18 Eylül 2010 Cumartesi

Yes please... Önce Antep sonra Kilis, çaylar filiz!

18 Eylül 2010
İhsan Aknur sıra dışı bir taksi şoförü. İstanbul’da onun gibi taksiciler olsa Kültür Bakanlığı’nın işi çok daha kolay olur. En son Basketbol Şampiyonası’nı takip eden Sırp bir gazeteci, ‘tuzlu’ taksi macerasını yazınca İhsan Aknur’u yoklamak düştü aklımıza. Çünkü 40 yıllık iş hayatında taksisine binen hiç kimse memnuniyetsiz ayrılmamış İstanbul’dan. Nitekim onu yine tanıtım işinde, Galata Köpsüsü’nde çekilen bir reklam filminde yakaladık.



Taksinin kapısı, şoförün ağzı açılır: “Yes please, önce Antep, sonra Kilis, çaylar filiz...” Turist kızcağız bir ayağı takside, öteki dışarıda “What... What...?” diye kalakalır. Şoför: “Hi... Where are going to now?” diye ikinci cümlesini kurar bu kez. Şaşkın turist, doğru taksiyi bulduğu için sevinir, koltuğa yerleşir ve özlemle beklediği İstanbul turu başlar... İhsan Aknur, kimi zaman ‘please, filiz’ diyerek kimi zaman da “Of course, my hourse” “No many, no honey” gibi kendi uydurduğu İngilizce deyimlerle karşılıyor müşterilerini...

“Google'da Robert de Niro'dan sonra en ünlü benim” diye hava atmasını hoş karşılıyoruz dolayısıyla. İnanmazsanız Google'a ‘İhsan Aknur taxidriver' yazıp sorabilirsiniz. Neden taxidriver? Çünkü İhsan Bey'i dünyaca ünlü yapan www.besttaxidriver.com adlı sitesi, Robert De Niro’nun adını Hollywood tarihine altın harflerle yazdırdığı filmi 1976 yapımı Taxi Driver.

Sadede gelirsek… Taksicilerin İstanbul'a gelen turistleri kazıklamasından bıktık. En son Basketbol Şampiyonası'nı (2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası 28 Ağustos-12 Eylül tarihleri arasında İstanbul'da gerçekleştirildi) takip eden Sırp bir gazeteci, bol sıfırlı tuzlu taksi macerasını yazınca İhsan Aknur'u yoklamak düştü aklımıza. Çünkü 40 yıllık iş hayatında onun taksisine binen kimse memnuniyetsiz ayrılmamış şu güzelim şehirden. Giden yerine yeni birini ya da birilerini göndermiş. Bunlar arasında hatırı sayılır uluslararası televizyoncular ve programcılar var. İhsan Aknur'un sayısı 22 olan anı defterine yazılanları okuyunca bize hak vereceksiniz.

Kültür Bakanlığı, yıllardır ülkemizin tanıtımı için çabalayıp dursun ama taksiciler bu çabayı bir çırpıda yok etsin! Olacak şey mi! İşe yaramayan kültür projeleri üretileceğine İhsan Aknur gibi taksiciler yetiştirilse çok daha anlamlı olur. (İşe yaramayan projelerden birine geçen haftalarda Adalar'da düzenlenen İstanbul Denizini Özlüyor başlıklı etkinliği örnek gösterebiliriz mesela. Denizimizi özlüyoruz ama balıklarımıza ve denize sahip çıkmak için sonucu fos olan etkinliklere ihtiyacımız yok.)

