29 Mart 2019 Cuma

İsim benzerliği nedeniyle tutuklandı, çocukları yolunu gözlüyor

29 Mart 2019 
Türkiye’de artık hiç kimsenin yargı sistemine, adalete, hukuka inancı kalmadı. Uzun zamandır durum böyle ama mahkeme kayıtları ortaya çıktıkça fotoğraf daha netleşiyor. Şanlıurfa’da bir hakim, sanık ve itirafçı arasında yaşanan aşağıdaki diyalog, mahkemelerdeki durumu bir kez daha göstermesi bakımından ibretlik…

İtirafçının ifadesine rağmen tutuklanan Ayşe Demir'in, biri 14 aylık 3 çocuğu var. Eşi de cezaevinde.


– Yer: Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesi.
– Tarih: 11 Kasım 2018.
– Hakim Ali Kara, itirafçı Büşra Demirdal’a soruyor.
– Ayşe Demir’i tanıyor musunuz?
– El cevap: Hayır, benim dediğim Ayşe Demir bu değil. Adını verdiğim Ayşe Demir eczacı bir bayandı. 40-45’lı yaşlarındaydı. Ben bu kadını tanımıyorum.
– Hakim: Ayşe Demir’in tutuklanmasına… (karşısındaki kadını kast ederek) 

Gözaltındayken Ayşe Demir’in adını veren Büşra Demirdal, mahkemede adını verdiği kadınla karşılaşınca yanlış kişi olduğunu ifade ediyor. Ama buna rağmen sonuç değişmiyor. Hukuksuzluklar dağ gibi. Hayatı mahvolan bunca insan ne yapacak, nası bir çıkış yolu bulacak...

ANNE VE BABA AYNI GÜN, ÇOCUKLARININ GÖZÜ ÖNÜNDE TUTUKLANDILAR 


Türkçe öğretmeni Ayşe Demir ve fizik öğretmeni eşi Beytullah Demir, 12 Eylül 2018’de, üç çocuklarının gözleri önünde Urfa’daki evlerinde tutuklandılar. 10 gün gözaltında kaldıktan sonra Şanlıurfa Sulh Ceza Mahkemesi Ayşe Demir’i adli kontrolle serbest bıraktı. Beytullah Demir ise ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla Diyarbakır Cezaevi’ne gönderildi.

Ayşe Demir bir ay boyunca hiçbir yere kaçmadan, gizlenmeden imzasını attı. Bir ayın sonunda ise yeni bir gelişme oldu. İstanbul Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Büşra Demirdal adlı genç bir kız itirafçı olmuş, Ayşe Demir adlı birinin adını vermiş, Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde de hakkında dava açmıştı. Ayşe Demir, Ceylanpınar doğumlu olduğu için ifadesinin alınması için Ceylanpınar Asliye Mahkemesi’ne talimat verildi.

Fakat Şanlıurfa merkezde yaşayan Ayşe Demir, ‘ben kendim hakim karşısına çıkıp, savunmamı yapayım’ diye 11 Kasım 2018’de Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya gitti. Kendi ayağıyla gittiği mahkemede maalesef tutuklandı. Hakim Ali Kara, mahkemeye SEGBİS ile bağlanan Büşra Demirdal’ın yukarıdaki ifadesine rağmen, ‘ben bu kadını tanımıyorum’ demesine rağmen, genç anneyi üç çocuğundan ayırdı. Ve 32 yaşındaki Demir, 12 Aralık 2018’de terör örgüne üyelik suçlamasıyla 5 yıl 18 ay 22 gün hapis cezasına çarptırıldı. İstinaf mahkemesi de on gün önce kararı onayladı. Dava şu anda Yargıtay aşamasında.

Bir itirafçının adını vermesiyle Hilvan 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderilen Ayşe Demir Türkçe öğretmeniydi. Eşi de kendisi de Dicle Üniversitesi’nden mezun oldu. 2011-2014 yılları arasında Diyarbakır’daki Kültür Özel Eğitim ve Nehir Özel Eğitim kurumlarında ücretli öğretmen olarak çalıştılar.

