13 Kasım 2019
Sokaklar, adliye saraylarında adaleti bulamayanların kendilerini
vurduğu alanlar olarak öne çıkmış durumda. Türkiye’deki parçalanmışlık,
sokaklarda yerini birleşen ellere bırakıyor.
Türkiye’de her geçen gün artan baskı
rejimi, ülkenin ezilen kesimleri arasında sokakta farklı birliktelikler
oluşturmaya başladı. Geçmişte sol gruplar ve Kürtler’de görülen sokak
eylemlerinin artık farklı müdavimleri var.
15 Temmuz’dan sonra hayatlarında ilk kez hapishane süreçleriyle
karşılaşan kesimler, bireysel eylemlerle sokakta haklarını arıyor.
Sokaklar, adliyelerde adaleti bulamayanların kendilerini vurduğu alanlar
olarak öne çıkmış durumda. Türkiye’deki parçalanmışlık, sokaklarda
yerini birleşen ellere bırakıyor.
CUMARTESİ ANNELERİ
Sokak eylemlerinin en eskilerinden biri her cumartesi Beyoğlu
Galatasaray Medyanında toplanan Cumartesi Annelerinin yaptığı eylem. 27
Mayıs 1995’ten bu yana toplanan anneler, kimi zaman oturarak, kimi zaman
basın açıklaması yaparak 90’lı yılların karanlık günlerinde gözaltında
kaybedilen çocuklarının ya da faili meçhul cinayetlere kurban edilen
yakınlarının akıbetini soruyor.
Her şey Hasan Ocak’ın işkence yapılmış cesedinin bulunmasıyla
başladı. 12 Mart 1995’te Alevilerin yoğun olarak yaşadığı İstanbul’un
Gazi Mahallesinde kimliği belirsiz kişiler bir kahvehaneye silahlı
saldırı gerçekleştirdi. 3 gün süren Gazi Mahallesi Olaylarında 22 kişi
hayatını kaybetti ve yüzlerce kişi yaralandı.
Hasan Ocak olaylardan sonra gözaltına alındı ve ortadan kayboldu.
Annesi Emine Ocak, ailesi ve arkadaşları 55 gün boyunca onu aradı. 15
Mayıs’ta işkence edilmiş cansız bedeni kimsesizler mezarlığında bulundu.
Ceset, Ocak gözaltına alındıktan 5 gün sonra Beykoz Ormanında köylüler
tarafından fark edilmişti.
Hasan Ocak’ın bulunması için İnsan Hakları Derneğinin de desteğiyle
başlayan kampanya cesedine ulaşılmasının ardından kayıplara karşı adalet
arayan bir insan hakları mücadelesine dönüştü. İlk kez 27 Mayıs’ta
Galatasaray Önünde oturma eylemi yapan 15-20 kişilik grup zamanla
büyüdü.
2013’te Uluslararası Hrant Dink Ödülü verilen Cumartesi Anneleri,
745’inci haftalarında 15 Temmuz’dan sonra siyah Transporter ile Şubat
2019’da kaçırılan 6 kişi için buluştu. Salim Zeybek, Mustafa Yılmaz,
Gökhan Türkmen, Erkan Irmak, Özgür Kaya ve Yasin Ugan’ın eşleri ve
annelerinin katıldığı buluşmayla Cumartesi Anneleri tüm kesimleri
kucaklayan daha büyük bir harekete dönüştü.
HARBİYELİ ANNELER
Cumartesi Annelerine ilham olan 41 yıl önce mücadeleye başlayan
Arjantinli Mayıs Anneleriydi. Arjantin’de kirli savaş olarak
adlandırılan diktatörlük döneminde (1976-1983) sol görüşlü 30 binden
fazla kişi kayboldu. Arjantinli anneler de gözaltında kaybedilen
çocuklarını arıyorlardı. 25 yıl önce mücadeleye başlayan Cumartesi
Anneleri de Harbiyeli Annelere esin kaynağı oldu.
Kara Harp Okulundan (KHO) 367 öğrenci 15 Temmuz 2016 gecesi darbe
gerekçesiyle tutuklandı. 108 öğrenci Haziran 2019’da beraat etti ancak
KHO’dan 259, Balıkesir Astsubay Meslek Yüksekokulundan 26 öğrenci üç
yıldır Silivri Cezaevinde tutuklu bulunuyor. Kimine müebbet, kimine 12
ya da 17 yıl ceza verildi.