İhsan Bey'e, “Sizde şeytan tüyü mü var? Neden diğerleri gibi turistleri kazıklamıyorsunuz?” diye sormadan önce onun klasik özgeçmişine bir göz atalım. Züğürt turizm seyahat acentesinin en kıdemli üyesi 58 yaşındaki Aknur, sıra dışı bir taksi şoförü. Ününü duymayan yok. Hikâyesi bugüne kadar Türk ve dünya basınına 90 kez konu oldu. Doğal olarak röportaj teklifimizi duyunca nazlanıyor. “Konuşuyoruz, konuşuyoruz, bir şey olmuyor ki!” diye sitem ediyor. Daha ne olsun diye biz de basıyoruz sitemi. Bizim belgeselimizi yapmıyor Discovery Channel. Hem bu eski bir hikâye. Ta 2001 yılında keşfetmişlerdi onu.   
Uzun yıllar Sultanahmet'te çalışan Aknur, arabasına binen yabancıların dillerini anlamamak zoruna gidince İngilizce kursuna yazılmaya karar verir. Turistlerden de pratik yapmak için yardım ister. Ama hayatı 2001 yılında bir web tasarımcısının taksisine binmesiyle değişir. 155 bin kişinin ziyaret ettiği www.besttaxidriver. com sitesi böylece ortaya çıkar. Sitenin dili sadece İngilizce. Türklerle işi yok. Bundan sonra her şey çorap söküğü gibi gelir. Amerika'dan Avrupa'ya birçok e-mail almaya başlar. Herkes İhsan Aknur'la İstanbul turu yapmak için rezervasyon yaptırır.

İhsan Bey, misafirlerini havaalanında karşılar, gündüz turistik yerleri gezdirir, bir rehber gibi bilgiler verir, gece eğlence mekanlarına götürür. Otellerini ayarlar, ucuz restoranları öğretir. Aknur, “Biriktirdiğim defterler çok işime yaradı. Turistler buradaki güzel yazıları okuyunca bana daha çok güvendiler. Taksiciler, turistlerin bu ülkede karşılaştıkları ilk kişiler. Bu yüzden bana önemli bir görevin düştüğünü düşündüm. Müşteriyi istediği yere bırakmak ve fazla para almak kolay. Ama o insanları benimle yaptıkları turdan mutlu bir şekilde uğurlamak beni de mutlu etti. Çünkü işimi seviyorum. En önemlisi size güvendikleri ve onları kazıklamak gibi bir niyetinizin olmadığını anlayınca daha bonkör davranıyorlar.” diyor.

Aknur kendini geliştirmeye ise hâlâ devam ediyor. İstanbul'un tarihini kitaplardan öğrenmiş. Bugünlerde Bizans tarihiyle iştigal. Sebebi rehberler. “Onları kıskandım, kafama Bizans tarihini taktım.” diyor. Arabasında ilginç bir Bizans haritası var. Hangi eser nerede, özelliği nedir, surların ilk ve son halleri, hepsini not almış. Torpido gözünde ise Robert Mantran'ın yazdığı İstanbul Tarihi kitabı duruyor. Para durumu nasıl mı? Hâlâ züğürt turizm seyahat acentesinin en kıdemli üyesi. 1990’dan beri plakasının borcunu ödüyor.

Bu fotoğraflar, geçen yıl Ramazan ayında çekilmiş. Anthony Bordean, Travel Chanel’da No Reservation adlı bir program hazırlıyor. Amerika’da yayınlanan yapım oldukça popüler. Programda rezervasyon yaptırmadan bir mekana gidiliyor ve değerlendiriliyor. Yurt dışı da olabiliyor. Programın iletişim sayfalarında büyük bir hayran kitlesi var. Bordean rotasını İstanbul’a çevirince yolları İhsan Aknur’la birleşmiş. Birlikte bir buçuk gün geçirmişler. Eyüp’te iftar, Sultanahmet’te sahur yapmışlar.


Bu fotoğraf ise 15 Eylül 2010 çarşamba günü Galata Köprüsü’nde çekildi. ABD’de de satılmaya başlanan ve artık Ford’un ilk global ürünü olan Fiesta için, satışa sunulduğu pazarları kapsayan bir ‘Fiesta Dünya Turu’na çıkılmış. Amerika’dan Avustralya’ya uzanan bir rota belirlemişler. Turda pilotluk yapan Amerikalı gazeteciler, 57 günde 4 kıtanın 20 ülkesini geçip 25 bin kilometre yol kat edecekleri yolculuğun 24’üncü gününde İstanbul’a ulaştı. Mavi renkli arabaları için çektikleri küçük filmde İhsan Aknur’a rol verdiler.