2 Nisan 2014 Çarşamba

Ebruya çağdaş yorum

2 Nisan 2014
Türkiye’de doğup büyüyen Alman asıllı sanatçı Konstantin A. Schmidt’in Nişantaşı’ndaki Paarla City Solutions’ta açtığı “Harald’a Mektup” adlı sergide, geleneksel ebru sanatını günümüz teknolojisiyle buluşturan eserler yer alıyor. Sergi, 30 Nisan’a kadar açık.



Ebru, hat, tezhip, minyatür, çini gibi geleneksel Türk sanatlarında sınırlar nereye kadar gidebilir, zorlanabilir mi, yoksa dünden bugüne yapıldığı gibi yarına aynı şekilde mi kalmalı? Bu sorular, sanat çevrelerinde konuşulan bir konu. ‘Gelenekselciler' ve ‘yenilikçiler' diye iki grup bile oluştu. Bu meselenin bir boyutu. Diğer boyutu ise bir zamanlar toplumsal, siyasal ve ekonomik hayatı yönlendiren geleneksel sanatlarımız, son yıllarda atağa kalkmış gibi görünse de evlerimizin duvarlarını süsleyen ‘nostaljik sanat' kategorisinden öteye gidemiyor. Bugüne bir şey söylemiyor. Genç sanatçıların bir kısmı ‘bu konuda ne yapabiliriz' diye kafa yoruyor, bir kısmı aynen yola devam düşüncesinde.

Türkiye'de doğup büyüyen Alman asıllı sanatçı Konstantin A.Schmidt'in, Nişantaşı'ndaki Paarla City Solutions'ta açtığı “Harald'a Mektup” adlı sergide ebru sanatını günümüz teknolojisiyle buluşturan, gelenekle moderni bir araya getiren şaşırtıcı, merak uyandırıcı, bugüne kadar görmediğimiz işler yer alıyor. Zaten Schmidt, şimdiye kadar böyle bir çalışma ile karşılaşmadığı için bu işe kalkıştığını söylüyor ve ekliyor: “Ben ebru sanatına ve sanatçılarına saygı göstererek ezber bozmaya çalıştım.”

Konstantin A.Schmidt, ebru sanatçısı değil. Teknesi, boyası, fırçası bulunmuyor. Babasının 1960'lı yıllarda Türkiye'de çektiği fotoğraflar ve satın aldığı ebrular sergisinin ana malzemesi. Peki Schmidt ne yapıyor? Dijital ortama aktardığı ebruları kesip birleştirerek, döndürerek, kimi zaman çoğaltarak, renklerini değiştirerek, katman katman maskeler yaparak yeni desenler oluşturuyor. Bu desenleri de bilgisayar ortamında fotoğraflar üzerine uygulayarak farklı ve özgün eserlere dönüştürüyor.

Ali Baba, Eşkıya, Haliç'te Sandal, Haliç'te Mezarlık, Gölde Kayıklar, Boğaz, Moda, Kentsel Dönüşüm, Yüzleri Olmayan Kadınlar adını verdiği bu eserler, kalın ve renkleri çok iyi emen özel ‘art paper' denilen kâğıtlara basılmış. Konstantin A.Schmidt'in ebruya olan ilgisinin, sergiyi ithaf ettiği babası Harald Schmidt'e duyduğu sevginin yanı sıra bizi de yakından ilgilendiren bir hikâyesi var: "Babamın Türkiye'deki görevi nedeniyle geleneksel Türk sanatlarına karşı görsel bilgim ve ilgim oluştu. Özellikle ebru sanatıyla görsel iletişim kurdum.” diyor.

