26 Mayıs 2019 Pazar

500 İslam eseri Çamlıca Camiine taşınsın mı taşınmasın mı?

26 Mayıs 2019 
Topkapı Sarayı dahil, Türkiye’nin en önemli müzelerinden eşsiz İslam eserleri, şeffaf olmayan bir süreçle Çamlıca Camii’ne taşınıyor. Uzmanların kaygıları büyük.



Kültür-sanat dünyası önümüzdeki günlerde daha da alevlenecek bir tartışmaya gebe. Projesi, inşası ve açılışıyla gündemden hiç düşmeyen Çamlıca Camiinin altına yapılan yeni İslam Medeniyetleri Müzesi, özellikle gelenekli sanatlar camiasını ikiye bölmüş durumda.

Kimi yeni bitmiş bir yapının rutubetli olacağını ve eserlerin buraya taşınmasını doğru bulmazken, bir kısmı da müze depolarında kaderlerine terk edilen eserlerin gün yüzüne çıkarılıp sergilenmesini savunuyor. En büyük tepki, birkaç gündür sosyal medya üzerinden müzenin küratörü Hasan Bülent Kahraman’a gösteriliyor.

Tartışma Kasım 2018’de Hürriyet’ten Ömer Erbil imzalı ‘İslam eserlerine yeni müze’ başlıklı haberden birkaç ay sonra başladı. Topkapı Sarayı Müzesi’ne bağlı olacak olan, 10 bin 600 metrekarelik alana sahip yeni müze için İstanbul ve Anadolu müzelerinden hat, tezhip, minyatür, elyazması eserler istendi.

İslam Eserleri Müzesi, Arkeoloji Müzesi, Ayasofya, Topkapı Sarayı, Türbeler ve Müzeler Müdürlüğü, İslam Bilim Teknolojileri Müzesi ve Vakıf Hat Sanatları Müzesi ile Halı Müzesi’nden yaklaşık 500 eser seçildi. Yeri gelmişken belirtelim, 1984’te açılan Beyazıt’taki Vakıf Hat Sanatları Müzesi’nin kuruluş amacı o yıllarda camilerden çalınan nadide eserleri koruma altına almaktı.

Topkapı Sarayı Müzesi’nden bir yetkili de “Çamlıca Camiinin altında oluşturulacak müze koleksiyonunun üçte biri Topkapı Sarayı envanterinden oluşacak. Bu eserler arasında sadece Kutsal Emanetler’e ait eserler tercih edilmedi. Hemen her seksiyondan eser seçtik” açıklamasında bulundu.

Eserlerin taşınma fikrine önce, hat sanatı konusunda Türkiye’deki sayılı uzmanlardan biri olan Prof. Uğur Derman itiraz etti. Müzelerdeki İslam eserleriyle ilgili sorunlara dair bugüne kadar hiç konuşmayan, sessizliğini koruyan Derman, itirazını, kendisinden beklenmeyen bir dille, hem de TRT 2’de dile getirdi.

BU ESERLER ORAYA NASIL GİDER?

Yönetmen Görkem Yeltan’ın sunduğu Hayat Sanat programına Şubat 2019’da konuk olan Uğur Derman, gençliğinde Topkapı Sarayı’nda Seferli Koğuşu bulunduğunu, çok büyük olan bu koğuşun hat sanatına tahsis edildiğini ve saraydaki hatların burada rahatlıkla teşhir edildiğini söyledi ve şöyle devam etti:

“Sonra eserler kütüphanenin arkasındaki bir bölüme kaldırıldı ve çok küçüldü. Derken tamamen kaldırıldı. Hat sanatına ait eserler Topkapı Sarayı’na sergilenmeyecek de nerede sergilenecek. Çareler düşünüyorlar ama henüz kuvveden fiile çıkmış bir şey yok”.

Derman, o günlerde henüz öğrendiği eserlerin Çamlıca’ya taşınma fikrine ise şöyle muhalefet etti:

“İşittiğim kadarıyla Topkapı Sarayı’ndan pek çok eser, belki Türk İslam’dan da Çamlıca’da yeni yapılan caminin alt katında bir büyük müze açılıyor. Oraya götürülüyor. Ben buna o kadar muhalifim ki, bir kere yeni bitmiş bir bina muhakkak ki rutubet olacaktır. Bu eserler oraya nasıl gider? Efendim işte çaresine bakılıyormuş, nem ayarı yapılacakmış. Bütün bunlara rağmen öyle bir yerde bu serginin açılması beni cidden rahatsız ediyor.”

BANA ZATEN HİÇ SORAN YOK

Derman’ın bu sözlerini nasıl toparlayacağını bilemeyen Yeltan, “Belki sizin danışmanlığınızla, sizin sözlerinizle başka bir yere gidecektir diye umut etmek istiyorum” dese de Derman, “Hayır hayır bana zaten hiç soran yok” diye rahatsızlığını dillendirmeye devam etti. Sadece Derman değil, başkaları da rahatsız ama kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla herkes kapı duvar pencere. 



