de müzik alanında pek çok iş ortaya çıkardı. ‘Peki biz ne yapacağız? Bu işleri taklit mi edeceğiz, yoksa yaşadığımız coğrafyanın kültür birikiminin farkına varıp etkilerini
mi araştıracağız?’ soruları Müzik-Bilim Dergisi’nin çıkmasına vesile olmuş. Refiğ, önceleri cüretkar bir hayalin peşinde olduğunu düşünse de nihayetinde hiç beklemedikleri ve bugüne kadar konuşulmayan, belki üstü örtülen gerçeklerle karşılaştıklarını ifade ediyor: “Batı’nın yazar, çizer ve sanatçılarının hepsi feyizlerini Doğu’dan, Osmanlı’dan, özellikle de Mevlana felsefesinden aldı. Bu hem acı bir gerçek hem de sevindirici.”

Peki Batılı müzisyenler araştırmalarında neler buldu? Mozart, Beethoven, Wagner, Schumann, Schubert, Brahms’a kadar hemen hepsinde bu etki, bu beslenme var. Sadi, Hafız, Şirazi ve Mevlana’nın eserleri 18. yüzyılda kendi dillerine tercüme edilince ‘kültür ve felsefe tsunamisine tutulan’ Gustav Mahler, Heinrich Heine gibi Alman şairler gazel tarzında şiirler, beyitler yazmışlar ve bu beyitler adı geçen müzisyenler tarafından bestelenmiş. Refiğ, “Şimdi söylediklerim çok şaşırtıcı gelecektir. Kimse de inanmak istemeyecektir. Fakat biz, bütün bunları Batılı düşünürlerin, profesörlerin makalelerinden öğreniyoruz.” dedikten sonra Mozart’ın asıl adı “Saraydan Aşırma” olan fakat “Saraydan Kız Kaçırma” olarak ünlenen operası ile ilgili bilgiler veriyor.

Aslında bu hikâyenin orijinali bir İngiliz oyunu, daha sonra aynı tarihlerde bir Alman şair de yazıyor ve hikâye değişe değişe Mozart dönemine kadar geliyor. Mozart, Müslüman Türkleri, Osmanlıları gaddar olarak gösteren hikâyeyi tamamen değiştiriyor. Hikayeye göre Selim Paşa’nın sarayında Avrupalı beyaz bir kız esirdir. Selim Paşa da kızın sevgilisi Belmonte’nin babasına bir zamanlar esir düşmüştür ve kendisine ne zulümler etmiştir. Hikayenin eski versiyonlarında Selim Paşa’nın herhangi bir aryası, tiradı yok. Mozart ise operanın sonunda Selim Paşa’ya bir tirad söylettiriyor: ‘Seni babana, hayatta mazluma, zor durumdaki insana gaddarlık ve zulüm etmek değil, şefkat ve merhamet göstermek insanlıktır demen için serbest bırakıyorum.’

Operada geçen ikinci konuşma şöyle: Belmonte, Selim Paşa’ya ‘Yüce efendimiz nasıl ödeyebilirim hakkınızı’ deyince Selim Paşa, ‘Sen benim yerimde olsan ne yapardın?’ diye soruyor: ‘Size dünyanın en büyük kötülüklerini yapardım.’ Cevap: ‘Eh belki burada insan olmayı öğrenmişsinizdir.’ Refiğ, “Mozart, Viyana’daki sarayda bir Doğuluya bunu söylettiriyor. Bütün bunları anlatmamın sebebi şu: Mozart, ünlü operasında Doğu bilgeliğini, adalet anlayışını korkusuzca över. Wagner operalarının büyük bölümünde Batı’ının tek kurtuluş umudunun Doğu’nun maneviyatında olduğu vurgulanır.” diyor. Refiğ, bu alandaki araştırmalarını dergide “Wagner’e Göre Batı Uygarlığı” başlıklı makalesinde ayrıntılı bir şekilde anlatıyor ve kaynaklarından biri olarak opera arihiyle ilgili çalışmalar yapan Ernest Krauzen’i gösteriyor.

Dergideki Bertan Rona’nın Polonyalı müzisyen Szymanowski’nin Üçüncü Senfonisinde Doğu Kültürünün Etkileri adlı makalesi de dikkate değer. Gecenin Şarkısı adlı 3. Senfoni, Mevlana’nın Farsça bir gazeli üzerine bestelediğini, ortaya konan belgelerden öğreniyoruz. Nazende Yılmaz tarafından araştırılan ‘Osmanlı Sarayı’nın Tiyatroları’ makalesi ayrı bir konu fakat, meraklısı için yeni bilgi ve belgeler sunuyor.

HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