Ayşe Demir, Hümeyra’ya hamile kalınca okuldan ayrıldı. Çalıştıkları kurum kapatıldıktan sonra da Şanlıurfa’ya yerleştiler. Bu arada çocuklarının sayısı 3 oldu. Şimdi 1,5 yaşında olan Taha Bera, annesi tutuklandığında henüz sütten kesilmemişti. En büyük oğulları Osman 7, Hümeyra ise 2 yaşında.

20 gün önce mahkemesi olan Beytullah Demir ise iki ay sonra tekrar hakim karşısına çıkıp savunmasını yapacak ve ‘terörist’ olmadığını kanıtlamaya çalışacak!

ÜÇ TORUNUMA, 80 YAŞINDAKİ FELÇLİ BABAMA BAKIYORUM

Ayşe Demir’in babası emekli Şeref Atay, hem torunlarına, hem de beyin kanaması nedeniyle hastanede yatan kendi babasına bakıyor. İki ayağı bir pabuca girmiş, bir oraya bir buraya koşturuyor. Telefonla görüştüğümüz Şeref Atay, çaresiz bir baba ve dede olarak tüm mağdurların sesi olarak 6 aydır yaşadıklarını anlattı:

“Yandaş olman lazım, yoksa başka çaresi yok. Kızıma sordum, sen Büşra’yı tanıyor muydun diye. Vallahi billahi tanımıyorum baba, diyor. Biz Büşra Demirdal’ı mahkemede gördük, kimdir bilmiyoruz. Daha önce Diyarbakır’da bulunmuş galiba. Büşra Demirdal’ın o tarihlerde kızımı tanıması mümkün değil. Kızım o tarihlerde üniversite okuyordu. Evlenmemişti, benim soyadımı taşıyordu… Ben perişan oldum. Torunlarıma bakıyorum. 80 yaşındaki babam beyin kanaması geçirdi, felç oldu, hastanede yatıyor. Üç çocuk bize kalmış, bunları bezleri var, üstleri var. Taha Bera daha süt emiyor. Sabah akşam cezaevine götürüyorum. Ben emekli bir insanım. Artık psikolojimiz bozuldu. Eve gidiyorum, çocuklar başlıyor; dede annem ne zaman gelecek demeye. Ne yapacağımı bilmiyorum.

ÇALMADIĞIM KAPI KALMADI

Böyle hukuksuzluk olmaz. Benim kızım suçluysa cezasını verin çeksin! Ama yok, bana bir gerekçe gösterin! Suçlamalardan birine de gaybubet evinde yaşıyor diye yazmışlar. Üç çocuğuyla kendi evinde yaşayan bir anne, nasıl gaybubet evinde yaşıyor! Emlakçı belli, biz tutup yerleştirdik kızımı oraya. Allah’tan korkun, neyin terör örgütü. Silah mı sıkmış, silah mı kullanmış, kaçakçılık mı yapmış anlamadım. Öyle bir hayat yaşadık ki, anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan geldi. Çalmadığım kapı kalmadı. Kimseye, hiçbir şeye inancım kalmadı artık. Çok doluyum…”

Ayşe Demir’e isnat edilen akıl almaz üç suç var. 2011-2014 yılları arasında Diyarbakır’daki Kültür Özel Eğitim ve Nehir Özel Eğitim kurumlarında ücretli öğretmen olarak çalışması olması. Tanımadığı, adını dahi bilmediği Büşra Demirdal’ın adını vermesi ve gaybubet evinde kaldığı iddiası. Ayşe Demir’in avukatı, iddiaları çürütmelerine rağmen bir sonuca varamadıklarını ifade ediyor.

Ayşe Demir, Büşra Demirdal ifadeleri ile avukat Abdülhamit Tapışık’ın savunması: