27 Şubat 2015 Cuma

'Bütün seramiklerimi yıktılar, bir ben kaldım'

28 Şubat 2015
AKM, Çankaya Köşkü, Tarabya Oteli, Avrupa Konseyi binası ve daha pek çok mekân için seramik panolar yapan Sadi Diren'in yeni sergisi D'art Sanat Galerisi'nde açıldı. Seramik kesmekten artık flu gören ve Caddebostan'daki evinde emeklilik günlerini geçiren Diren, mahzun: “Bütün seramiklerimi yıktılar, bir ben kaldım. Ben de gidince rahatça yıksınlar artık.”
Sadi Diren'in ile 26 Şubat 2015'te Caddebostan'daki evinde görüştüm. Fotoğraf: İsa Şimşek (Zaman)
Elbette Sadi Diren'in tüm seramikleri yıkılmadı, yok olmadı. 60 küsur yıllık sanat hayatına sığdırdığı yüzlerce eseri var. Kimi Çankaya Köşkü'nde, Atatürk Kültür Merkezi'nde, Manifaturacılar Çarşısı'nda, kimi Strasbourg'daki Avrupa Konseyi binasında, pek çoğu da koleksiyonlarda. Ama ‘en büyük işlerim' diye ifade ettiği bazı seramik panoları ve duvar kaplamaları son yıllarda kendisine haber bile verilmeden yıkıldığı için öyle hissediyor ve “Bütün seramiklerimi yıktılar, kala kala ben kaldım. Ben de gidince rahatça yıksınlar!” diye üzüntüsünü dile getiriyor.

1972'de Tarabya Oteli'nin barına yaptığı bu eserle birlikte bina da yıkıldı.

1971'de Atatürk Kültür Merkezi bahçesine yaptığı seramik duvar. AKM restorasyonda olduğu için akıbeti bilinmiyor.
1973'te Nejat Eczacıbaşı'ın villasındaki havuz duvarına yapılan eser de yıkılmış.
1960'ta Strasbourg'daki Avrupa Konseyi binasına yaptığı 20 metrelik bu seramik korunuyor. 
 Seramik sanatına yıllarca emek veren bir sanatçı için acı bir durum bu. Galata'daki D'art Sanat Galerisi'nde geçen hafta 62. sergisini açan sanatçı, eserlerinin başına gelenleri bir bir sıralıyor: “1973'te Nejat Eczacıbaşı villası için bir seramik istedi. Havuzu çevreleyen duvara bir pano yaptım. Nejat Bey'in vefatından sonra evi genişletmek için o seramiği yıkmışlar. Bir ay çalışmıştım o pano için, 14 bin parçadan oluşuyordu. Oysa yerinden çıkarılabilirdi. Üzüldüm doğrusu.”

İkinci yıkılan eseri, 1972'de Tarabya Oteli'nin barına yaptığı rengarenk seramik. Tarihi otel, yeniden yapılmak üzere birkaç sene önce yıkılınca eser de tarihe karışmış. İstanbul Üniversitesi'nin Baltalimanı'nda yabancılar için lokantası ve lokali vardır. Diren, bu mekâna da bir pano yapmış. Binanın üstünü kaplamak isteyince panoyu yıkmışlar.

Ayakta olanlardan Manifaturacılar Çarşısı ve Atatürk Kültür Merkezi'ndekiler içinse ‘keşke yıkılsa, rezalet durumdalar' diyor ve ekliyor: “Tarabya gitti, Baltalimanı gitti, Manifaturacılar keşke gitse rezil ettiler. Önüne dükkânlar yapmışlar. Hiç bakılmamış. Şimdi sıra AKM'ye geldi. Depo gibi rezalet halde. O da yıkılmak üzeredir. AKM'nin mimarı Hayati Tabanlıoğlu istemişti o seramiği benden, aylarca sürdü çalışma, montajını da ben yaptım. Şimdi sonu ne olacağı belirsiz. Dört ayda yaptığım Strasbourg'daki 20 metrelik eserime ise tertemiz bakıyorlar.”

Sanat yaşamına 1949'da başlayan Sadi Diren, Türkiye'deki seramik sanatını ayakta tutan başlıca isimlerden. Çok çalıştı, çok eser üretti. Türkiye'den Almanya'ya, İtalya'dan İngiltere'ye, Fransa'dan Macaristan'a kadar hem yüzlerce esere imza attı hem de seramik endüstrisi alanında yine yüzlerce tasarım gerçekleştirdi. Hem hocaları (Bedri Rahmi Eyüboğlu) hem de yabancı eleştirmenler tarafından övgüler aldı. 1964'te Almanya'dan yurda döndüğünde Eczacıbaşı Seramik Fabrikaları'nda süs ve mutfak eşyaları kısmına müdür ve sanatçı olarak girdi. 1982'de Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne dekan oldu. 1991'e kadar aynı göreve tekrar tekrar seçildi. 1991'de ise devlet sanatçılığı unvanı aldı. 1944'te de emekli oldu.

Sadi Diren, artık 88 yaşında (Yandaki kare çocukluğuna ait). Caddebostan'daki evinde emeklilik günlerini geçiriyor. Kapısının zilinde hâlâ ‘devlet sanatçısı ve dekan' yazıyor. Son iki seneye kadar seramik yapmaya devam ediyordu. Artık yardımcısı Fevziye Topçu ile hayatına devam edebiliyor. Etrafını flu görüyor. Gözünde seramik kesmekten sarı leke hastalığı baş göstermiş. Ama olsun, flu da olsa görüyor olmaktan memnun.

1953'te ilk sergisini açtığı Maya Sanat Galerisi'nin sahibi Adalet Cimcoz, onu sanat çevresine tanıtırken şöyle demişti: “Bu delikanlıya iyi bakın, geleceğin seramik ustası o.” Cimcoz, onun değerini ta o zaman fark etmişti, şimdi sadece öğrencileri sahip çıkıyor kendisine.

Öğrencisi Emre Zeytinoğlu ve D'art Sanat Galerisi'nin sahibi Duygu Bağlan'ın küratörlüğünde açılan sergide sanatçının 1957'den 2010'a kadar yaptığı yaklaşık 60 eseri sergileniyor. Diren, 22 Mart'ta sona erecek sergisi için “Bu benim son sergim.” dese de öğrencileri peşini bırakacak gibi değil.

Sadi Diren'in D'art Sanat Galerisi'ndeki sergisi 22 Mart 2015'e kadar açık.




Sadi Diren ve ben. D'art Sanat Galerisi, serginin açıldığı gün 19 Şubat 2015



















Caddebostan'daki evinin duvarında (sol köşede, rafta) hocası Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun çömleği, kendisinin seramiği ve arkadaşı Nasip İyem'in Anadolu'nun insanını anlatan pişmiş topraktan yaptığı bir seramiği yan yana duruyor.
Sadi Diren, 1970'te bir İstanbul minyatürünü büyüterek seramiğini yapmış. Eser, Dışbank Genel Müdürlüğü koleksiyonunda. 

Sadi Diren, her eserini fotoğraflamış.

HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