Uğur Derman, gerek Topkapı, gerek Türk İslam Eserleri Müzesi, gerekse de Vakıf Hat Sanatları müzelerinin depolarında adeta çürümeye terk edilen eserleri çok iyi biliyor. Yıllardır oralara gire çıka birçok araştırma yaptı, kitap yazdı.

Bundan 5-6 sene öncesine kadar kendisine bu eserlerle ilgili koruma kollama çalışmaları yapılıp yapılmadığı sorulduğunda susmayı tercih ediyordu. Yıllarca MEB’in kitap satış yeri olarak kullanılan Cağaloğlu’ndaki 100 yıllık Hattatlar Medresesi hakkında, 2015’te kapsamlı bir kitap yazmasına rağmen, binanın atıl durumda olmasına, yıkılmaya, çürümeye terk edilmesine bile ses çıkarmamış, “Kültür Bakanlığı’nın bu konuda projesi var” demekle yetinmişti. Bildiğimiz kadarıyla hala bir şey yapılmadı.

Bina, uzunca bir süre MEB Devlet Kitapları Müdürlüğü Cağaloğlu Yayınevi tarafından kullanıldı.

Uğur Derman’ın İslam eserlerinin talihsizliğine şimdi sesini yükseltmesi iki şekilde yorumlanıyor.

İlki ‘yeni yapılan Çamlıca Camii büyük bir kültürel yıkımı da beraberinde getiriyor, Uğur hoca söylüyorsa ortada ciddi bir sorunda vardır’ şeklinde. İkincisi, artık kendisine fikri sorulmadığı için bu açıklamaların bir tür sitem, serzeniş olabileceği yönünde.

İDDİALAR DOĞRU DEĞİL! HAFTAYA AÇIKLAMA YAPILACAK

Yazar, akademisyen ve Contemporary İstanbul Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Bülent Kahraman ise  birkaç gündür kendisine yöneltilen eleştirilere, bürokrasiyi de iyi bilen biri olarak “Olabilir mi? Elbette doğru değil. Bir açıklama yapılacak haftaya. Çok teşekkürler” şeklinde cevap vermekle yetindi.

Topkapı Sarayı’nda çürümeye terk edilen eserlerden biri, 2013
Müze depolarında çürüyen hatlar, elyazması Kuran-ı Kerim’ler, tasnif olunmayan binlerce belge olduğu biliniyor. Piri Reis haritası, Sultan Abdülaziz’in 131 yıllık kanlı gömleği o depolardan çıktı. Bir kısmı restore edilen eserlerin akıbeti yıllardır konuşuluyor, yeni müze yapılıp orada sergileneceği söyleniyordu. Fakat bir gösteri ve şov merkezi haline dönüştürülen Çamlıca Camiinin altına taşınacağı kimsenin beklediği bir şey değildi.

17 yıllık iktidarları boyunca ecdad diye haykırıp ecdadının eserlerini koruyamayan bir iktidarın, İslam sanatlarına ya da modern sanatlara dair bir proje, müze geliştirememesi aslında sürpriz değil. Karşımızda kültür-sanatı iktidar kurma ‘aracı’ olarak gören, sanat ve sanatçıyla bir türlü geçinemeyen bir zihniyet bulunuyor. 31 Mart seçimlerinden sonra bu geçimsizlik bir kez daha kanıtlandı.

Daha dün akşam sanatçılara bir iftar veren Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yine kendisiyle aynı fikirde olmayan sanatçılara çatıp "Sanatçı sanatıyla sporcu sporuyla konuşur" dedi. Sanatıyla konuşanlar için ne yapıldı ya da sizi destekleyen sanatçılar ne yaptı? Yavuz Bingöl'ün polis korosu kurması hariç!

Erdoğan’ın aklına sanat tarihi deyince 'çanak çömlek', eser deyince 'ucube', sanatçı deyince 'bozuntu, dalkavuk' geliyor. 2018’de beton döktükleri Göbeklitepe’yi 2019’da ayağa kaldırma fikri de, Osmanlı Arşivlerini Cağaoğlu‘ndan, nemli ve su baskınlarının olduğu Kağıthane’ye taşımak da, tarihi hatların Çamlıca Camiine götürülmesi de kültür-sanatla kurulan böyle geçimsiz bir ilişkinin sonucu.

Önümüzdeki hafta nasıl bir açıklama yapılıp, konuya nasıl bir kılıf bulanacağı merakla bekleniyor.

Uğur Derman TRT 2'de katıldığı programın linki:
https://www.youtube.com/watch?v=76tCdhLQ9-o