Harbiyeli Anneleri, Silivri Cezaevinde tutuklu olan ve müebbet
verilen askeri öğrenci Taha Furkan Çetinkaya’nın annesi Melek Çetinkaya
öncülüğünde her çarşamba Ankara Sakarya Caddesinde çocukları için adalet
arayışına çıkmaya karar verdi.
25 Eylül 2019’da başlayan ilk eylem Melek Çetinkaya’nın gözaltına
alınmasıyla sona erdi. Çetinkaya vazgeçmedi. Her hafta eylemlere diğer
annelerle birlikte Ankara’da devam ediyorlar. TBMM’ye gitmeye kalktılar
engellendiler, Kızılay’da otobüsten iner inmez gözaltına alındılar ve bu
defalarca tekrar etti ama yine vazgeçmediler.
NEVİN YILMAZ
Cemaat soruşturmaları kapsamında yargılanırken devlet güçleri
tarafından zorla kaybedilen Mustafa Yılmaz’ı arayan anne Nevin Yılmaz da
önemli sembollerden biri oldu. Kendi halinde bir Anadolu kadını olan ve
politik yönü bulunmayan Nevin Yılmaz, hukuksal yolların bittiği noktada
kendini sokağa vurdu.
Beyaz önlüğe bastırdığı oğlunun fotoğrafını
pardösüsünün altına saklayan Nevin Yılmaz, kalabalık yerlerde aniden
ortaya çıkıp “Yavrumu istiyorum, bana yavrumu verin” çığlıkları attı,
defalarca gözaltına alındı. Bir çoğunda fenalık geçirip bayıldı. Nevin
Yılmaz’a bu eylemlerinde KHK’lı sol gruplar destek verdi.
YÜKSEL DİRENİŞÇİLERİ
Yüksel Direnişi, 9 Kasım 2016’da Nuriye Gülmen ile başladı. CNN
International’ın 2016’nın önde gelen 8 kadını arasında gösterdiği
Gülmen, Konya Selçuk Üniversitesinde akademisyenliğe başlamıştı. Ertesi
gün 15 Temmuz oldu ve örgüt üyesi olduğu iddiasıyla 679 sayılı KHK ile
okuldaki görevinden atıldı. O günden itibaren kaybettiği işine geri
dönmek üzere Ankara Yüksel Caddesindeki İnsan Hakları Anıtı önünde 9
Kasım 2016’da ‘İşimi Geri İstiyorum’ eylemini başlattı. Yüzlerce kez
gözaltına alındı.
Nuriye Gülmen’e daha sonra Semih Özakça katıldı ve birlikte açlık
grevine başladılar. Gülmen 59 kilodan 34 kiloya düştü. Nuriye Gülmen 26
Ocak 2018’de açlık grevine son verdi. Fakat Yüksel’deki “İşimizi Geri
istiyoruz” direnişi devam ediyor. KHK ile atılan Acun Karadağ, Deniz
Aydın, Murat Çeşme, Gülnaz Bozkurt, Nazan Bozkurt, Simge Aksan, Özge
Çırpan, Burak Aydemir, Sibel Balaç, Mehmet Dersulu gibi isimler
haklarını geri almak için gün oradalar.
HDP ÖNÜNDEKİ ANNELER
Hacire Akar, 21 Ağustos’ta kaybolan oğlu Mehmet’in (21) HDP’liler
tarafından dağa kaçırıldığını iddia edip, 1 gün sonra partinin
Diyarbakır binası önünde oturma eylemine başladı. Eylemin 3. gününde
Mehmet Akar ortaya çıktı, annesine kavuştu. Oğluna kavuşan Hacire Akar,
çocukları kayıp diğer annelere çağrıda bulundu.
Çağrıya 3 anne cevap verdi. 3 Eylül 2019’da Halkların Demokratik
Partisi (HDP) Diyarbakır İl binasının önünde Fevziye Çetinkaya, Remziye
Akkoyun ve Ayşegül Biçer bir araya gelerek oturma eylemi başlattı.
Anneler, PKK’ya katılan çocuklarının dağa çıkmasında HDP’nin aracı
olduğunu iddia ediyorlardı.