Alman Bauhaus ekolünden gelen Harald Schmidt, Türkiye Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, bugünkü adıyla Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi tekstil bölümünde ders vermek üzere 1959'da İstanbul'a gelir ve 2000'de ölene kadar burada yaşar. Yaklaşık 40 yılda Türk sanatları ve Türkiye fotoğraflarından oluşan muazzam bir dia arşivi oluşturan Harald Schmidt, bütün Türkiye'yi dolaşır. 1969'da ailesi ile birlikte İstanbul'dan yola çıkar, Karadeniz sahil bandından Hopa'ya kadar gider, sonra Artvin, Kars, Ardahan'a, oradan İç Anadolu'ya nihayetinde Malatya'dan İstanbul'a geri döner. Oğul Schdmit, “Babam vefat edince arşivi bana kaldı. Türk el sanatları hakkında çok büyük bir arşivi var babamın. Sergide gördüğünüz bazı fotoğraflar 1960'lı yıllarda İstanbul'da çekilmiş. Mesela Ali Baba tablosundaki eşeğin üzerindeki adamın fotoğrafı Eyüp'ten.” Türkiye'ye uzman olarak çağrılan Harald Schmidt hakkında Türkçe bir kaynak bulunmuyor, arşivinin içeriği de araştırılmaya muhtaç.

1961'de Beşiktaş'ta Valide Çeşme'de doğup büyüyen Konstantin A.Schmidt, Galatasaray'daki Piyer Loti Fransız Lisesi'ni bitirdikten sonra 1980 ihtilali öncesinde Türkiye’den ayrılır. Önce Lozan'da, ardından Berlin'de siyasal bilgiler öğrenimi görür. Ama Türkiye ile bağını koparmaz. Bir süre sinema sektöründe Atıf Yılmaz, Erden Kıral ve 1991'de en iyi yabancı film dalında Oscar alan Umuda Yolculuk filminin yönetmeni Xavier Koller gibi yönetmenlerle birinci asistan olarak çalışır. Schmidt'in sinemacılarla yakın ilişkisi babasından kaynaklanıyor:

“Babamın çok yakın sanatçı, yazar dostları vardı. Odasına Ruhi Su da geliyordu, Zülfü Livaneli de, Yaşar Kemal de. Tezer Özlü Kıral da bizim eve gelir giderdi. Sinemaya onun eşi Erden Kıral ile adım attım. Onun Hakkâri'de Bir Mevsim filminde çalışacaktım asistan olarak ama olmadı. Beni Atıf Yılmaz'a gönderdi.” Başrollerinde Yaman Okay, Tuncel Kurtiz ve Necmettin Çobanoğlu'nun oynadığı Almanya'yı Seviyorum ve Nur Sürer ile Tuncel Kurtiz'in oynadığı ‘Valium 10' adlı iki uzun metrajlı filmin senaryosunu yazan ve yöneten Schmidt, Şerif Gören'in Berlin'de çektiği, başrolünde Kemal Sunal'ın oynadığı Polis filminde de küçük bir rol alır.

“Harald'a Mektup”, Konstantin A.Schmidt'in ikinci kişisel sergisi. Uzun pozlamalardan oluşan ilk fotoğraf sergisini 2004 yılında Almanya'da açtı. İki yıl önce tamamen Türkiye'ye dönen Schmidt, bu süreçte doğup büyüdüğü topraklarla bağlantısını hiç koparmamış, 1993'ten itibaren de reklam sektöründe çalışıyor. Şimdilerde ise kendisini oldukça heyecanlandıran bilgisayarda ebru yapımına imkân veren yazılımla ilgileniyor.

‘Tablo aydınlatma uzmanı'

Sergideki eserler, Paarla City Solutions'un sahibi ve aydınlatma uzmanı olan Gürol Ayan tarafından yapılan özel bir aydınlatma sistemi ile sergileniyor. ‘Resimlerin adeta sahneye konulmasını' sağlayan ‘art&light' konseptli bu sistem, sinemayla ilgilendiğinden Schmidt'in için önemli. (www.paarla.com)


HABERİN SAYFAMIZDAKİ GÖRÜNÜMÜ