Anne sayısı daha sonra 56’ya kadar yükseldi. Bu eylemin devletin
yönlendirmesiyle başladığı ailelerin de açıklamalarıyla ortaya çıktı.
Eyleme gelen AKP’li siyasetçiler ve sanatçılarla yandaş medyanın yaptığı
yayınlar bunun göstergesiydi. Yine de çocuğunu arayan annelerin
çığlıklarının kutsallığına herkes saygı duydu.
CEMAL YILDIRIM
677 Sayılı KHK ile Maliye Bakanlığı Defterdarlık Muhasebe
Müdürlüğünden ihraç edilen devlet memuru Cemal Yıldırım 13 Mart 2017’den
bu yana Ankara’da eylem yapıyor. Önce iş yerinin önünde “İşimi geri
istiyorum” pankartı açan Yıldırım, daha sonra bu eylemlerini Ankara’nın
her yerine taşıdı. Yüksel Direnişçileri, Veli Saçılık, HDP Ankara,
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu gibi isimlerin destek verdiği
Yıldırım iki yılda birçok kez gözaltına alındı, para cezası kesildi.
Cemal Yıldırım 16 Eylül 2019’da kendisinin ifadesiyle ‘AKP’nin iki
yüzlülüğünü ortaya çıkarmak’ için Kocatepe’deki AKP İl Başkanlığının
önünde elinde dövizle 5 gün oturma eylemi yaptı, her seferinde gözaltına
alındı. Amacı HDP’nin önündeki annelere oturma izni veren AKP’nin
Ankara’da aynı eylemleri neden yasakladığına dikkat çekmekti. Sosyal
medyayı da aktif kullanan Cemal Yıldırım sokak eylemlerine devam ediyor.
MAHMUT KONUK
22 Kasım 2016’da 677 sayılı KHK ile ihraç edilen Mahmut Konuk 989
gündür sokaklarda… Çankaya İlçe Sağlık Müdürlüğünden ihraç edilen Konuk,
27 Şubat 2017’de iş yerinin önünde başlattığı eylemlerine devam ediyor.
142. haftasına girdi. O da her seferinde gözaltına alınıp 320 TL para
cezasına çarptırılıyor. “40 yıllık emeğimi gasp edemezler, iki elim
yakanızda” diyen Konuk en son eyleminde şöyle dedi:
“Anayasal bir hak olan basın açıklaması yapmaya çalışıyorum. Elimde
Anayasa Mahkemesinin ‘OHAL koşullarında bile basın açıklaması yapmak
anayasal bir haktır’ şeklindeki kararı, Ankara Valiliğinin Ankara
Barosunun yazısına verdiği ‘Ankara’da Genel Bir Eylem Yasağı Yoktur’
şeklindeki yazı, bunları sallıyorum ve “Bakın suç işliyorsunuz, öyle bir
ülke yarattınız ki birileri dörder maaş alırken insanlar dörder dörder
intihar ediyor.
Bu kadar sıkarsanız bu toplum patlar, patladığında da altında
kalırsınız” diyorum ama harami saltanatının zebanileri gibi
saldırıyorlar. Gözaltı aracına atıyorlar ancak tamamen vesayet altına
almış olsalar da “hukuk” karışmasın diye resmi gözaltı işlemi
yapmıyorlar, hastaneye götürüp Kabahatler Kanunundan İdari Para cezası
kesip bırakıyorlar. Tam bir hukuksuzluk rejimi, tam bir yağma ve talan
düzeni, tam bir zulüm ve zorbalık düzeni, tam bir Harami Saltanatı… Ama
ne yaparlarsa yapsınlar bizi yıldıramazlar.”
KENAN GÜNGÖRDÜ
Terör örgütü ile irtibatlı olduğu gerekçe gösterilerek işten atılan
Zeytinburnu Belediyesi çalışanı Kenan Güngördü, belediye önündeki
eylemleri 500 günü geçti. 3 Nisan 2018’de KHK ile işinden atılan
Güngördü de defalarca kez gözaltına aldı. Belediye başkanı 1600 belediye
çalışanına ‘onunla konuşmayın, su vermeyin’ talimatı verdi. İdare
mahkemesine açtığı işe iade davasını kazanan Güngördü, işe başladıktan 6
dakika sonra ‘personel ihtiyacımız yok’ cevabı verilerek bir kez daha
işten atıldı.
Hukuksuzluklara karşı Ankara’ya yürüyüş yapan Kenan Güngördü bir
röportajda “Beni oradan kaldırmak için her türlü şeyi yaptılar. ATM bile
diktiler oraya. Gölgesinde eylem yaptığım ağacı kestiler. Yaz sıcağında
gölge olmasın diye yapmışlardır. Ancak yaptıkları her haksızlık benim
öfkemi arttırıyor, ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anlıyorum.”
demişti. Güngördü mağduriyetlere son verilinceye kadar eylemlerine devam
etmeye kararlı.
OKTAY İNCE
Oktay İnce, 20 yıllık video arşivine polis tarafından el konulan bir
video aktivist. 20 yıldır belgesel film üreten İnce’nin arşivine polis,
18 Ekim 2018’de İzmir’deki evine baskın yapılarak el koydu. Sokaklardaki
hak arama mücadelelerini kaydeden İnce o günden beri ‘Filmlerimi
yazılarımı ve arşivimi geri istiyorum’ pankartı açarak birikimlerine
alıkonulmasını protesto ediyor.
Hakkındaki suçlama sosyal medya paylaşımlarında ‘terörü ve terör
örgütünü övmek’ . Dosyası Ankara’ya taşınan İnce eylemlerini de
Ankara’ya taşıdı ve geçtiğimiz haftalarda Ankara Sinema Genel Müdürlüğü
önünde kendini zincirledi. Gözaltına alındı, bırakıldı, tekrar eylem
yaptı, tekrar gözaltına alındı… İnce de mücadelesinde kararlı.
TÜRKAN ALBAYRAK
8,5 yıldır çalıştığı Sarıyer İlçe Sağlık Müdürlüğünden ‘güvenlik ve
arşiv araştırması’ gerekçesiyle tazminatsız atılan Türkan Albayrak (55)
da sokağa çıkarak adalet çağrısı yapıyor. 15 Ağustos 2018’de çıkarıldığı
işine geri dönmek için Sarıyer Kaymakamlığı önünde eylem yapan ve
gözaltına alınan Albayrak, serbest bırakıldıktan sonra eylemine aynı
yerde devam etti. 400’den fazla günü geride bıraktı. Türkan Albayrak
eşinin hastalığı nedeni ile bir süredir Sarıyer’de eylem alanı olarak
belirlediği parka gidemese de protestolarına sosyal medyada devam
ediyor.
54 yaşındaki Türkan Albayrak’ın aslında bu ilk eylemi değildi.
Taşeron temizlik işçisi olarak beş yıldır çalıştığı Paşabahçe Devlet
Hastanesinden sendikal faaliyetleri nedeniyle 9 Temmuz 2010’da işten
çıkarılmıştı. O günlerde 117 gün boyunca hastane bahçesinde kurduğu
çadırda oturma eylemi yaptı.
Bu eyleminin ardından İl Sağlık Müdürlüğü ile sözleşme imzaladı ve
sözleşmeli personel olarak onu tekrar işe başladı. Açtığı işe iade
davasını da kazanan Albayrak’ın, bu süreçteki maddi kaybı da telafi
edildi. Türkan Albayrak en son başlattığı eyleminden henüz sonuç
alabilmiş değil. Fakat şimdiye kadar yaşadıklarını ‘Direndiğin Kadar
Güçlüsün’ isimli kitabında bir araya getirdi.
KEZBAN ANA
19 Temmuz 2018 perşembe günü Armutlu Cemevi’ne düzenlenen baskında,
Cemevi başkanı Zeynep Yıldırım gözaltına alınmıştı. Kamuoyunda Kezban
Ana olarak tanınan Zeynep Yıldırım’ın annesi ise o günden beri cemevi
önünde oturma eylemi yapıyor. 79 yaşındaki Kezban Ana’ya zaman zaman
çeşitli sendika ve meslek örgütlenmelerinden de destek geliyor.
Eyleminde 473. günü geride bırakan Kezban Ana ve ona destek verenler
her gün saat 13.00-16.00 arasında Zeynep Yıldırım’ın özgürlüğüne
kavuşması için oturuyor. Eylem 16.00’da cemevinin önünde ‘Zeynep
Yıldırım serbest bırakılsın’ sloganının atılmasıyla sona eriyor.